Anasayfa » Yazarlar » Sinem Pelin Civelek » Sinem Pelin Civelek ile DAHA AÇIK İLETİŞİM, DAHA İYİ İLİŞKİLER

Sinem Pelin Civelek ile DAHA AÇIK İLETİŞİM, DAHA İYİ İLİŞKİLER

İletişim, ister profesyonel ister kişisel olsun, tüm ilişkilerimizde hayati bir rol oynar. Ancak açık iletişim, iyi bir ilişkinin özellikle önemli bir yönüdür. Açık iletişim uygulamak genellikle büyük sorunları sözlü olarak ele alır, böylece kötü durumları önler. Açık bir şekilde iletişim kurabildiğimiz zaman hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerimizi çeşitli şekillerde geliştirmeye başlayabiliriz. Açık iletişim güveni artırır, farklılıkları köprülemeye yardımcı olur ve stresi hafifletebilir. Açık İletişimi Geliştirmenin Yollarından Bazıları: UYGUN ZAMAN VE YER: Biriyle nerede ve ne zaman tartışmanız gerektiğine dikkat edin, özellikle de önemli bir anlaşmazlık yaşıyorsanız. Tanıdıkları ile çevriliyseniz veya halka açık bir alandaysanız, birisinin iletişim kurarken o kadar açık olması muhtemel değildir. Bu kişisel bir mesele veya argümansa, bir izleyici kitlesine sahip olmak muhtemelen diğer kişiyi daha kapalı hale getirecek ve sizinle etkili bir şekilde iletişim kurma olasılığını azaltacaktır. Çocukları okula götürmek için kapıdan çıkarken önemli bir sohbete başlamak istemezsiniz. Ve eşinizin ofiste geçen uzun bir günün ardından yorgun olduğunu veya o gün yaşadıkları bir şeye kızdığını hissediyorsanız, ağır bir konuşmayı ertelemek istersiniz. SABIRLI OLUN: Duygular yüksek olduğunda, bu duygulara kapılmak kolay olabilir. Ancak bu, iletişimi daha da zorlaştırabilir, çünkü duygu ve düşüncelerimize o kadar odaklanırız ki, söylememiz gerekenlere odaklanamayız. Bu aynı zamanda diğer kişinin bize ne söylediğini gerçekten anlamayı zorlaştırır. Sabırlı olun ve sessizliklerin olmasına izin verin. Bazen düşüncelerimizi düşünmek ve toplamak için bir dakikaya ihtiyacımız vardır, böylece onları doğru bir şekilde ifade edebiliriz. Düşünürken sadece bir «Hmmmm… bunu düşünmeme izin verin” eklemeniz, karşı tarafa orada olduğunuzu ve az önce söylenenleri yansıtmak için zamana ihtiyacınız olduğunu gösterir. “Fikrinizi anlıyorum, ama farklı hissediyorum. Katılmamayı kabul edebilir miyiz?” DİNLEMEK: Diğer kişinin söylediklerini dinlemek için zaman ayırın. Gerekirse sorular sorun ve hatta söylediklerini tekrarlayın. Bu, herhangi bir yanlış anlaşılma olup olmadığını görmemizi sağlar ve doğru bir şekilde anlamamız için zaman tanır. Söyledikleri her şeye katılmanıza gerek yok, ancak nereden geldiklerini anlamak önemlidir. Açık iletişime sahip olmanın bir parçası, düşüncelerinize ve duygularınıza karşı dürüst olma yeteneğidir. Bazen sert etkiyi azaltmak için eylemlerin bizi nasıl hissettirdiğini küçümseriz. Bunun nedeni, diğer kişiyi rahatsız etmek istemememiz veya güvenlik açığımızı korumanın bir yolu olabilir. Ne olursa olsun, belirli ayrıntıları atladığımızda veya deneyimimizi küçümsediğimizde, açıkça iletişim kuramayız. İhtiyaçlarınız ve deneyimleriniz hakkında diğer kişiye dürüst olmanız gerekir. Dürüst olmadığımız zaman, aynı sorunla tekrar tekrar karşılaşma riskiyle karşı karşıya kalırız. SAKİN BİR SES TONU KULLANIN: İyi iletişim, sesiniz duyulana kadar yüksek sesle bağırmakla ilgili değildir. Ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz ile ilgilidir. Ton her şeyi belirler. Ton, iletişiminizin bilinçaltı mesajıdır. İyi konuşmacılar, izleyicilerinizin gerçekten dinlemesini sağlamanın püf noktasının yumuşak bir şekilde konuşmak olduğunu bilir. Bu karşı tarafı kulaklarını açmaya ve dikkatli olmaya zorlar. Hiçbir şey bir iletişimi sesinizi yükseltmekten, bağırmaktan daha hızlı kapatamaz. Kendinizi konuşmayı dikte ederken bulursanız, durun ve kendinize neden baskın olduğunuzu sorun. Değer katan bir şey mi söylüyorsunuz? Sadece garip olmaması için dolgu maddeleri mi ekliyorsunuz? Muhtemelen diğer kişiyi buldozerle mi yıkıyorsunuz? DOĞRU BEDEN DİLİ: Kendimizi fiziksel olarak nasıl tuttuğumuz, zaman zaman mesajımızın %90’ını söyler. Güçlü ve kendinden emin hisseden insanlar yer kaplar. Gülümsemek, mutlu biyokimyasallar olan serotoninleri serbest bırakır. Eğilmek, kıpırdanmak ve göz temasından kaçınmak, güven ve dürüstlük eksikliği anlamına gelir. Beden dilinizin duygusal durumunuzu nasıl aktardığının farkında olun. FARKLILIKLARA ODAKLANMAKTAN UZAK DURMAK: Benzerlikler yerine farklılıklar hakkındaki tartışmalara girmek kolaydır. Farklılıklara odaklanarak, “biz” e karşı “onlar” zihniyetini içeren tartışmalara kolayca kayılabilir. Farklılıkları sentezlemek, insanların neden farklı görüşlere sahip olduklarını anlamak, mümkünse karşıt tarafları uzlaştırmak ve bazı çapraz işlevsel fikir birliğine ulaşmak da açık iletişimin parçasıdır. HALO ETKİSİ: Bir bireyin dış görünüşünden ve davranışlarından hareketle bir karara varılması kişisel özelliklerin dikkate alınmasında bir engel teşkil edebilir. Hatta bu davranışın ön yargıya dönüşmesine de neden olur. Bir birey ile karşılaşılan ilk anda edinilen izlenim, o bireyin değerlendirilmesinde ve o kişi hakkında daha sonraki fikirlerin şekillenmesinde önemli rol oynar. İlk anda oluşan ve sonraki kararları da etkileyen bu etkiye halo etkisi adı verilir. Halo etkisi, pozitif ve negatif olmak üzere ikiye ayrılır. Bir kişiyle ilgili olumlu fikirlere sahip olmak ve belli özelliklerin bütünlük arz etmesi pozitif halo etkisi, bir kişiyle ilgili olumsuz fikirlere sahip olmak ve bunların bir bütünlük oluşturması negatif halo etkisi adını alır. Pozitif ve negatif halo etkisinin sıkça kullanılması kişilerde olmayan özelliklerin varmış gibi anlaşılmasına neden olduğundan, iletişime olumsuz etki yapmaktadır. KEHANET TEORİSİNDEN UZAKLAŞMAK: İletişimi zedeleyen engellerden biri kehanet teorisidir. Bu teori, bireyin sahip olduğu çeşitli özellikleri, dilekleri, beklentileri paralelinde bir inanış yaratması, buna gerçekmiş gibi körü körüne bağlanmasına dayanmaktadır. Kehanet teorisi bir sıra ile gerçekleşmektedir: Bir birey hakkında öngörüde bulunulmaktadır. Örneğin, “Osman, kişiler arası ilişkilerde problem yaratan birisidir. ” Bu birey için nasıl bir öngörüde bulunulmuşsa o doğrultuda bireye davranılır. Örneğin, “Osman’a problem yaratan biri gibi davranılır.” Bu birey için güdülen varsayımdan yola çıkılarak davranıldığında bir müddet sonra bu varsayım gerçeğe dönüşür. Örneğin, “Osman, gerçekten kişiler arası ilişkilerinde problemler yaratmaya başlar.” Sonuç itibariyle, bu birey için bulunulan öngörünün doğru olduğu kanısına ulaşılır. Örneğin, “Osman, kişiler arası ilişkilerinde sürekli problem yaratan birisi olur.” Her zaman harika, açık iletişime sahip olamayız, ancak iletişimimizin en uygun koşullar altında gerçekleşmesi için en iyi, en uygun seçimleri yapabiliriz.