Gerçekleştirdiği sondaj faaliyetlerinin
ısıttığı Doğu Akdeniz’de hak ve
çıkarlarını korumak için mücadelesini
sürdüren Türkiye, Libya ile yaptığı
anlaşma ile bölgede dengeleri değiştirdi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin
(GKRY) İsrail’den İHA almasına,
“Geçitkale” adımıyla yanıt veren
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
gözler hava ve deniz üsleri tartışmasına
ve beklentisine döndü. TSK’nın
adadaki askeri gücü Kıbrıs Türk Barış
Kuvvetleri’nin (KTBK) yıllardır deniz
üssü ihtiyacı zaman zaman gündeme
gelirken, TSK’dan oluşan bir
grup uzman ekibin bir süredir Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde deniz
üssü için yer analizi yaptığı ve
Gazimagosa’ya 35-40 km uzaklıktaki
İskele Boğazı çevresinde üs için
uygun yer baktığı öğrenildi. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Cumhuriyetçi
Türk Partisi (CTP) milletvekili
Asım Akansoy’un, konuyla ilgili
vermiş olduğu soru önergesine
ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Başbakanlığından yanıt verildi. Verilen
yanıtta yazılı açıklamada, “Mevcut
projede yeni karargâh binası
ve tesislerinin yapılması planlanmaktadır.
Karargah binasına
ihtiyaç vardır. Gerekli izin ve
onaylar alınmıştır. Mevcut projede
mühimmat deposu planlanmamıştır”
şeklinde görüş bildirildi.
TSK, Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren
sondaj ve sismik araştırma gemilerini,
7/24 esasına göre savaş gemileri,
denizaltılar, İHA/SİHA’lar ve
zaman zaman da savaş uçaklarınca
koruyor. Olası taciz girişimlerine
karşı her daim sahada olan Türk Deniz
Kuvvetleri unsurlarının bölgeye
en yakın üssü ise Marmaris’te bulunan Aksaz Deniz Üs Komutanlığı.
Türkiye’nin Kıbrıs’a en yakın deniz
üssü Aksaz olmakla beraber, Mersin
ve İskenderun’da da üsler bulunuyor.
Ancak buraları Aksaz’a göre
hizmet ve lojistik açıdan daha küçük.
Kıbrıs’a bir deniz üssü kurulması,
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ne stratejik üstünlük yanında
psikolojik bir üstünlük de sağlayacak
ve gemilerin daha hızlı görev
sahalarına intikal etmesine yarayacak.
Enerji ve çıkar çatışmalarının
yaşandığı Doğu Akdeniz’de, TSK’nın
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
bir deniz üssü olması, bölgede görev
yapan gemilerin acil müdahale
yeteneğini artıracak, bakım-onarımikmal
desteğini hızlandıracak. Üs sayesinde
gemiler ve deniz hava unsurları,
uzun süreli konuşlandırılabilecek,
deniz cephanesi, akaryakıt
ikmali kolaylaşacak. Üssün sadece
donanmaya değil Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ndeki Barış
Kuvvetleri’ne de büyük güç katacağı
değerlendiriliyor. Ada’da kolordu
seviyesinde bulanan kara gücünün
stratejik olarak güvenlik takviyesinin
kolaylaşması bekleniyor. Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi’nin (GKRY) boyunu
aşan ölçüde aşırı silhalanması
ve Fransa gibi emperyalist/sömürgeci
devletlerele askeri işbirliği/titifaklar
girişimlerine de güçlü bir yanıt
olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, Eylül 2018’de Bakü
dönüşü sırasında gazetecilerin “TSK,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
kalıcı ve kapsamlı deniz üssü kuracak
mı?” sorusuna, “Bizim Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üs diye
bir sorunumuz yok. O işin sadece
psikolojik boyutu var. Bu açıdan ihtiyaç
duyacak olursak üs de kurabiliriz.
Oradaki varlığımız önemli. Araç
gereç konusunda da güçlü olmak
durumundayız. Kusura bakmasınlar,
biz orada asker sayımızı azaltmayacağız,
artıracağız” yanıtını vermişti.
Milli Savunma Bakanı Hulusi
Akar, Libya ve Kıbrıs konularında
tehdit dili kullanmadığını söyledi. Bakan
Akar yaptığı açıklamada, “Uluslararası
hukuka uygun şekilde, iyi
komşuluk, barış, huzur ve saygı içinde
çalışmalarımızı sürdürmek istediğimizi
her fırsatta dile getirdik. Türkiye
Cumhuriyeti garantör bir devlet.
Garantörlük Antlaşması çerçevesinde
garantörlük görev ve sorumluluklarını
bugüne kadar eksiksiz, aksaksız
yerine getirdi, bundan sonra
da aynı esaslar doğrultusunda aynı
hassasiyetle yerine getirmeye devam
edecek. Kıbrıs bizim milli meselemiz.
Bu milli meselemizden vazgeçmemiz,
herhangi bir şekilde ödün, taviz
vermemiz söz konusu değil. Biz hak,
alaka ve menfaatlerimiz neyse bunların
peşindeyiz hakkımızı hukukumuzu
koruyacağımızı söyledik” dedi.
Türkiye’ye ait İnsansız H ava
Araçları (İHA) ile Silahlı İnsansız
Hava Araçları (SİHA), üç TIR’a yüklenmiş
olarak Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde bulunan Geçitkale
Havaalanı’na geldi. Türk basınına
demeç veren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Başbakanı Ersin Tatar, “Hak
ve çıkarlarımızı korumak için önemli”
dedi. Türkiye istedi, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Hükümeti jet
hızıyla onayladı. Doğu Akdeniz’de
Türkiye’nin sondaj ve sismik araştırma
gemilerini koruyan İnsansız Hava
Araçlarına hava üssü tahsis edildi. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde uzun
yıllardır atıl olan Geçitkale Havaalanı
Genelkurmay’ın emrine verildi. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Başbakanı
Ersin Tatar, çalışmaların başladığını
söyledi. Amaç, bölgedeki enerji satrancında
Türkiye’nin gücünü daha da artırmak.
Başbakan Ersin Tatar, SİHA ve
İHA’ların konuşlandırılması için sürecin
fiilen başladığını söyledi. Türkiye’nin tutumu
bizim için de önemli dedi. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu,
İsrail’in Rumlara sekiz İHA verdiği,
Fransa ve İtalya’nın savaş gemilerini
Kıbrıs’a gönderdiği bir dönemde, 1982
yılında askeri maksatlar için inşa edilen
Geçitkale Havaalanı’nın İHA ve
SİHA merkezi yapılması kararı aldı. Karar
üzerine geçtiğimiz günlerde üç TIR,
İHA ve SİHA, Gazimagosa gümrüğünden
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne
girdi. Geniş güvenlik önlemleri arasında
gümrükten çıkan TIR’lar, gece 01.30 sıralarında
Geçitkale Havaalanı’na gönderildi.
Doğu Akdeniz’de görev yapan sondaj
ve savaş gemilerine eşlik eden İHA
ve SİHA’lar bundan böyle Geçitkale’den
havalanacak.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümet
kaynakları da, İHA’ların Ada’da
komuşlandırılacağını” ifade etti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki
Geçitkale Havaalanı’nın İnsansız Hava
Araçları (İHA) ile Silahlı Hava Araçları (SİHA) üssü yapılmasının ardından
ilk Bayraktar TB2 tipi İHA’nın KKTC’ye
gelmesi Rum basınında geniş yankı yarattı.
Rum Savunma Bakanı Savvas
Angelidis de, Geçitkale Havaalanı’nda
İHA üssü kurulmasını ‘büyük bir ciddiyetle’
değerlendirdiklerini söyledi. Rum
Ana muhalefet AKEL partisi ise bunu
“Rum Yönetimi’ne bir meydan okuma”
olarak değerlendirdi. Fileleftheros gazetesi,
“İHA’nın KKTC’de konuşlanma
sebebinin, bölgede görev yapan araştırma
ve sondaj gemilerinin güvenliğinin
sağlanması olarak açıklanmasına
karşın, sahip olduğu imkan ve kabiliyetler
nedeniyle Güney Kıbrıs için ‘görünmez
tehlike olduğunu’ savundu.
Gazete, “Uzaktan ve görünmeden Güney
Kıbrıs’ta herhangi bir hedefi vurabilirler.
Bu insansız hava araçları yalnız
araştırma veya istihbarat için değil.
Türk ordusu onları hali hazırda Irak içerisindeki
hedefleri vurmak için başarıyla
kullandı” ifadelerine yer verdi.
Politis de, “İHA’ların gözlem ve istihbarat
kabiliyeti dışında bombardıman
kabiliyetine de sahip olduğunu”
yazdı. Rum Savunma Bakanı Angelidis,
Geçitkale Havaalanı’nda İHA
üssü kurulmasını, büyük bir ciddiyetle
değerlendirdiklerini belirterek,
Türkiye’nin bu hareketiyle bölgede
faaliyet gösteren ülkelere de mesaj
verdiğini söyledi. İHA’ların Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve
Rum Yönetimi’nin İsrail’den İHA satın
almasına tepki için mi konuşlandırıldığının
sorulması üzerine Angelidis,
“Bir sen, bir ben mantığına giremeyiz.
Bütün bu eylemler değerlendiriliyor.
Operasyonel faaliyetler
yapılıyor ancak siyasi düzeyde,
Türkiye’nin vermek istediği mesaj
budur” dedi.
Bu bakımdan Gazimagosa’da
daimi bir deniz üssü kurmamız zorunluluk
arz etmektedir. Bu aynı zamanda
bizim kararlılığımızı da gösterecek
hem Levant hem de Doğu
Akdeniz politikamızın sürekliliğini
teminat altına alacaktır. Hava Kuvvetleri
uçaklarının bölgeye intikali
en fazla 10 dakika sürmektedir.
Bu maksatla Geçitkale hava alanı
İHA/SİHA’larla birlikte jet uçakları
için yedek havaalanı, acil durumlarda,
tatbikat, eğitim ve kuvvet gösterimi
maksadıyla kullanılacak bir
hava meydanı olarak düzenlenmelidir.
Kıbrıs’ta hava kuvvetleri için daimi
bir üsse ihtiyaç yoktur. Doğu Akdeniz,
Türkiye’nin ve 21. yüzyıl jeopolitiğin
en önemli ağırlık merkezidir. Pek
çok cephesi vardır ancak en önemlisi,
şüphesiz ‘mavi vatan’ olarak adlandırılan
deniz yetki alanları ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin deniz çıkarlarının
korunmasıdır. Bu kapsamda
Doğu Akdeniz havzasında Türk donanmasının
en büyük üssü Muğla ilinin
Marmaris ilçesinde bulunan Aksaz
Deniz Üssü’dür.
Burası stratejik bir üstür. Her türlü
kapasite ve yeteneğe sahiptir. Ancak
mevki, mesafeler göz önüne alındığında,
özellikle Kıbrıs’ın doğusuna
olan mesafesi 350 mile yakın uzaklıktadır.
Bu mesafe, Kıbrıs’ın doğusunda,
örneğin Karpaz yarımadası
güneyinde veya Kıbrıs’ın güney doğusunda
oluşabilecek krizlere ve ani durumlara müdahale konusunda büyük
bir zaman kaybına neden olacak
uzaklıktadır. Örneğin bir fırkateynin ortalama
süratle Kıbrıs’ın doğusundaki
bir kriz alanına intikal etmesi söz konusu
olduğunda, bu süre yaklaşık 20
saati geçecektir. Bu nedenle, özellikle
Kıbrıs’ın doğusunda Gazimagosa civarında
bir deniz ileri üssümüzün olması,
Türkiye’ye büyük kolaylık ve esneklik
sağlar. Bu üs, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin deniz yetki alanlarındaki
araştırma ve sondaj faaliyetlerine
koruma sağlama konusunda da büyük
fayda sağlayacaktır. Gazimagosa
yakınlarındaki kurulacak üssün sağlayacağı
stratejik ve operasyonel avantajlar
şüphesiz ki çok büyük olacaktır.
Özellikle akaryakıt, su, gıda ve cephane
ikmali gibi alanlarda savaş gemilerimize
her türlü lojistik desteğin sağlanması
yanısıra ayrıca basit onarımların
yapılması ile personele tıbbi müdahale
ve dinlenme imkânlarının sunulması
gibi hususlar göz önüne alındığında
bu üs çok büyük avantajlar sağlayacaktır.
Geçitkale’de insansız hava aracı
(İHA) üssü / silahlı insansız hava aracı
(SİHA) üssünün kurulmasından sonra
bu aşamada deniz üssünün de
süratle hayata geçirilmesi önemlidir.
Gazimagosa yakınlarında tespit
edilen üs bölgesinin eskiden de liman
olarak kullanıldığı gözönüne alınırsa
bölgenin geliştirilmesi ve buraya
yatırım yapıldığı taktirde kısa sürede
bir ileri harekat üssü olması
mümkün olacaktır. Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi’ni (GKRY) 17 Pesco
(Daimi Yapılandırılmış İşbirliği, Avrupa
Birliği’nin 28 ulusal silahlı kuvvetinden
25’inin yapısal entegrasyon
peşinde koştuğu ve NATO’ya alternatif
olarak düşünülmüş güvenlik ve savunma
politikasının bir parçası) projesine
dahil eden Avrupa Birliği’ne (AB),
GKRY ne uyguladığı silah ambargosunu
kaldıran ABD’ye tepki olacaktır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ani müdahale
ihtiyacını karşılayacaktır. Deniz
yetki alanlarının paylaşım mücadelesinde
reaksiyon yeteneği ve lojistik
destekte süreklilik sağlayacaktır.
960 yılından günümüze kadar geçen
süreç içinde bölgedeki ve dünyadaki
siyasi ve askeri dengelerin esaslı
bir şekilde değiştiği açıkça görülmektedir.
Özellikle Kıbrıs Adası’ndaki
yönetim şeklinin değişmiş ve iki ayrı
devletin kurulmuş olması, Doğu
Akdeniz’deki enerji kaynakları ve Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin arkasını
AB’ye dayayarak tek taraflı olarak,
bazı kısımları Türkiye’nin kıtasahalığı
ve muhtemel Münhasır Ekonomik
Bölgesi ile çakışan ve Türkiye’nin
bu alanına tecavüz eden meşru olmayan
sözde kendi Münhasır Ekonomik
Bölgesini ilan etmesi ve Suriye’de
son yedi senedir süren çatışmalar,
Türkiye’nin Kıbrıs Adası’nda tam teçhizatlı
kara, hava ve deniz kuvvetlerini
barındıracak ve her tür lojistik desteği
verebilecek modern askeri üs kurmasını
zorunlu bir hale getirmiş bulunmaktadır.
Savaşta Türkiye ancak
güney limanları yoluyla beslenebilir.
Kıbrıs Adası’na hâkim olacak kuvvet
aynı zamanda Ege Denizi’nde adalara
da sahip olursa, Türkiye gerçek bir
kuşatma altına girer. Hiçbir ülke tüm
güvenliğinin dost dahi olsa başka bir
devlete dayanmasına razı olamaz.