Myanmar’da iktidar partisi halka, darbeye karşı çıkma ve ülkenin askeri diktatörlüğe dönüştürülmesine izin vermeme çağrısında bulundu. Myanmar lideri Aung San Suu Kyi ve iktidar partisinden diğer üst düzey isimler sabah erken saatlerde düzenlenen operasyonla gözaltına alındı. Ordu ilk açıklamasında bir yıllık olağanüstü hal ilan ederek yönetime el koyduğunu duyurdu. Aung San Suu Kyi’nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) Sözcüsü Myo Nyunt’un Reuters haber ajansına yaptığı açıklamaya göre, ülkenin fiili lideri Suu Kyi, Devlet Başkanı Win Myint ve diğer üst düzey isimler gözaltına alındı. Nyunt, açıklamasında “Halkımızdan düşünmeden karşılık vermemesini ve yasalara uygun şekilde hareket etmesini istiyorum” ifadelerini kullandı. Operasyon, sivil hükümet ile ordu arasındaki gerilimin ve askeri darbe söylentilerinin ardından geldi. Silahlı kuvvetlere ait televizyon kanalında, iktidarın ordudan sorumlu Min Aung Hlaing’e devredildiği, bir yıllık olağanüstü hal ilan edildiği duyuruldu. Myanmar ordusundan yapılan açıklamada, Suu Kyi ve diğer siyasi liderlerin, ‘seçim hilesine’ yanıt olarak gözaltına alındığı söylendi. Büyük kentlerde ordu birlikleri devriye gezerken, iletişim ve seyahatlere kısıtlamalar getirildi. Myanmar ordusu, ülkede yaşanan darbenin ardından bir yıllık olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini, ülkenin fiili lideri Su Çi ve diğer üst düzey yetkililerin gözaltına alınmasının ardından Genelkurmay Başkanı General Min Aung Hlaing’in ülkenin geçici devlet başkanı olduğunu açıkladı. Ordu, bu adımın ülkenin istikrarını korumak için gerekli olduğunu savunurken, çok sayıda Batı ülkesi darbeyi kınadı. Resmi televizyon, darbecilerin lideri Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing’in Myanmar lideri Win Myint’le buluşmasını ve okuduğu bir bildiriyi ekrana getirdi. Başkent Nepido (Naypyitaw) ve ülkenin en büyük kenti Yangon’da sokaklarda askerlerin devriye gezdiği görüldü. NLD’den Tarihi Başarı Darbe, ülkede 8 Kasım 2020’de yapılan seçimler nedeniyle sivil hükümet ile ordu arasındaki gerilimin ardından geldi. Suu Çii liderliğindeki NLD, tarihi bir başarıya imza atarak 642 sandalyeli ulusal meclisteki 346 sandalyeyi kazanırken hükümet kurabilecek çoğunluğa ulaşmıştı. Ordunun desteklediği ana muhalefetteki Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisi (USDP) ise 25 sandalye ile ikinci sırada yer almıştı. Ancak ordu, 2008’de hazırladığı anayasa ile meclis üyelerinin yüzde 25’ini seçim olmadan atama yetkisine sahip olmasına rağmen, 26 Kasım’da seçimlerde usulsüzlük yapıldığı iddialarıyla oyların yeniden sayılması çağrısında bulunmuştu. 2008 anayasası, Myanmar ordusuna bazı kilit bakanlıkları da elde bulundurma yetkisi vererek hükümet üzerinde doğrudan kontrol uygulamasını sağlıyor. Ordunun, hükümet üzerindeki etkisine rağmen, bugüne kadar Arakanlı Müslümanlara yönelik katliamlara göz yuman ve kendileriyle iyi ilişkileri bulunan Suu Çii’ye neden darbe yaptığı ise kafalarda soru işaretleri oluşturdu. Uzmanlar, ülkede artan yabancı etkisinin orduyu rahatsız ettiği görüşünde. BBC’ye konuşan eski bir gazeteci olan Aye Min Thant, ordunun son yıllarda ülkenin uluslararası ticarete daha da açık hale gelmesinden rahatsızlık duyduğunu belirterek, “Yabancıları özellikle tehlike olarak görüyorlar” ifadelerini kullandı. Ordu destekli USDP vekillerinden bazıları da, seçim sürecinde Çin karşıtı açıklamalarda bulunmuştu. Ordu Ne İstiyor? Ülkeyi, bir yıl boyunca Genelkurmay Başkanı Hlaing yönetecek. Hali hazırda ülkede büyük bir güce sahip olan ordunun, darbeyi tam olarak ne amaçla gerçekleştirdiği bilinmiyor. Zira ordu, parlamentoda sandalyelerin yüzde 25’inin yanı sıra içişleri, savunma ve sınır işleri gibi kritik bakanlıkları elinde tutuyordu. Ülkedeki sistem, iktidardaki NLD’nin yüzde 80 oy almasına rağmen bu durumda bir değişiklik yapmasına da müsaade etmiyordu. Anayasa, silahlı kuvvetlere ulusal parlamentonun alt ve üst kanadındaki koltukların dörtte birini veriyor ve tüzükte herhangi bir değişikliği veto etmelerine imkân sağlıyor. Eğer darbe gerçekleşmeseydi parlamento görev başı yapacak ve seçim sonuçları tanınmış olacaktı. Myanmar’da iktidar partisi halka, darbeye karşı çıkma ve ülkenin askeri diktatörlüğe dönüştürülmesine izin vermeme çağrısında bulundu. Bu, bağımsızlığını 1948’de kazanan ülkenin geçirdiği üçüncü askeri darbe oluyor. İlk darbe 1958’de hükümetin düşmesi sonrası gelmiş ve ülkede, 49 yıl süren askeri yönetimin kapısı açılmıştı. Bu dönemde askeri yönetim, Arakanlı Müslümanları vatandaşlıktan çıkarmıştı. İkinci darbe de 1988’de yapılmıştı. Resmi internet sitesinde yayınlanan yeni açıklamada ordu ‘özgür ve adil bir seçim’ düzenleneceğini, ardından yönetimin kazanan partiye devredileceği belirtildi. Ancak seçimin ne zaman olacağına dair ise bilgi verilmedi. Dışişleri Bakanlığı’ndan Kınama Açıklaması Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Myanmar Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime el koymasını derin endişeyle karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. Türkiye her türlü darbeye ve askeri müdahaleye karşıdır. Gözaltına alındığı bildirilen tüm seçilmiş liderlerin, siyasi şahsiyetlerin ve sivillerin derhal serbest bırakılmalarını bekliyoruz. Myanmar’da halkın serbest iradesiyle oluşan yeni Parlamentonun en kısa sürede toplanması, seçilmiş liderlerin ve demokratik kurumların önüne konulan engellerin süratle kaldırılması çağrısında bulunuyoruz. Bu vahim gelişmenin Myanmar’da ağır şartlar altında yaşayan Rohinga Müslümanlarının durumunu daha da kötüleştirmemesini temenni ediyoruz” denildi. Türkiye’nin Nepido Büyükelçiliği, askeri darbenin yapıldığı Myanmar’da yaşayan Türk vatandaşlarına zorunlu olmadıkça sokağa çıkmama ve seyahat etmeme uyarısında bulundu. Büyükelçilikten yapılan açıklamada, ülkede olağanüstü hal ilan edildiği, yasama, yürütme ve yargıya ait tüm yetkilerin silahlı kuvvetler başkomutanlığına devredildiği hatırlatıldı. Ordu kökenli Devlet Başkan Yardımcısı Myint Swe’nin geçici devlet başkanı ilan edildiği bilgisine yer verilen açıklamada, “Birçok üst düzey hükümet yetkilisinin gözaltına alındığı, ayrıca ülke genelinde televizyon kanallarının ve mobil hatlarının kesildiği, bazı bölgelerde kablosuz internet erişiminin kısıtlandığı/kesildiği anlaşılmaktadır” ifadesi kullanıldı. Açıklamada, ülkede yaşayan Türklere uyarıda bulunularak, “Myanmar’da bulunan vatandaşlarımıza zorunlu olmadıkça evlerinden çıkmamaları, seyahat etmemeleri, yerel kanallardan yapılan duyuruları takip etmeleri ve kalabalık alanlardan uzak durmalarını tavsiye ediyoruz” ifadesine yer verildi. Myanmar’daki Türk vatandaşları, iletişim kanalları açık olduğu müddetçe büyükelçiliğe, Twitter ve Facebook hesapları ile “+9501662992”, “+959405056552” acil durum hatlarından ulaşabilecek. ABD: Sorumlulara Karşı Harekete Geçeceğiz Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres “her tür tahrik ya da kışkırtmadan” uzak durulması çağrısı yaparak seçim sonuçlarının tanınmasını istemişti. Darbe sonrası yeni bir açıklama yapan Guterres, Suu Kyi ve diğer siyasi liderlerin gözaltına alınmasını kınadı. Yönetimin orduya geçmesinden “derin endişe” duyduğunu belirten Guterres, “Bu gelişmeler Myanmar’daki demokratik reformlara ağır darbe anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Genel Sekreter, NLD’nin demokrasi, barış, insan hakları ve hukuk devletine özlem duyan halk tarafından önemli bir temsiliyete kavuştuğunu söyledi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Myanmar’da tekrar demokrasinin hayata geçirilmesi çağrısı yaptı. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, “ABD son yapılan seçimlerin sonuçlarını değiştirme ya da Myanmar’ın demokratik geçişine engel olma girişimlerine karşıdır ve bu yönde atılan adımlar geri döndürülmezse sorumlulara karşı harekete geçecektir” ifadelerini kullandı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Myanmar ordusuna, “tüm hükümet yetkililerini ve sivil toplum liderlerini serbest bırakma, Burma halkının 8 Kasım tarihindeki demokratik seçimlerde ifade ettiği iradesini tanıma” çağrısı yaptı. Çin, Myanmar’daki askeri darbenin ardından taraflara ‘farklılıklarını anayasal ve yasal çerçeve içinde çözmeleri’ çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Venbin, Myanmar’da ordunun yönetime el koymasından haberdar olduklarını, henüz duruma ilişkin bilgi edinmeye çalıştıklarını belirterek, “Çin, Myanmar’ın dost komşusudur. Tarafların farklılıklarını anayasal ve yasal çerçeve içinde çözmesini, siyasi ve toplumsal istikrarı korumasını umuyoruz” ifadesini kullandı. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Myanmar’da ordunun yönetime el koymasını ve bu kapsamda gerçekleşen gözaltı uygulamalarını en sert şekilde kınadığını söyledi. Maas, yaptığı yazılı açıklamada, bu askeri eylemlerle Myanmar’da demokratik değişim yolunda şimdiye kadar kaydedilen ilerlemelerin riske atıldığını vurgulayarak, “Ordudan, Devlet Başkanı Win Myint ve Devlet Konseyi Başkanı Aung SanSuu Çii de dahil olmak üzere gözaltına alınan hükümet ve parlamento üyelerinin ivedilikle serbest bırakılmalarını, olağanüstü halin kaldırılmasını ve anayasal olarak meşru demokratik kurumların yeniden çalışmasına izin verilmesini talep ediyorum” ifadesini kullandı. Kremlin Sözcüsü ordunun yönetime el koyduğu Myanmar’da olanları nasıl değerlendirdikleri sorulduğunda, “Olanları çok dikkatli bir biçimde izliyor ve bilgileri analiz ediyoruz” dedi. Kremlin Sözcüsü, olanların bir değerlendirmesini yapmak içinse şimdilik erken olduğunu kaydetti. Avrupa Birliği, Myanmar’daki askeri darbeyi şiddetle kınayarak gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istedi. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, sosyal medyadaki mesajında darbeyi şiddetle kınadığını belirterek, Myanmar ordusuna ülke genelindeki baskınlarda yasa dışı şekilde gözaltına alınan çok sayıda kişiyi serbest bırakma çağrısında bulundu. Michel, “Seçimlerin sonucuna saygı gösterilmeli ve demokratik süreç, yeniden tesis edilmelidir” ifadesini kullandı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de darbeyi şiddetle kınadığını bildirdi. Borrell, sosyal medyada, “Seçim sonuçlarına ve anayasaya saygı gösterilmeli. Myanmar halkı demokrasi istiyor. AB, onların yanındadır” mesajını paylaştı. Seçim Komisyonu, 29 Ocak’ta iktidardaki Aung San Suu Çii’nin partisinin zaferiyle sonuçlanan seçimde ordunun sonuçların belirlenmesinde hile yapıldığı iddialarını yalanlamıştı. Ülkede ordu, ana muhalefetteki Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisini (USDP) destekliyor. Japonya, Myanmar’da Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii’nin gözaltına alınması sonrası ordunun yönetime el koymasına tepki gösterdi. Kabine Baş Sekreteri Kato Katsunobu, düzenlediği basın toplantısında, Myanmar’da ülke yöneticilerinin gözaltına alınmasına tepki göstererek “demokrasi” çağrısı yaptı. Kato, “Japonya, sorunun demokrasi çerçevesinde ve diyalog yoluyla barışçıl şekilde ilgili taraflarca çözülmesinin önemli olduğuna inanıyor” dedi. Kato, Myanmar’daki Japon vatandaşlarının güvenliğinin sağlanması için hükümetin her türlü çabayı sarf edeceğini belirtti. Endonezya Dışişleri Bakanlığı, ordunun yönetim el koyduğu Myanmar’daki son siyasi gelişmelerden endişe duyduklarını bildirdi. Bakanlığın Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Endonezya, tüm tarafları söz konusu durumu daha da kötüleştirmemek ve mevcut zorluklara çözüm bulmak adına kendilerini kontrol etme ve diyalog kurmaya çağırıyor” ifadelerine yer verildi. Hukukun üstünlüğü, demokrasi ilkeleri, iyi yönetişim ve anayasal hükümete bağlılığın yanı sıra Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinin (ASEAN) ilkelerine uyulması talep edilen açıklamada, ordunun yönetime el koymasının ardından Myanmar’daki son siyasi gelişmelerden endişe duyulduğu belirtildi. Açıklamada, tüm seçim farklılıklarının hukuka uygun şekilde ele alınması gerektiği de vurgulandı. Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne de “Orduya hukukun üstünlüğüne saygı gösterme, anlaşmazlıkları yasal mekanizmalar aracılığıyla çözme ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alınan sivil liderleri derhal serbest bırakma çağrısı yapıyoruz” dedi. Hindistan Dışişleri Bakanlığı da, “Myanmar’daki gelişmeleri derin bir endişe ile izliyoruz. Hindistan Myanmar’daki demokratik geçiş sürecine destek konusunda her zaman kararlı olmuştur. Hukukun üstünlüğü ve demokratik sürecin sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz” açıklamasını yaptı.