Anasayfa » Yazarlar » Abdülkadir Aksu » Abdülkadir Aksu ile HZ .MEVLANA ‘NIN HOŞGÖRÜ ANLAYIŞI…

Abdülkadir Aksu ile HZ .MEVLANA ‘NIN HOŞGÖRÜ ANLAYIŞI…

HZ.MEVLANA ‘NIN HOŞGÖRÜ ANLAYIŞI…
Mevlana, “barışı savaştan ayırt et;
çünkü savaş iyi değildir.” diyerek insanları
savaştan sakındırır, barışa çağırır.
O misyonunu şöyle anlatır: “Bu
dünyaya, ayırmaya, bölmeye, parçalamaya
gelmedik biz. Biz, kırıkları onarmaya,
ayrılanları birleştirmeye, hâsılı
insanlar arasında köprü olmaya geldik.”
O herkesi barış için elinden geleni
yapmaya şöyle çağırır: “Herkes savaşmada,
benim barışımdan ne çıkacak
deme, bir değilsin, binsin sen….
Mum gibi kendi kendine yan-yakıl, ışıt
her yanı. Çünkü aydın bir mum, bin
tane ölüden daha iyidir.”
O, aşağıdaki sözleriyle bir bakıma
kolay ve ilkel olan kin ve intikama değil,
zor ve erdemli olan barış ve kardeşliğe
teşvik eder: “Kin ve nefret
duyguları kalpleri karartır. Barış dalgaları
kalplerden kinleri atar; savaş dalgaları
ise sevgileri altüst eder.” O sevgi
duygusunun en yoğun ve güçlü şekli
olan aşka dayanan gelişimi savunur.
İnsanlığın terör ve şiddet gibi yakıcı sorunlarını
çözmede bilgiden kaynaklanan
sevginin dönüştürücü gücünden
yararlanmaya çağırır.
Çoklukta Birlik Anlayışı
O birçok şiirinde çokluğun, farklılıkların
güzelliğini dillendirir. Tekleştirmeye
uğraşmak yerine, çokluğun yansıdığı
tekliği fark etmeye çağırır. O çoklukta
birliğin (kesrette vahdetin) en tanınmış
temsilcisi olmuştur. Şöyle der:
“İnananlar çok, ama inançları birdir.
Işık gökteki güneşin aydınlattığı binaların
avlularına göre yüzlercedir. Fakat
duvarları aradan kaldırırsanız, bu parça
parça ışıkların hepsinin bir ışık olduğunu
görürsünüz.” Bu ifadeler, bireylerin
özgürlük ve özgünlüklerini kaybetmeden
uyum içinde bir birlik oluşturabileceklerini
göstermektedir. Ayrıca,
onun dinî ve kültürel çoğulculuğu karşılıklı
tükenmez bir zenginleşme kaynağı
olarak gördüğü anlaşılmaktadır.
O bu düşüncesini, inancını sağlığında
uygulama ve davranışlarıyla da
göstermiştir. Bu yüzdendir ki tabutunun
arkasından yalnız Müslümanlar
değil, o sırada Konya’da yaşayan Hıristiyanlar,
Museviler de gözyaşı dökmüşlerdir.
Ayrımcılığa ve Ötekileştirmeye
Karşı Çıkış
Mevlânâ hangi dinden, ırktan,
renkten olursa olsun, kadın-erkek,
zengin-fakir ayrımı yapmadan insana
değer vermiş, ona daima saygı duymuştur.
O, inancından aldığı ilhamla,
herkese ve her varlığa karşı derin bir
anlayış, saygı ve müsamaha ile doluydu.
O insanı bütün eserlerinde doğuştan
belli haklara sahip olmanın ötesinde
yüce bir varlık olarak görür. Ona,
görünüş, ırk, uyrukluk, statü, cinsiyet,
din, kanaat vs. hiç bir ayrım yapmaksızın
yaklaşır. Kişilere, düşünceleri, statüleri
sebebiyle farklı muamele edilmesini,
ayrımcılık yapılmasını onaylamaz.
Mesajı herkesi kucaklar. Bir rubaisinde,
“Üstünlük iddia etmek, kendini beğenip,
başkalarını hor görmek ne anlamsız,
ne boş şeydir.” der.