Türkiye gerek iç gerekse dış konularda oldukça yoğun bir dönem geçiriyor. Yurt dışında özellikle bölgemizde meydana gelen gelişmelerin olumsuz etkileri ülkemize de yansıyor. Suriye iç savaşı nedeniyle yüzbinlerce Suriyeli evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalarak kitleler halinde ülkemize göç ediyorlar…
Diğer yandan IŞİD terörünün yarattığı dehşet sahneleri, baskınlar ve kitle infazları yeni bir göç dalgasını başlattı. Türkiye geleneksek misafirperverliği, düşküne yardım ve destek anlayışı ile bu sığınmacılara kucak açtı. Sığınmacıların asgari yaşam ihtiyaçlarını, uluslararası örgütlerden ve diğer devletlerden hemen hiçbir destek görmeden ve maddi kaynak almadan tam bir felaketi yaşayan Suriyelilere tek başına yardım elini uzattı. Bugüne kadar sığınmacıların ihtiyaçları için altı milyar doları aşkın yardım yapıldı; sığınmacıların günlük ihtiyaçları, barınma ve çocukların okul gerekleri karşılanıyor.
Türkiye izlediği dış politika ile bölgesinde ve uluslararası alanda etkin bir devlet konumunu kazandı. Türkiye dış konulardaki yoğunluğu yanında yurt içinde de hemen her alanda yoğun ve gündemi çok yüklü bir dönem geçiriyor. Önce yerel seçimler sonra Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla iç politikada siyasi tansiyonu yüksek ve oldukça gergin bir ortam yaşandı. Özellikle ilk kez doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile birlikte yeni bir döneme girileceği ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yorum ve değerlendirmeleri ağırlık kazandı, halkın beklentileri arttı.
Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Erdoğan’ın Ak Parti Genel Başkanlığı’ndan ayrılmasından sonra Genel Başkan seçilen ve Cumhurbaşkanı tarafından Hükümeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Ahmet Davutoğlu dönemi başladı. 62. Hükümeti kuran Başbakan Davutoğlu’nun Meclis’te okuduğu Hükümet Programı ile açıkladığı Ekonomide Dönüşüm Programı ve Eylem Planları ülkemizde tamamen farklı ve yeni bir dönemin başladığının somut göstergeleri oldu. Her iki programın hedefleri ve açıklanan politikaları, Başbakan Davutoğlu’nun hemen her ortamda ifade ettiği yeni Türkiye yaklaşımına uymaktadır. Başbakan Davutoğlu dönemi “İkinci Atılım” dönemi olarak değerlendiriliyor. Halkın gelecekle ilgili beklentileri ve umutları oldukça yüksek. Türkiye’de meydana gelen güzel gelişmeler halkın endişelerini dağıtmış görünüyor.Kasım ayı Türk milletinin büyük bir kaybını yaşadığı üzüntülü, buruk bir aydır.10 Kasım bunun kaynağıdır. Ata’mızı kaybettiğimiz, sonsuzluğa uğurladığımız acılı bir gündür. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım’da coşku ve özlemle anıldı.Özgürlük ve bağımsızlığın dünyadaki en büyük sembolü Atatürk’ü, bugün dündendaha çok arıyoruz. Milletimizin Atatürk sevgisi her geçen yıl artmaktadır. Anıtkabir ziyaretlerinde bu gerçek gözle görülüyor. Atatürk sadece Türk milletinin değil insanlığın bir dünya lideridir. O bir asrın büyük lideridir. Atatürk, henüz dünyada ikinci bir örneği olmayan bir özelliğe sahiptir. UNESCO, 27 Kasım 1978 yılında aldığı bir kararla 1981 yılını “DÜNYA ATATÜRK YILI” olarak kabul etmiştir. Atatürk UNESCO tarafından doğum günü kutlanan tek liderdir. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuzluğa intikalinin 76. Yılında saygıyla, sevgiyle ve özlemle anıyoruz. Ruhu Şad olsun.
Saygılarımla
G. Gül Kılıçaslan