Anasayfa » Gündem » BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE REKTÖR GERİLİMİ

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE REKTÖR GERİLİMİ

Prof. Dr. Melih Bulu’nun geçen ay Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanması ile başlayan eylemler devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanmasına çeşitli protesto gösterileri düzenliyor. Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi’nde görev yapan bazı öğretim üyeleri de Melih Bulu’nun atanmasına karşı çıkmıştı. Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde düzenlenen eylemlere polisin müdahale etmesi sosyal medyanın en çok konuşulan başlıklarından biri oldu. Boğaziçi Üniversitesi Olayı Nasıl Başladı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ocak’ta yayımladığı kararnameyle Prof. Dr. Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atadı. Yasal düzenlemeler göre kurallara uygun olarak yapılan rektör atanması kararına üniversitenin hem öğrencileri hem de öğretim üyeleri tepki gösterdi. Atama kararının hemen ardından öğrencilerin oluşturduğu Boğaziçi Dayanışması, boykot ve eylem çağrısı yaptı. Bu çağrıyla birlikte günlük olarak farklı protesto gösterileri düzenlenmeye başlandı. Öğretim üyeleri de her gün rektörlük binası önünde cüppeleriyle toplanarak tepkilerini gösteriyorlar. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri, Bulu’nun istifa etmesini ve rektörün seçimle belirlenmesini talep ediyor. Son dönemde düzenlenen operasyonlarla bazı öğrencilerin tutuklanmasının ardından bu taleplere tutukluların serbest bırakılması da eklendi. Prof. Dr. Bulu’nun Rektör atanması nedeniyle ilk geniş kapsamlı protesto, 4 Ocak Pazartesi günü yapıldı. Polis uyarılarına uymayan bazı öğrenciler gözaltına alındılar. Ancak gözaltına alınan öğrencilerin büyük bölümü polis sorgusunun ardından serbest bırakıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olaylardan LGBTİ bireylerinin sorumlu olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “sokakların karıştırılmak istendiğini ve darbe çığırtkanlığı” yapıldığını ifade etti. Bulu’nun Rektör Atanmasına Neden Tepki Gösteriliyor? Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyelerinin yaptıkları açıklamalarda hem Bulu’nun atanmasına hem de bu atamanın yapılma biçimine itiraz ettikleri iddia ediliyor. Bu iddiaları ileri sürenler Rektör Bulu’nun istifa etmesini ve yürürlükteki mevcut kanuna rağmen yeni rektörün seçimle belirlenmesini istiyorlar. Son dönemde öğrencilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların artmasıyla birlikte talepler arasına öğrencilerin serbest bırakılması da eklendi. Bulu’nun atanmasının hemen ardından öğretim üyeleri yaptıkları ortak açıklamada, “1980’lerin askeri vesayet rejiminden sonra ilk kez üniversitemize kurum dışından bir rektör atanmıştır. Akademik yöneticiler atamayla değil, seçimle belirlenmelidir” görüşü ileri sürüldü. Öğretim üyeleri ayrıca, bu uygulamanın “akademik özerkliği, bilimsel özgürlüğü ve demokratik değerleri” açıkça ihlal ettiğini ve bu nedenle de kabul edilemez olduğunu ileri sürüyorlar. Öğrenciler de eylemlerinde benzer gerekçeler öne sürüyor ve Bulu’yu “kayyum rektör” olarak tanımlıyor. Bulu, 2016 yılında yayımlanan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile getirilen sistem çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atandı. Bu KHK’ya göre, devlet üniversitelerine rektör ataması Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen üç aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından yapılıyor. Bulu ile ilgili bir diğer itiraz noktası da Boğaziçi Üniversitesi mensubu olmaması ve siyasi geçmişi. Bulu, 2002’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Sarıyer ilçe teşkilatının kurulmasında görev yaptı ve 2015 genel seçimlerinde de yine aynı partiden milletvekili aday adayı oldu. Boğaziçi’ne atanmadan önce yaklaşık bir yıl Haliç Üniversitesi rektörlüğünü yürüten Bulu Kendisine Yönelik Tepkiler Karşısında Ne Söyledi? Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin, Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına yönelik protestolar sürüyor. Üniversite’nin yanı sıra Kadıköy ve Ankara’da düzenlenen eylemlerde çok sayıda kişi gözaltına alınırken, Rektör Melih Bulu, yaptığı açıklamada “İstifayı asla düşünmüyorum” dedi ve şunları söyledi: – Şimdiye kadar birçok noktada birçok tecrübe kazandım. Ben bu tecrübelerimi Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör olarak aktarma hayaliyle yaşadım çok uzun süredir. Şu anda bu noktaya geldiğim için bu hayalim gerçekleştiği için çok memnunum. Boğaziçi’nin paydaşlarıyla birlikte, mezunlarıyla, öğrencileriyle, hocalarıyla hatta etraftaki esnaflarıyla birlikte biz Boğaziçi Üniversitesi’ni çok daha iyi noktalara taşıyacağız. – Boğaziçi evet bugün de çok iyi bir yerdedir. Ama gerçekten dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına sokma hedefim var. Ve bunu yapabileceğime inanıyorum, dört sene içerisinde. O yüzden de asla istifayı düşünmüyorum ve Boğaziçi’ni de ilk 100’e sokmak için elimden geleni yapacağım. Protesto Hakkı Aşırıya Götürüldü – Bazıları protesto hakkını çok ileriye götürdü. Rektörlük binasının üç kapısı da ablukaya alınarak içeride çalışanların dışarı çıkmaları engellendi. Öğrenciler ve hocaların protesto hakkı var ama demokratik sınırları zorluyorlar. Protesto hakkı aşırıya götürüldü. – LGBT, Boğaziçi Üniversitesi’nin aday kulüplerinden biriydi, iki seneyi aşkın bir süredir de aday kulüptü. Kulüplerin aday süreçleri o kulüplerin gerçekten tanımlanan görevleri içinde kalıp kalmadıklarını, uyup uymadığı, başarılı bir şekilde yapıp yapmadıklarını izlediğimiz bir süreçtir. Normalde de iki senede bir karar verir üniversite kulübün devamı ya da durdurulması ile ilgili. LGBT’de bu iki sene geçmiştir. Üniversite yönetimi bu iki sene geçmesine rağmen LGBT’nin resmi kulüp olmasına karar vermemiştir. – Bunun üzerinde de altı aydan daha fazla bir süre geçmiştir. Üniversite bu konuda bir onay vermemiştir. Bununla birlikte son olaylarda bu Kabe ile ilgili provokasyon ve daha sonra da LGBT’nin odasında yapılan aramalarda, resmi kurumlar tarafından böyle bir arma yapılma zorunluluğu oldu Kabe ile ilgili provokasyondan sonra. LGBT ile ilgili yasadışı yayınların da odada bulunması sonucu adaylık süreci sonlandırılmak zorunluluğu oluşmuştur. Hikâye bundan ibaret. Demokratik Protesto Kültürü – (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamada “Ben Bakan olduğum sürece rektörümüzün odasına girişe izin vermeyeceğim” dedi. Boğaziçi Üniversitesi’nde demokratik protesto kültürü her zaman vardır. Benden önceki rektör de belki bu kadar basına yansımadı ama benzeri protestolarla karşı karşıya kaldı. Ben de kalıyorum, ben buna çok saygı duyuyorum. Çünkü kesinlikle öğrencilerimizin, hocalarımızın, kendi düşüncelerini ifade etme özgürlüğü var. Şimdiye kadar da bunlarla ilgili en ufak bir karşı duruş göstermedim, göstermeyi de düşünmüyorum. – Demokrasinin olmadığı, eleştirinin olmadığı yerde gelişme olmaz. Mutlaka hepimizin hatası olabilir. Biz bu eleştirileri dinleyerek daha doğru uyguluyoruz. Ama burada demokrasi bir uzlaşma kültürü gerektirir. Yani ‘ya benim dediğim olacak, ya hiç’ mantığı doğru bir mantık değil. Demokrasi zaten buna izin vermez. O yüzden Sayın İçişleri Bakanı’na çok teşekkür ediyorum. – Çünkü 1-0 mantığıyla gelen bir protesto eylemi varsa orada doğal olarak onun gerektiği bariyerlerin konulması gerekiyor. Abluka olayında olduğu gibi. Eğer siz rektörlüğü ablukaya alırsanız ‘ben senle konuşmayacağım, ben seni yok sayıyorum’ dediğiniz anda orada demokratik ilkeler maalesef çalışmıyor. İnşallah bundan sonra bu tip şeyler olmaz diye düşünüyorum şeklinde konuştu. Devlet Kurumları Yaşananlara Yasalara Uygun Tepki Gösterdi İktidar kanadından gelen açıklamalarda Bulu’ya destek verildi ve atama kararının arkasında duruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayların ilk haftasında yaptığı açıklamada, rutin bir atamanın üniversiteleri karıştırmak için kullanıldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımızda bırakın ülkeye ve millete hizmete talip olma konusunda kendilerini geliştirmeyi, eylem biçimlerinde bile yeniliğe gidemeyecek kadar dar kafalı, tembel, idrak yoksunu bir zihniyet var” dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da rektörlük için seçim yapılmasıyla ilgili kampanyaların üniversiteleri “gereksiz yere politize eden ve bölen kampanyalara dönüştüğünü” ifade etti. Kalın, 11 Ocak’ta CNN Türk kanalında katıldığı programda, “Türkiye’de rektörlük seçimleri bir dönem denendi ancak bunun kendine göre birçok kusuru ortaya çıktı. Bugünkü modele geçilmesinin temel sebebi de üniversitelerdeki seçim sistemi tartışmalarını bir kenara koymaktı” dedi. Cumhur İttifakı’nın ortağı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli net ve açık şekilde rektör atamasının yasal yollardan yapıldığını ve konunun kapandığını belirtti. Olaylar Son Dönemdeki Haline Nasıl Geldi? Ancak iktidar kanadının, geçen haftanın sonuna doğru kampüste düzenlenen serginin ardından tutum ve söylemini sertleştirdiği, olaylarla ilgili LGBTİ topluluğunu hedef gösterdiği ve darbe iddiasını yeniden gündeme getirdiği görülüyor. Bulu’nun rektör atanmasını protesto eylemleri kapsamında kampüste bir sergi düzenlendi. Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde, açılan sergideki görsellerin yerleştirilmesi sırasında yerde duran ve üzerinde Kabe figürü görülen bir resmin yer aldığı görülüyor. Resmin tam ortasında şahmeran figürü, dört köşesinde de LGBTİ+, lezbiyen, trans ve aseksüel bayrakları yer alıyor. Sosyal medyada kendisini Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olarak tanıtan bir kişi, resmi yapan kişinin bu görseli neden bu şekilde hazırladığına dair bir açıklamayı paylaştı. Bu açıklamaya göre, görseli hazırlayan kişi, şahmeran figürüyle “toplumsal mizojinin en büyük motivasyonu olan kurgulanmış dinin merkezine iliştirerek Anadolu kadınlarının bu gizli ve derin mücadelesini bir adım daha cesurlaştırmak” istediğini belirtiyor. Aynı açıklamada, “Eserin dört köşesine iliştirilmiş LGBTİ+ bayrakları da fark edeceğiniz üzere eserin genel estetik yapısına uzak ve yapay görünmekte. Burada da toplumsal cinsiyetin kendi öz cinsiyetlerimize bizi yabancılaştırıp öz kimliklerimizi bize yapay olarak tanıtmasını gösterdim” ifadeleri yer alıyor. Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü’nün (BİSAK) Twitter hesabı üzerinden resme tepki göstermesi ve hükümete yakın bazı haber kuruluşların sergiyle ilgili videoyu paylaşması olayın geniş kitlelere yayılmasını sağladı. BİSAK, açıklamasında Kabe’nin “haysiyetsizce tahkir ve tahrif edildiğini” belirterek, “Bu ahlaksızlığın sanat kisvesiyle meşrulaştırılmasını ve üstüne üstlük hadsizce savunulmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz” denildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı ve beş kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden ikisi tutuklandı, ikisi de konutu terk etmeme adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi’ndeki Olaylara İlişkin Açıklaması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma Namazı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçi’ndeki olaylara ilişkin “Bunun öğrencilerimizle yakından uzaktan alakası yok. YÖK’ün yetki alanı var ve bu ülkenin Cumhurbaşkanının yetkileri var. Bundan önce ben iki tane rektör atadım. Onların atamasını da yine ben yapmıştım. YÖK teklifini yapmıştır, ben de onadım. Bunları ben yaptım. Şimdi Melih Bey ile ilgili de dokuz tane aday önüme geldi. Ve bu dokuz adaydan bir tanesi olan Melih Bey’in yine aynı şekilde ben atamasını yaptım” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ve kendisini oraya atamaktan dolayı da bazı TV kanalları çıkmışlar, ‘istifa etmelidir.’ Yürekleri yetse Cumhurbaşkanı da istifa etmelidir diyecekler” dedi. Devlet Bahçeli: Türkiye’nin Böyle Evlatları Yoktur MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolara ilişkin açıklamalarda bulundu. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protesto eylemlerine katılanları vandal ve barbar olarak nitelendiren Bahçeli, “Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara destek vermek geldiğimiz bu aşamada teröre destek vermektir. Öğrenci başka terörist başkadır. Aynısı Boğaziçi Üniversitesi’nde olduğu gibi, bu ikisi birbirine karışırsa, yani teröristler öğrenci kisvesine ve kimliğine bürünürse ne huzur ne de sükûnet kalacaktır” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da tepki gösteren Devlet Bahçeli, “CHP Genel Başkanı, gözaltına alınan yasa dışı örgüt üyelerine ‘Çocuklarımız, öğrencilerimiz ve Türkiye’nin evlatları’ diyor. Kılıçdaroğlu ya aklını peynir ekmekle yemiş ya da iradesini ve siyasetini terör örgütlerine rehin bırakmıştır” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sözlerini “Türkiye’nin böyle evlatları yoktur. Çocuk veya öğrenci dedikleri vandaldır, barbardır, gözlerini kan ve nefret bürümüştür. Toplumsal barış ve huzur ortamımızı iç ve dış ayakları olan bir proje kapsamında bozmak için çalışanlara ne devletimiz ne de milletimiz müsaade edecektir. Boğaziçi’nden bir Gezi veya 6-8 Ekim olayları ya da 15 Temmuz’un bir türevi çıkamayacaktır” mesajı da verdi. Devlet Bahçeli, rektör Melih Bulu’nun istifa etmesi yönündeki çağrılara da “Sayın Rektör asla istifa etmemelidir. Eğer aksi olursa üniversiteler tümden yönetilemez hale gelecektir” sözleri ile karşılık verdi. İstanbul Valiliği’nin Gözaltılar ile İlgili Açıklaması İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylar nedeniyle gözaltına alınan 159 şüpheliden 102’sinin bu üniversitede okumadığını, bunlardan 15’inin ise üniversite düzeyinde eğitim görmediğini bildirdi. Valilikten yapılan açıklamada konuyla ilgili şunlar ifade edildi: “Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü girişinde 1 Şubat 2021 Pazartesi günü yapılan izinsiz gösteriler sırasında Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğümüzce gözaltına alınan 108 şüpheliden yedisinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu, 101 şüphelinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadığı, 15 şüphelinin de üniversite düzeyinde eğitim görmediği tespit edilmiştir. Rektörlük binasının ablukaya alınması nedeniyle gözaltına alınanlardan 50 şüphelinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu, bir şüphelinin de başka bir üniversitenin öğrencisi olduğu tespit edilmiştir.” İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Twitine Sansür İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter’daki takipçilerini Telegram hesabına davet etti. Soylu, Boğaziçi Üniversitesi önünde Kabe fotoğrafının yere serilmesine tepki gösterdiği ve “Tuzağa düşmeyin” uyarısıyla bulunduğu paylaşıma Twitter’dan sansür geldiğini belirterek takipçilerini Telegram hesabına çağırdı. Soylu, buradan da “Telegram’da ilk mesajım, ilk video deneyimim” diyerek bir görüntülü mesaj paylaştı. Süleyman Soylu, mesajında şunları kaydetti: “Twitter’ın yasaklama politikasını gördünüz değil mi? Bizim kutsalımıza, Kabe’mize yapılan hakaretleri, terbiyesizlikleri fikir özgürlüğü şeklinde değerlendiren Twitter, LGBT’yi, sapkınların kutsallarımıza saldırısına itiraz ettiğimiz, çocuklarımıza bu oyuna gelmemelerini tembihle söylediğimiz tivite sansür getirdi. Bundan sonra Telegram hesabımı aktif bir şekilde kullanacağım.” Ak Parti’den Açıklama: Boğaziçi Üniversitesi’nde Mesele Rektör Değil AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanmasının ardından yaşanan olaylara ilişkin, “Boğaziçi Üniversitesinde mesele rektör değil. Bunlar her seferinde sandıkla, demokratik yollarla, seçimle, millet iradesini temsil eden yapıların meşruiyetine inanmadılar. Dolayısıyla mesele kendi irademize, millet iradesine sahip çıkma meselesidir.” dedi. Ünal, partisinin Kars İl Başkanlığını ziyaretinde, AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye’de önemli hizmetlerin yapıldığını ve ilklere imza atıldığını aktararak demokrasinin milletin temsilcileri eliyle kendisini yönetmesi olduğunu belirtti. 28 Şubat’ı ve 27 Nisan e-muhtırasını alkışlayanların AK Parti ile kavga ettiğini bildiren Ünal, “2003 yılında ‘Genç subaylar rahatsız’ manşetini atanlar, bunlar ‘Ordu göreve’ pankartı çekenler, bunlar 2007 yılında ‘TSK’nin karşısında saygıyla eğiliyoruz’ dediler, niye biliyor musunuz? Ordu darbe yapsın diye. O ordu darbe yapmayıp o ordu milletin şerefini, onurunu, haysiyetini Libya’da, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Azerbaycan’da koruduğu zaman ‘Bunlar satılmış ordu’ dediler. Bizimle bugün mücadele edenler geriye dönüp bakarsanız bu milletin iradesiyle kavga edenlerdir” ifadesini kullandı. ABD’den İçişlerimize Müdahale Etmeye Kalkışsan Açıklama Amerika Birleşik Devletleri sözcüsü, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki gösterilerden endişe duyduğu açıklamasıyla içişlerimize müdahale etmeye kalkıştı. FETÖ Terör Örgütü’nün başını ülkesinde koruyan, sunulan bütün dosyalardaki hukuku belgelerle kanıtlanmış olan gerçeklere rağmen Türkiye’ye iade etmeyen, terörist başının ABD’deki varlığından endişe duymayan, Suriye’de PKK/ PYD terör örgütüne binlerce TIR dolusu gelişmiş teknolojilere sahip en modern silahları veren, maddi ve lojistik destek sağlayan ABD güney sınırımızdaki terör örgütlerinin eylemlerinden endişe duymaymakta, Türkiye’nin içişlerine müdahale etme amaçlı açıklamalar yapmaktadır. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, İstanbul’un önde gelen üniversitesindeki gösterilerden endişe duyduğunu ve onları çevreleyen LGBT karşıtı söylemi kınadığını söyledi. Ned Price “Rektöre karşı yapılan barışçıl protestoları yakından takip ediyoruz. LGBT bireylerine dönük ayrımcı söylemleri sert bir şekilde kınıyoruz. Rahatsız etse bile ifade özgürlüğü demokrasinin önemli bir parçasıdır” dedi.