Anasayfa » Yazarlar » ZARA ile Zamanın Ritmi

ZARA ile Zamanın Ritmi

Şimdi okullu olduk… İnanmazsınız, insan her gün daha çok büyüyor. “Nereye kadar büyüyeceğiz daha” diyenleriniz varsa, cevabı “ömür bitinceye kadar.” Dila Hanım 3,5 yaşını biraz geçmiş durumda ve 4 yaş gurubuyla aynı sınıfa başladı. Anaokulu yani… İlk günüm, koro halinde ağlayan, (arada en tiz perdeleri kullananlar da vardı) anneeeee feryatlarıyla dolu bir koridorda Dila’yı sınıfına girmesi için ikna etme çalışmalarımla geçti… Tabii ki çok başarılı sayılmazdım… Beni orada görseniz muhtemelen tanımazdınız, nitekim ilk gün birçok veli de tanımadı zaten. İkinci gün tanıyanlar çoğunluktaydı. Neden mi? Çocuğun sınıfa girmeyip dışarıda ağlaması ve öğretmenin “Hay Allah” bakışı arasında bunaldığımdan, saçlarım benden daha çok şişmiş, Einstein stilinde takılıyorlardı. Özenli ve ölçülü makyajımın bir kısmını gömleğimde gördüm, ne yapacağını bilememekten de sırılsıklam olmuştum… İlk gün böyle geçti ve paydos anına kadar oradaydım. İkinci gün öğretmenlerimizin haklı ikazıyla çocuklarımızı sınıfa bıraktık ve gözden kaybolduk. Ben tabii ki oradaydım canlarım, kah kantinde, kah bahçede, salonda, aşağıda, yukarıda ama gözükmeden… Ders saati biter bitmez meleğime uçtum, bu defa aynı koridor şenlik alanı gibiydi. Çocukların kendine güveni gelmiş, arkadaşlarıyla eğlenmiş, ortama ısınmışlardı yani… Eskisi gibi çocukları mahallelere salamadığımız için, genelde anne-babalar çalıştığımız için, artık mahalle kültüründen site yapılanmalarına geçtiğimiz ve kocaman binalarda komşuculuk yapamadığımız için, haliyle, eve tıkılan çocuklar sıkılıyor, enerjisini atamıyorlar. Çocuğu DOĞRU OYALAMAK için anaokullarına ihtiyaç var ve iyi ki de bu sistem gelişmiş ülkemizde. Çocuk çocukla mutlu… Okulda kaldığım günler boyunca o minik aşkları izledim. Hepsi el emeği, göz nuru, saf sevgiden hazinelerimiz… İnanılmaz bir hafızaları var ve kayıt cihazı gibi kullandıkları beyinleri fasılasız kayda devam ediyor. Sakın çocukların yanında dertlerinizi, üzüntülerinizi paylaşmayın. Sizi dinlemiyor gibi gözükseler de bilinçaltına kaydediyorlar. Böylelikle bir şeyleri kodlamış oluyorlar. “O kötü, bu çirkin, şunu yapamazsın” kodları yerine, onu destekleyen, pozitif cümleler kurun. Sizin nasıl enerji bedeniniz varsa, sohbetinizin de enerjisi var. Pozitif olsun yaydığınız frekanslar… Ve onlar çok akıllılar… Sanki hepsine yeni format atılmış, cıvıl cıvıllar ve üstelik dikkatliler de… Bugün yine kızımı beklerken, başka sınıflardan bir sürü çocuk sevdim… Kim bilir başını okşadığım çocuklar yarının nesi olacak? Doktor, mühendis, öğretmen, sanatçı ya da bir esnaf olabilirler. Biz güzel yetiştirelim… Belki de, dünyanın tapusunu da verseler insanın insana muhtaç olduğunu bilecek bilinçle dünya barışını onlar sağlayacaklardır…