Anasayfa » Yazarlar » Abdülkadir Aksu » Bayram Üzerine

Bayram Üzerine

Mübarek ramazan ayı ve sonrasında ramazan bayramını yaşayacağımız bugünlerde, insanlar arasında güzelliklerin yaşanması, hiç kuşkusuz hepimizin en büyük dileğidir. Bugün yeryüzünde; ülkemiz dünya ülkeleri içinde huzurun, barışın ve kardeşliğin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Bir ay boyunca Anadolu’nun her köşesinde birlik ve beraberlik içinde sofralar kuruldu, birlikte iftarlar yapıldı ve insanlarımız arasında medeniyetimizin zarafet ve nezaketle değerleri olan dayanışma, dertleşme ve paylaşma gibi çok güzel paylaşımlar olacak. İnsanlığın yeni bir yüzyıla girdiği şu zamanda “barış, kardeşlik ve paylaşmanın” ramazan ayı ekseninde tartışmak ilginç olduğu kadar düşündürücüdür. Zira kin, nefret, düşmanlık ve hoşgörüsüzlüğün sonucu olan savaşlar, çatışma ve soykırımlar olmasaydı zaten insanlığın özünde var olan “barış, kardeşlik, paylaşma ve hoşgörü” söz konusu olmazdı. Yine kin, düşmanlık, nifak ve zulümler olmasaydı “kardeşlik, dostluk, muhabbet” gibi kavramları yeniden tartışmamıza gerek kalmayacaktı. Bu kavramlar eğer hâlâ gündemimizi ve kafalarımızı meşgul ediyorsa, barış ve kardeşliği yeniden anlamak ve tesis etmek zorundaysak, bunun anlamı gerçekten büyük sorunlarla karşı karşıya olduğumuzdur. Ancak şunu hemen ifade edelim ki, bütün bu olumsuzluklara sebep olanlar tarih boyunca er ya da geç hep kaybetmişlerdir. Bugün bizi barış ve kardeşliği aramaya iten temel nedenlerden birisi, dünyamızın içinde bulunduğu mevcut durumdur. 21. yüzyıla daha yeni yeni hazırlanan dünyamız âdeta demokrasi savaşları, sosyal çalkantılar, etnik çatışmalar, soykırımlar ve savaşlarla sarsılmaktadır. Bütün bu beklentilerin tersine, bir önceki yüzyıl insanoğlunun gördüğü en kanlı ve nefret dolu yüzyıl olmuştur. Bu yüzyılda çoğunlukla kuruntuların egemen olduğu politikalar inanılmaz boyutlarda ölümlere yol açmıştır. Zalimlik kurumsallaşmış, büyük ölçüde yaygınlaşmıştır. İnsan öldürme işlemleri kitlesel üretim seviyesinde örgütlenmeye başlamıştır. Daha önce tarihin hiçbir döneminde insan öldürmek bu kadar yaygınlaşmamış, hiçbir dönemde savaşlar bu kadar insanın hayatına mal olmamış, hiçbir dönemde böyle mantıksız amaçlar uğruna insanların hayatına son verebilmek için bu kadar yoğun bir çaba gösterilmemiştir. Bu nedenle, gerçekten herkesin barış, hoşgörü, dostluk ve kardeşlik için bir şeyler yapması gerekmektedir. Her şeyin devletten veya totaliter ve tekçi; halkı dışlayan ve hatta “halka rağmen halk için” karar veren yönetimlerden bekleme dönemi geride kalmıştır ve kalmalıdır. Bu tür yönetimlerin sebep olduğu acı ve ıstıraplardan ders alan duyarlı insanlar gönüllü kuruluşlar adı altında örgütlenmekte, reel politikalara ve karar verme mekanizmalarına katılmaya çalışmaktadır. Daha iyi bir yönetim arayışı her ülkede devam etmektedir. Bizim Ramazan ayı ve Bayramımızın anlamlı olmasının en güzel yünü; yeryüzünde insanlığın acı çekmediği, herkesin barış içinde, kardeşlik içinde ve hoşgörü ile birbirine sarıldığı gün olacaktır. Bu bağlamda bizler umutlu olacağız, insanlar arasında daha çok barış, kardeşlik, sevgi ve hoşgörünün tesisi için çalışmaya devam edeceğiz. Bunu sağlamak için birey olarak, toplum olarak, ülke olarak bize düşeni fazlasıyla yapmalıyız, yapmak zorundayız. Dünyanın ve ülkemizin barış ve kardeşliğe, dostluk ve sevgiye, hoşgörü ve paylaşmaya çok muhtaç olduğu bir dönemdeyiz. Bu konuda elbette her birimize düşen görevler vardır. Belki de yapmamız gereken şey; önce kendi benliğimizde, sonra doğal ve toplumsal çevremizde barışın, emniyetin ve kardeşliğin hâkim olmasını temin etmektir. Bu, kendisinden daha fazla kaçamayacağımız kutsal bir görev olarak bu mübarek ramazan günlerinde gün gibi karşımızda durmaktadır. Bu düşünce ve duygularla ülkemin her karesinde yaşayan tüm kardeşlerimin ve bütün İslam âleminin Ramazan bayramını şimdiden içtenlikle kutluyorum. Yüce Mevla’mdan ülkemize, bölgemize ve dünyamıza barış, kardeşlik ve paylaşmaya dayalı güzel günler diliyorum…