Uluslararası Türk Dili Kurultayının Açılış ve Türk Diline Hizmet Ödülü Töreni 23.05.2017 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız, devlet erkânı, Kurum Başkanlarımız, bilim adamları, öğretmen ve öğrencilerin iştirakiyle Beş tepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan program 2017 Türk Dili Yılı tanıtma filminin gösterilmesinden sonra sırasıyla Türk Dil Kurumu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Derya ÖRS, Başbakan Yardımcımız Sayın Yıldırım Tuğrul TÜRKEŞ, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın konuşmalarıyla devam etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, “Dilimizin tek ihtiyacı onun kıymetini bilecek insanlar ve kurumlardır. Türkçenin konuşma, edebiyat ve bilim olarak yetersizliğinden, fakirliğinden söz eden kimse şayet art niyetli değilse, Türkçeden, Türkçenin zenginliklerinden bihaber demektir.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Türk Dil Kurumunca, Beş tepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nda yaptığı konuşmada, Türkçenin dünyanın en kadim, en yaygın konuşulan ve en zengin dillerinden biri olduğunu belirtti. Üzerinde konuşulmayı, tartışılmayı gerçekten hak eden bir dile sahip olduklarını vurgulayan Erdoğan, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’de “Akıl süsü dil, dil süsü sözdür. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür. İnsan sözünü dil ile söyler, sözü iyi olursa yüzü parlar.” Dediğini aktardı. Erdoğan, şöyle devam etti: Goethe’nin “Bir millete, o milletin diliyle oynamaktan daha büyük suikast olamaz” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz işte böyle bir suikasta maruz kalmış bir milletiz. Bu saldırı dilimizle birlikte, onun mütemmim cüzü olan şahsiyetimizi, milli karakterimizi de hedef almıştır. Unutulmamalıdır ki yaşayan bir varlık olan dil, her canlı gibi emek ister, korunmak ister, beslenmek ister, geliştirilmek ister.” diye konuştu. “Türkçenin tek ihtiyacı” Türkçenin ne suni teneffüslere ne de diğer dillerin kuralsız istilasına ihtiyacı olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Dilimizin tek ihtiyacı onun kıymetini bilecek insanlar ve kurumlardır. Türkçenin konuşma, edebiyat ve bilim olarak yetersizliğinden, fakirliğinden söz eden kimse şayet art niyetli değilse, Türkçeden, Türkçenin zenginliklerinden bihaber demektir.” ifadelerini kullandı. Diğer dillerden alınan kelimelerle bu sayıyı milyona kadar çıkaranlar bulunduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu durumda Türkçenin, Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca ve diğer dillerle olan etkileşimini genişleterek bizimde çok farklı rakamlar telaffuz etmemiz mümkündür. Bin yıl önce, Divani Lugatı Türk ismiyle 10 bine yakın kelimeden oluşan sözlüğü bulunan bir dile yetersiz demek bühtanların en büyüğüdür. Bu vesileyle Türkçenin en eski iki büyük kaynağından biri olan bu eseri kültürümüze kazandıran Kaşgarlı Mahmut’u rahmetle yad ediyorum. Diğer önemli eserimiz Kutadgu Bilig gibi bir hazineyi bizlere miras bırakan Yusuf Has Hacib’i de aynı şekilde rahmetle anıyorum.” Yunus Emre’nin sözün ve dilin önemini, “Sözü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz. Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz. Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı. Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz” dizeleriyle aktardığını belirten Erdoğan, Yunus Emre’den Köroğlu’na, Yahya Kemal’den Necip Fazıl Kısakürek’e kadar Türkçenin güzelliklerinin bugüne ulaşmasına vesile olan tüm söz ustalarını andı. F klavye hatırlatması Bilgisayarlarda harf ve imla işaretlerinin yerlerinin Türkçeye göre düzenlendiği F klavye kullanımını dahi yaygınlaştıramadıklarını vurgulayan Erdoğan, klasik olarak kabul edilen edebi eserlerin yeterince ilgi görmediğinden onların ayarında yeni eserler üretilemediğinden de şikâyet edildiğini aktardı. Kurultay çalışmalarının hayırlı faaliyetlere vesile olması temennisinde bulunan Erdoğan, Üstün Hizmet Ödülü’nü takdim edecekleri 12 Türkoloğu da tebrik etti. Programdan notlar Program öncesi, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca hazırlanan “2017 Türk Dili Yılı” tanıtım filmi izlendi. Türkçenin geçmişten günümüze tarihi yolculuğunun yansıtıldığı 10 dakikalık filmde, Orhun Abideleri’nin görüntüsü eşliğinde, “Taşa kazınan sözlerle başlar her şey” mesajı verildi. Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügati Türk adlı eserinin, Türkçe’nin köşe taşlarından olduğu vurgulanan videoda, Yusuf Has Hacib, Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Âşık Paşa ve Karamanoğlu Mehmet Bey’in eserlerinden alıntılar aktarıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurarak, Türkçe’nin dünya dilleri arasında hak ettiği yeri alması için gereken çalışmalara öncülük ettiği hatırlatılan videoda, atasözleri, deyimleri, ninnileri, manileri, türküleri ve şarkılarıyla Türkçenin, dünyanın mecazi ifade gücü en yüksek dillerinden biri olma özelliği taşıdığına vurgu yapıldı. Görüntülerde, 2017 yılının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayelerinde “Türk Dili Yılı” ilan edildiği belirtildi. Görüntü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İngilizce, “Başbakan olduğunuz zaman diğer ülkelerin başbakanlarıyla hangi dilde konuşacaksınız?” sorusuna, “Türkçe konuşacağım” yanıtını vermesiyle sona erdi. 8. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’na, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs,Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçalin ile 33 ülkeden ve Türkiye’nin çeşitli illerinden davetliler katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 2017 Yılı Türk Diline Hizmet Ödülü’ne layık görülen uluslararası isimlere ödüllerini verdi. Programın sonunda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından Türkiye ve yurt dışından 12 bilim insanına Türk Diline Üstün Hizmet Ödülü verildi. Ödül alanlar: Dr. Yong-Sŏng LI (Güney Kore) 1964 yılında Güney Kore Gyeonggi’nde dünyaya geldi. Orhon Yazıtları ile Rusya ve Çin’deki Türk dilleri üzerine yaptığı çalışmaları ve Türkiye’deki Türklük bilimi çalışmalarının Kore’de tanınmasına olan katkılarıyla bilindi. Türk Dillerinde Akrabalık Adları ve Türk Dillerinde Son Takılar adlı çalışmaları Türklük bilimi sahasında oldukça mühimdir. Türkçe ile ilgili çalışmaların Güney Kore’de yaygınlık kazanmasında mühim bir rolü vardır. Prof. Dr. Şükrü Haluk AKALIN (Türkiye) 1956 yılında Adana’da dünyaya geldi. 2001-2012 yılları arasında Türk Dil Kurumu Başkanlığı vazifesini yürüttü. Türkiye Türkçesi ve Türk dilinin lehçeleri ile ilgili çok sayıda çalışması vardır. Türk Dil Kurumu Başkanlığı sırasında Kurumun geniş halk kitleleri tarafından tanınmasına ve benimsenmesine katkılarda bulundu. Doç. Dr. Burul SAGINBAEVA (Kırgızistan) 1956 yılında Kırgızistan’ın Oş bölgesinde dünyaya geldi. Kırgız Türkçesi ile Türkiye Türkçesinin münasebetleri üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınmaktadır. Bugünkü Türk Dillerindeki Yapı Çeşitliliği, Kırgızca-Türkçe/ Türkçe-Kırgızca Sözlük gibi pek çok çalışması hem Kırgızistan’da hem de Türkiye’de yayımlamıştır. Prof. Dr. Gulbanu KOSSYMOVA (Kazakistan) 1954 yılında Kazakistan’ın Aktöbe şehrinde doğdu. Kazak Türkçesinin tarihi, dil bilgisi ve sözlükçülüğü ile eğitim yöntemleri ve köken bilgisi alanındaki çalışmalarıyla tanınmaktadır. KOSSYMOVA köken bilgisi alanındaki çalışmalarını Tarihî Adlandırmaların Etimolojisi adlı kitabında toplamıştır. Prof. Dr. Marcel ERDAL (İsrail) 1945’te İstanbul’da doğdu. Dil bilimi, köken bilgisi, Türk dili, Türk lehçeleri, eski Çuvaşça Prof. Dr. Marcel ERDAL’ın uzmanlık alanlarıdır. Bu alanlarda birçok yayını vardır. Eski Türkçede Söz Yapımı ve Eski Türkçenin Dil Bilgisi Prof. Dr. Marcel ERDAL’ın en çok tanınan eserleridir. Prof. Dr. Hamza ZÜFİKAR (Türkiye) 1941 yılında Bitlis’te dünyaya geldi. Türkiye’deki terim çalışmalarına katkıları, Türk Dili dergisinde dilimizin çeşitli sorunlarına yönelik yazıları, uzmanlığından başkanlığına kadar Türk Dil Kurumunda aldığı vazifeler vesilesiyle verdiği hizmetleriyle tanınmaktadır. Hamza ZÜLFİKAR, Türk Dil Kurumu Terim Bilim ve Uygulama Kolu Başkanı olarak pek çok terim sözlüğünün projelere bağlanarak yayımlanmasını sağlamıştır. Dr. Yusuf AZMUN (İran Türkmenlerinden) 1939’da Horasan bölgesinde Gumbedikâvus’ta dünyaya geldi. Türkmen Türkçesi üzerine çalıştı. Türkmen şair Mahdumkulu hakkında ve Türkmencenin söz varlığı üzerine çalışmalar yaptı. Prof. Dr. İgor Valentinoviç KORMUSHİN (Rusya Federasyonu) 1939’da Leningrad’da doğdu. Türk Dil Kurumu şeref üyesi olan KORMUSHİN, Altay dillerinde ettirgenlik konusuyla Sovyetler Birliği halklarının dillerine yönelik yaptığı çalışmaları ve özellikle eski Türk harfli Yenisey mezar yazıtları üzerine yaptığı çalışmaları ile göze çarpmaktadır. Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN (Türkiye) 1938 yılında Ankara’da doğdu. Türk Dil Kurumu çalışmalarına sözlük, yazım kılavuzu, Türk Dili dergisi, çeviri eserlerin yayımlanması gibi farklı alanlardaki katkılarıyla tanınmaktadır. 1983’ten beri Türk Dil Kurumunda çeşitli komisyonlarda vazife yapmaktadır. Prof. Dr. Efrasiyap GEMALMAZ (Türkiye) 1937 yılında Erzurum’da doğdu. Yetiştirdiği öğrenciler ve Erzurum Ağzı adlı üç ciltlik çalışmasıyla Türklük bilimine büyük katkı sağlamıştır. Türkiye’deki Türk dili çalışmalarında bilgisayarı ilk kullanandır. 1989 yılında Türk Dil Kurumu üyeliğine seçilmiştir. Çağdaş Azeri Türkçesi Metinleri Antolojisi, Türkmence Metinler, Türkçenin Derin Yapısı, Azeri Türkçesi Lügati gibi eserleri vardır. Prof. Dr. Kemal ERASLAN (Türkiye) 1930 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. Türk Dil Kurumu üyeliği de yapan ERASLAN’ın Mizanü’l-Evzan, Mecâlisü’n-Nefâyis, Mevlânâ Sekkâkî Divanı, Eski Uygur Türkçesi Grameri eserleri Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır. Türk Dil Kurumu üyeliği vesilesiyle verdiği hizmetler ile tanınmaktadır. Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ (Türkiye) Ödül alanlar arasında 95 yaşındaki Nevşehirli Türkoloğ Prof. Dr. Zeynep Korkmaz da yer aldı.1922 yılında Nevşehir’de doğdu. Türk Dil Kurumu aslî üyeliği, Yönetim ve Yürütme Kurulu üyelikleri, Gramer Kolu Başkanlığı gibi vazifeleri vesilesiyle verdiği hizmetler; Türklük biliminin farklı meselelerine dair yaptığı çalışmalar ve hazırladığı dil bilgisi kitabı ile büyük katkı sağlamıştır.