Anasayfa » Ayın Yorumu » Ayın Yorumu

Ayın Yorumu

ABD Irak’ı işgali sürecinde belirlediği strateji ve izlediği politika sonucunda Irak’ın bugünkü çıkmazını yaratmıştır. ABD bu süreçte Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni (IKBY) kurmuştur. Irak’ta ve Suriye’de yaşanan gelişmeler ABD’nin Orta Doğu’da uyguladığı strateji ve politikaların ürünüdür. ABD Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında Suriye’deki Esat rejimini devirerek değiştirmeye yönelmiştir. Bunu başaramayınca daha sonra yaratılmış olan terör örgütü DAEŞ’ı sözde yok etmeye yönelmiştir. Bunu sağlamak için de PKK’nın Suriye kolu olan terör örgütü PYD ile işbirliğine girmiştir. Türkiye’nin DEAŞ’a karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğini, bir terör örgütüne karşı bir diğer terör örgütü ile işbirliğinin doğru olmadığını, PKK’nın Suriye kolu ile işbirliğinin kabul edilemeyeceğini ısrarla belirtmesine ve bu yönde NATO müttefiki ABD’yi ikna etmeye çalışmasına rağmen sonuç alamadı. ABD DEAŞ ile mücadele adı altında PYD ile yürüttüğü işbirliği çerçevesinde Irak’ta yaptığı gibi PKK/PYD terör örgütüne bir Kürt devleti kurdurmaya çalışmaktadır. ABD’nin buradaki önceliği kendi çıkarları ve İsrail’in güvenliğidir. Dünya kamuoyuna vermeye çalıştığı insan hakları, demokrasi, terörü yok etme, Suriye’nin toprak bütünlüğü değildir. ABD’nin meselesi terörle mücadele değildir. Eğer bu olsaydı bir terör örgütü olan PKK’nın Suriye kolu PYD terör örgütü ile birlikte olmaz, bu terör örgütüne binlerce TIR silah yardımı yapmazdı. Irak’ta ve Suriye’de ölen yüzbinlerce insan, göç etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyeli, Iraklı, Filistinli hiç umurunda değildir. ABD için önemli olan öncelik Orta Doğu’daki enerji kaynakları, İsrail’in güvenliği bağlamındaki çıkarlarıdır. ABD çıkarlarını korumak için PKK/PYD/YPG terör örgütlerini bölgede silahlandırarak Türkiye’nin güney sınırlarında 100 bin kişiye varacak şekilde bir askeri güç ve bir terör koridoru kurmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin güney sınırı aynı zamanda NATO’nun da güney sınırıdır. NATO müttefiki Türkiye’ye rağmen söz konusu sınırın sözde güvenliğini sağlamak için PKK/PYD/YPG’ye bir ordu kurmaya çalışmaktadır. ABD’nin bölgede ve Orta Doğu’da uyguladığı politikalar, Suriye iç savaşının yarattığı sorunlar, tırmandırdığı terör ve istikrarsızlık, oluşturulmaya çalışılan terör koridoru ve ABD tarafından terör örgütlerine ordu kurdurma girişimi Türkiye açısından bir beka ve güvenlik konusu haline gelmiştir. Bu nedenle Afrin harekâtı kaçınılmaz bir koşul haline geldi. TSK’nın başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı Türkiye’nin bir tercihi değil zorunluluğu olmuştur. Sözde stratejik ortak olan ama terör örgütlerine ordu kurmak için silah ve lojistik destek sağlayan ABD’ye karşı olan güvensizlik kendi sorunlarımızı kendimizin çözmesini dikte etmiştir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi, “Türkiye kendi göbeğini kendi kesmek” zorunda kalmıştır. Türkiye güçlü bir devlettir. Cerablus, Fırat Kalkanı operasyonlarında olduğu gibi bu gücünü Afrin’e dönük başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı ile de gösterecek ve Afrin’de PKK/PYD/YPD terör örgütlerini toprağa gömecektir. Zeytin Dalı Harekâtı’nın hedefi bu terör örgütleridir. Bu hedefin temelinde Suriye sınırımızdan Akdeniz’e kadar uzatılması planlanan PKK/PYD/YPD terör koridorunun oluşturulmasını önlemek, devlet ve ordu kurma planlarını engelleme, sınır güvenliğini sağlama ve Türkiye’nin Beka sorunu yaşamasını önlemektir. Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında gözü olmadığı gibi Suriye topraklarında da asla gözü olamaz. Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana bir politikayı uluslararası düzeyde sürdürmektedir. Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkını kullanarak Afrin’de başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı meşrudur ve BM kararlarına uygundur. Türkiye’nin bütün uyarılarına ve diplomasi girişimlerine rağmen, PKK’nın Suriye’deki kolu olan YPG’nin Afrin’de üslenmesi, oradan Türkiye’ye saldırması karşısında, Türkiye’nin tek seçeneği Zeytin Dalı harekâtını başlatmak olmuştur. Bu harekât teröre karşıdır. Terör Türkiye’nin bir ulusal sorundur. Bunun için terörle mücadele Türk milletinin ulusal mücadelesidir. Bu ulusal mücadelemizi birlik ve beraberlik içinde yürütmek milletimizin bugün başta gelen bir görevidir. Onun için şimdi birlik olma zamanıdır. Saygılarımla

G. Gül KILIÇASLAN