Anasayfa » ARŞİV » 261 » BEN BÖYLE DÜZEN İSTEMİYORUM ARKADAŞ!

BEN BÖYLE DÜZEN İSTEMİYORUM ARKADAŞ!

Öğretmeni soruyor çocuğa:

– Canlılar kaça ayrılır?

– Dörde ayrılır öğretmenim, diyor  çocuk..

– Bana yanlış gibi geldi ama say  bakalım…

– Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar,  Çocuklar…

– Çocuklar da insan değil mi  oğlum?

– Haklısınız, o zaman canlılar üçe  ayrılır öğretmenim…

– Peki, şimdi yeniden say  bakalım…

– Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar…

– Oğlum insanlara ne oldu?

– Düşünebilenleri hep çocuk  kaldılar, düşünemeyenleri de  hayvanlaştılar öğretmenim.

Halil Cibran

Eminim bir çoğumuzun etkilendiği  söz konusu hikâye çokçadır. Yukarıdaki  alıntı bunlardan sadece biri. Sosyal  medya paylaşımlarından ise öylesine  etkileyici ve çoğunluğu da üzücü  görüntüler seyrediyoruz ki her birini  dünya üzerindeki tüm insanlarla  paylaşmak istercesine bir duyguya  kapılıyor insan. Herkes dünya üzerinde  yaratılmışlara insanoğlunun ne  kadar acımazca davrandığını ve bu  acımasızlığa bir an önce dur denilmesi  gerektiğini fark edebilsin istiyorsunuz.  Unuttuğumuz, kaybettiğimiz naif  duyguların nasıl da vahşete ve  vicdansızlığa dönüşmüş olduğu gerçeği  ile yüz yüze geliyorsunuz çoğu zaman.  Bu sonuç dünya hayatının çarkı içinde  nasıl da acımasızca öğütüldüğümüzün,  nasıl da bize emanet edilmiş canlılara  sahip çıkamadığımızın bir göstergesi  aslında. Sadece hayvanlara bitkilere  değil bizlere hediye bu yerkürenin tüm  yaşam kaynaklarını da büyük bir başarı  ile tüketti insanoğlu.

Zamanın ritmi, zamanın ruhu  gibi tanımlamaları epey duyar olduk  son yıllarda. Bu mudur zamanın  ruhu! Bu mudur zamanın ritmi! Ben  böyle bir ruhta ritm de istemiyorum  arkadaş. Benim ruhuma ağır gelir bu  düzen. Benim kulaklarım bu vahşi  ve zalim ritmi duymak istemiyor,  Bana bahşedilmiş bu gözler acıyla  çevresine bakmak istemiyor, benim  gönlüm bu azap dolu dünya düzenini  kaldırmıyor. Nerede insanlık nerede  yardımlaşma nerede hoşgörü anlayış.  Benim kulaklarım hayırlı sözlere  ,benim gözlerim huzurlu yarınlara  ,benim gönlüm merhamete aç arkadaş.  İnsanlığını kaybetmemiş adaletli  vicdanlı ruhlara aç .

Çare ne mi? Çare biziz, çare  sensin hepimiziz aslında. Yeter ki  farkında olalım; yeter ki kendimizden  yakınlarımızdan başlayarak özden bir  hareketin ateşini yakabilelim. Yazalım,  çizelim, konuşalım, istişare edelim. Ben  tek başıma ne yapabilirim ki demeden  bıkmadan usanmadan… Hele ki bu  mübarek Ramazan ayında daha da çok  farkında olalım merhametin, vicdanın  sesi olalım. Yaratılmışların en şereflisi  ve en üstünü olan insandan beklenen,  Allah’ı tesbih eden her varlığa şefkat  ve merhametle muamele etmesi değil  midir?  Allah, merhametli olanlara  rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler  yeryüzündekilere karşı merhametli  olun ki, semâda bulunanlar da size  rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı)  Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu  korursa Allah onunla (rahmet bağı)  kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan  (rahmet bağını) koparır.” (Ebû Dâvûd,  Edeb 58; Tirmizî, Birr 16)  “Hem ülkemize hem tüm  yaratılmışlar adına Ramazan ayının