Anasayfa » Dünya » Dünya Mülteciler Günü

Dünya Mülteciler Günü

Orta Doğu’daki krizlerle ve özellikle Suriye iç savaşıyla birlikte bölgede yaşanan göçler, esasen dünyada ciddi bir sorun olan ve yerlerinden ayrılmak zorunda kalan insanların oluşturduğu mülteci ve sığınmacı akınları, yaşanan mülteci sorunlarının ciddiyetini ve ağırlığını daha çok hissettirdi, olayın boyutunu artırarak ağırlaştırdı. Avrupa Birliği (AB) ve diğer Avrupa ülkeleri son yıllarda mülteci ve sığınmacı sorununun ağırlığını ve yüklerini fiilen yaşayarak sorunun yakıcılığını içlerinde hissetmeye başladılar. Son yıllardaki söz konusu gelişmeler dünya mültecilerinin sorunlarını geçmişe oranla daha acil ve önemli bir gündem maddesi haline getirdi. Bu yılki “Dünya Mülteciler Günü” böyle bir ortamda gerçekleşti. 20 Haziran, dünyadaki mültecilerin durumunu, sorunlarını kamuoyuyla paylaşmak ve bu konuda bir bilinç oluşturmak için Dünya Mülteci Günü olarak belirlenmiştir. Mülteci; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşü sebebiyle zulüm görmekten haklı nedenlerle korku duyan ve bu sebeple başka bir ülkede yaşayan kişidir. Mülteciler uluslararası koruma altına alınırlar. Çalışma, barınma, sağlık, eğitim, hareket özgürlüğü gibi hakları, koruması altında oldukları mekanizma tarafından sağlanır. Fakat sadece “mülteci” olarak tanımlanan kişiler yasal koruma alarak sığındıkları ülkede yaşamlarına devam edebilmektedirler. Ancak günümüz dünyasında, resmî mülteci statüsü alamayan milyonlarca insan, kendi ülkeleri içerisinde, ara bölgelerde veya sığındıkları ülkelerde gayriinsani şartlarda yaşam mücadelesi vermektedirler. Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliğinin her yıl yayınladığı ve hükümetlerin ve partner sivil toplum kuruluşlarının derlediği verilere ve kurumun kendi kayıtlarına dayanan Küresel Eğilimler raporuna göre, 2013 yılı sonu itibariyle zorla yerinden edilen kişi sayısı 51.2 milyona ulaşmıştır. Yerlerini, yurtlarını, ailelerini, akrabalarını terk etmek zorunda kalan mülteciler kimi zaman kamyon kasalarında, konteynerlerde, hınca hınç dolduruldukları teknelerde umut yolculuğuna çıkmaktadır. Ancak bu yolculukları çoğu zaman ölüm ve yaşam arasında gidip gelen bir trajediye dönüşmektedir. Varabildikleri noktalarda ise ilerisini göremedikleri bir bekleyiş veya
belirsizlikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Türkiye, mülteci üreten coğrafyalara yakınlığı ve Avrupa ülkelerine geçmek isteyenler için bir geçiş ülkesi olarak görülmesi
nedeniyle göç hareketlerinin merkezinde yer almaktadır.2011 yılından bu yana Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 1 milyon rakamını aşarken bölgede yaşanan çatışmaların devam etmesi nedeniyle bu rakamlar her geçen gün artmaktadır.

İHH’nın Mültecilere Yönelik Çalışmaları

İHH, kuruluşundan bu yana dünyada çeşitli sebeplerle mülteci/muhacir konumuna düşmüş insanlara yardım ulaştırmak için aralıksız çalışıyor. Faaliyetlerinin önemli bir bölümünü mültecilere yönelik gerçekleştiren vakıf, 1992-95 Bosna Savaşı’ndan bu yana elini uzatabildiği savaş ve afet coğrafyalarında yaşanan mülteci sorunlarının çözümü ile ilgili olarak bir yandan temel ihtiyaç malzemeleri yardımı yaparken bir yandan da mülteci/muhacirlerin karşı karşıya kaldıkları zorluklar hakkında kamuoyunu bilgilendirme amaçlı yayınlar yapıyor, toplantılar düzenliyor. Son dönemde özellikle Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Türkiye’ye sığınan mültecilere yönelik hem Türkiye’de (Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Adana) hem de Suriye içinde sınıra yakın bölgelerde toplanan insanlara yardım malzemeleri ulaştıran vakıf, aynı zamanda Arakan’da Müslüman Rohingyalara karşı girişilen katliamlardan kaçarak Bangladeş’e sığınan çok sayıda Arakanlı mülteciye de yardım ediyor. Yine geçtiğimiz aylarda Mali’de yaşanan çatışmalardan kaçan binlerce insan İHH’nın yardım ulaştırdığı mülteciler arasında yer alıyor. Her türlü mahrumiyeti yüklenerek yerini yurdunu geride bırakan bu insanların acılarını dindirebilmek, ihtiyaçlarını giderebilmek için hiçbir ayrım yapmaksızın 1992 yılından bu yana çalışan İHH, bugüne kadar Kosova, Çeçenistan, Irak, Afganistan, Sudan, Arakan, Somali ve Pakistan gibi birçok bölgede yerinden edilen yüz binlerce kardeşimizin yanında yer almıştır.

Dışişleri Bakanlığından Dünya Mülteciler Günü Açıklaması

Dışişleri Bakanlığından, Dünya Mülteciler Günü nedeniyle yapılan açıklamada, “Suriye insani krizinin açık bir şekilde ortaya koyduğu üzere, mülteci ve göç meselesi sorumluluk ve yük paylaşımını gerektirmektedir” denildi.
Dışişleri Bakanlığından, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle yapılan yazılı açıklama şöyle:

“Türkiye, asırlardır ihtiyaç halinde bulunan insanlara yardım elini uzatmakta, ülkelerindeki savaş, şiddet ve zulümden kaçanlara din, dil, kültür ve etnik ayrım gözetmeksizin kapılarını açık tutmaktadır. Bu anlayışla, ülkemiz bugün de, 2011 yılından bu yana ülkelerini terk eden sayısı 3 milyonu aşan Suriyeli kardeşlerimiz başta olmak üzere, ağır koşullardan kaçarak kendisine sığınan toplam 3,3 milyon kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Ev sahipliği yaptığımız bu kişilerin ülkemizdeki
yaşam şartlarını her alanda iyileştirmek için tüm imkanlarımız seferber edilmiştir. Suriye insani krizinin açık bir şekilde ortaya koyduğu üzere, mülteci ve göç meselesi sorumluluk ve yük paylaşımını gerektirmektedir. Bu bağlamda Türkiye, gerek koruma gerek insani yardım anlamında dünya çapında mülteci ve göç sorunlarına sürdürülebilir çözümler getirilebilmesi için üzerine düşeni yerine getirmektedir. Ülkemiz, uluslararası toplumu da, küresel sorumluluk ve yük paylaşımı anlayışına uygun hareket etmeye davet etmektedir. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle Türkiye, yurtlarını terk etmek durumunda bırakılan mağdur durumdaki insanlarla dayanışma halinde olduğunu ve bu kişilere destek olmayı sürdüreceğini vurgulamaktadır.”

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden Dünya Mülteciler Günü’nde Türkiye’ye Övgü

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Dünya Mülteciler Günü’nde Türkiye’yi övdü. UNHCR Güney Avrupa Sözcüsü Carlotta Sami, Türkiye’nin dünyada en çok mülteciyi ağırlayan ülke olduğun söyledi. UNHCR verilerine göre Türkiye’de her 28 kişiden biri mülteci. Bugünkü Dünya Mülteciler Günü öncesi UNHCR’nin yayımladığı yıllık Küresel Eğilimler raporunun sunumu için Roma’da Yabancı Basın Derneği’nde bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında, Türkiye’nin 2,9 milyon kişiyle en fazla sayıda mülteci ağırlayan ülke olduğuna dikkat çekildi. Türkiye’nin mülteci konusundaki tutumu ve burada bulunan mültecilerin yaşam koşullarıyla ilgili soruları yanıtlayan UNHCR Güney Avrupa Sözcüsü Carlotta
Sami, “Şüphesiz Türkiye zor bir durumda bulunuyor” dedi. Sami, sözlerini şöyle sürdürdü: “Raporumuzda da söylediğimiz gibi Türkiye dünyada en çok mülteciyi ağırlayan ülke. Bu sıklıkla unutuluyor. Üstelik de Türkiye bunu ülke içinde hassas bir durum ve sınırlarında savaş varken yapıyor.”

Türkiye’deki Suriyeli Göçmenlerin İllere Göre Dağılımı

UNHCR raporunda da Türkiye’nin üst üste 3 yıldır en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğu vurgulandı. Rapora göre Türkiye’yi 1.4 milyon mülteciyle Pakistan ve 1 milyon mülteciyle Lübnan takip ediyor.

Evlerini Terk Edenler Dünyanın En Büyük 21. Nüfusu

Basın toplantısında, her 3 saniyede 1 kişinin evini terk etmek zorunda kaldığı ve 2016 sonu itibariyle dünyada evlerini terk etmek zorunda kalmış kişi sayısının 65,6 milyona ulaştığı bilgisi de paylaşıldı. Bu rakamın nüfus bakımından dünyanın en büyük 21. ülkesi olan Birleşik Krallığı geride bıraktığı vurgulandı. Mültecilerin yüzde 51’ini 18 yaş altı
çocuklar oluşturuyor. Dünya genelindeki mültecilerin yüzde 55’i Suriye, Afganistan ve Güney Sudan’dan geliyor. UNHCR Güney Avrupa Temsilcisi Stephane
Jaquemet de Roma’da yaptığı açıklamada, Suriye’nin dışında Yemen ve Güney Sudan’da da çok dramatik bir insani kriz yaşandığını ancak çoğu kez bunların yeterince konuşulmadığını söyledi. Jaquemet, dünya genelinde göçmen ve mültecilere karşı “zehirli” söylemlerle mücadelede medyanın önemli bir rol oynayabileceğini de vurguladı.

Mülteci Sayısı Avrupa’da Arttı

2000’li yılların ilk dilimine kadar Avrupa’ya yoğun bir mülteci akını vardı. Ama AB ülkeleri başta “iltica haklarının zorlaştırılması” olmak üzere, birçok konuda ortak hareket etme kararı aldılar. Bununla birlikte “İkinci Ülke” veya “Güvenli Bölge” gibi tampon bölgeler oluşturarak Merkez Avrupa’yı mültecilere kapatan politikalar ürettiler. Bunun sonucu olarak; Kuzey Afrika’ya mülteci kampları kuruldu. Türkiye gibi “geçiş” ülkelerini, sıkı önlemler almaya zorladılar ve finans destek sundular. Bütün bu önlemler, sonuç verdi ve Avrupa’ya gelen ilticaci sayısı azalma görüldü. Sürgün durumuna düşen bu insanlar için asıl sorun da bundan sonra başlıyor. Parçalanmış yaşamlar, aileler, sağılıksızkötü yaşam koşulları ve umutlar… Belirsizlik ve on yılları bulan dönüş özlemi ağır ve dayanılmaz bir yük oluşturuyor. Binlercesi ise yollarda yaşamını yitiriyor. Dünya devletlerinde, tüm geri gönderme merkezleri ve kamplar denetime açılmalı, şeffaflaşmalıdır. Emek sömürüsünün önüne geçilmeli, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mülteciler istismara karşı
korunmalılar. Eğitim ve sağlığa erişim hakları düzeltilmeli, yaşam alanları rehabilite edilmeli, kötü koşullardaki yaşam alanlarından çıkartılarak insan onuruna yakışan alanlarda yaşatılmalılar. Kamplarda hayata tutunmaya çalışanlar arasında minik çocuklar da var. Yeryüzündeki sayısız mülteci kamplarından birinde oyuncaklar yıkanıp temizlenmiş, kurusun diye ipe asılmış; çocukların yüzünü güldürecekleri anı bekliyor. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde devletler ve tüm kurumlar, insanlık zincirinin en zayıf halkası olan bu halklara karşı insanlık görevlerini yerine getirmelidir.