İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani,ülkesinin bölgede gerginliğiartırmak istemediğini ifade ederek,“İran hiçbir şekilde gerginlik ya dasavaş başlatan taraf olmayacak.”dedi. İran Cumhurbaşkanlığındanyapılan yazılı açıklamaya göre, başkentTahran’a “sürpriz” bir ziyaretgerçekleştiren Irak Başbakanı AdilAbdulmehdi ile bir araya gelen Ruhani,görüşmede gündeme ilişkin değerlendirmelerdebulundu. Bölgeselsorunların komşular ve bölge ülkeleriarasında gerçekleştirilecek diyalogve müzakerelerle çözülmesi gerektiğinibelirten Ruhani, “İran bölgedeya da başka ülkeler ile gerginliğiartırmak istemiyor. İran hiçbirşekilde gerginlik ya da savaş başlatantaraf olmayacaktır. Tarih boyuncaİran, Umman Körfezi, Basra Körfezive Hürmüz Boğazı’nda gemicilikfaaliyetinin sürdürülebilmesi içintemel koruma görevini üstlenmiştir.”ifadelerini kullandı.Bölgede ihtiyaç duyulan kalıcıistikrar ve güvenliğin henüz sağlanamadığınavurgu yapan Ruhani, Bağdatile Tahran arasında tüm alanlardaiş birliğinin gelişmesinin bu süreceolumlu etki yapacağını dile getirdi.Ruhani, İran-Irak ilişkilerinin gelişmesinoktasında son yıllarda etkiliadımlar atıldığını ve bu sürecindevam edeceğini kaydetti. İranve Irak’ın bölgenin güvenliği ve istikrarınıngelişmesi için iş birlikleriniartırabileceğini vurgulayan Ruhani,Şattul Arap suyolunun temizlenmesi,İran’ın Huzistan eyaletindenBasra’ya uzanan demir yolunun yapılması,sınırda ortak sanayi bölgelerininkurulması ve elektrik ile petrolalanındaki anlaşmaların iki halkınçıkarına olduğunu ve yetkililerinbu yönde çalışmalar gerçekleştirmesigerektiğini dile getirdi. İran ileIrak arasındaki bankacılık faaliyetlerininticaret ve ekonominin gelişmesiiçin önemli olduğuna dikkati çekenRuhani, vize kolaylığına ilişkinanlaşmanın iki ülke halkı için de çokyararlı olduğunu belirtti.Ruhani ayrıca uyuşturucu kaçakçılığıylamücadelenin İran için çokönemli olduğunu belirterek, bu konudaiki ülkenin ortak bir plan ve işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğiniifade etti. Öte yandan Irak BaşbakanıAbdulmehdi, iki ülke halkınınçıkarlarına hizmet eden anlaşmalarınuygulanmasını istedi. Abdulmehdi,“Irak hiçbir şekilde İran’akarşı uygulanan yaptırımların birparçası olmayacak. İran ile Irak’ıngüvenliği birbirine bağlı. Ortak sınırlarınkorunması için birlikte çabagöstermeliyiz.” ifadelerini kullandı.İran ve Iraklı girişimcilerin iş birliğinidesteklediklerini vurgulayanAbdulmehdi, bu yöndeki çalışmalarındaha da yoğunlaştırılarak devametmesi gerektiğini kaydetti. AIrak Başbakanı’nın daha önce duyurulmayan“sürpriz” retinin, İran’ın geçtiğimiz cuma günüİngiltere’ye ait bir petrol gemisini alıkoymasısonrasına denk gelmesi dikkatçekti.ABD’ye ait insansız hava aracının(İHA) Devrim Muhafızları tarafındandüşürülmesi İran Cumhurbaşkanı HasanRuhani hükümeti, iç ve dış rejimmuhalifleri tarafından gururla karşılanırken,bazı kesimler ve ülke kamuoyuise böyle düşünmüyor. Bu kesim, songelişmeleri Başkan Donald Trump’averilmiş yeni bir koz olarak kabul ediyorve Washington yönetiminin olasıkarşılığı konusunda endişe duyuyor.Her ne kadar Trump, misilleme olarakİran’da 3 noktayı vuracağını açıklasada bunu durdurdu ancak saldırıyı iptaletmediğini sadece askıya aldığını söyledi.İHA’nın düşürülmesi Trump’ıneline İran’dan intikam alması için birfırsat verdi. İlk ihtimal; eğer İran saldırıyacevap verecek olursa, ABD birsaldırı daha düzenleyebilir ve kontroldençıkabilir. Başka bir deyişle, İran’ınABD’nin sınırlı saldırısına cevap vermesi,sınırı olmayacak bir savaşın başlamasınaneden olabilir. Böyle bir savaşınbölge ve İran’a faturası öngörülemezolacaktır. Ülkenin alt yapısınıntahrip edilmesi ve binlerce insanın hayatınıkaybetmesi veya evlerini terk etmeleriuzak bir ihtimal değildir.Eğer İran, füzeleri veya bölgedekiuzantıları aracılığıyla ABD veya müttefiklerineağır hasar verecek olursa,bu adım sadece ağır bir saldırıya sebepolmakla kalmayacak ülkenin yokolması sonucuna da götürecektir. Budurum, İngiltere gibi bazı Avrupa ülkelerinindahi İran’a karşı savaşa müdahilolmalarına yol açacaktır. İkinciihtimal ise ABD’nin İran topraklarınayönelik saldırılarına Tahran yönetimininsessiz kalması. Bu ihtimal, İran rejiminison derece zor bir duruma sokacaktır.Bu durum, rejimin ülke içi vebölgedeki egemen gücüne zarar verecektir.Son olarak İsrail Devrim Muhafızlarınaait Suriye’deki üsleri vurmasınarağmen İran buna cevap vermedi.Öncelikle Suriye İran toprağı değildolayısıyla böyle bir saldırının kabulveya inkarı mümkün görünebilir. AncakABD’nin İran topraklarına saldırısınıninkarı veya kabulü durumununucu açık olmayacaktır.Böyle bir durumda karşı cevapvermemek İran için son derece ağırolacaktır. Herhangi bir sebepten dolayısessiz kalsa bile artan yaptırımlarlaİran’ın beli bükülmeye devam edecek.Basra Körfezi’ndeki her saldırınınsorumluluğu İran’a yüklenecek, buişte parmağı olmasa bile misilleme tehlikesiylekarşı karşıya kalacak. Gelinennoktada Trump, İran’la oynadığı satrançtaşah çekti. İran kilitlenmiş durumdave mat olması için uzun bir süre kalmadı.İran devleti bir süredir çıkmazdaydıve bunun asıl müsebbibi de ülkeyöneticileri. Bu süreç eski CumhurbaşkanıMahmud Ahmedinejad dönemindebaşladı. Ahmedinejad, ülkeyi yönetmeninmerkezine petrole dayalı ekonomiyialdı. Dünya ülkeleriyle ilişkileri kötügiderken petrol dışı ticarete de önemvermedi.İranlı yöneticilerin üst üste yaptıklarıstratejik hatalar, ekonomik, siyasi veaskeri yönden yalnızlaşmalarına nedenoldu. İran, dünya ülkeleri tarafından kabulgören şirketler ve yabancı sermayeyekapı aralamadı. Orta Doğu’da barışve istikrara katkı sağlamak yerine, İranülke güvenliğini tesis etme adına balistikfüze ve taşeron örgütler gibi askeriunsurlara para harcadı. Çağımızda ülkelerinemniyeti, dünya ülkeleriyle yaptıklarıiş birlikleri, ekonomik kalkınmave istikrarı sağlamalarıyla mümkün olabilmektedir.Bir ülkenin başka bir ülkeyeihtiyacının olmadığı düşüncesi, onun güvenliğini tehlikeye sokmaktan başkabir işe yaramamaktadır. Öyle bir siyasetizlenmelidir ki diğer ülkeler, dünya ekonomisive barışı için bu ülkenin rolünükabul etmelidir. Yemen’le Kuveyt’i kıyaslamakgerekir. Kuveyt, Saddam Hüseyinliderliğindeki Irak ordusu tarafındanişgal edilince dünya ülkelerinin tepkisineyol açmıştı.İran’ın güvenliği dünyadan izole olmayabaşlamasıyla gerileme yoluna girdi.Bugün geldiğimiz noktada, uluslararasıhava yolları, İran hava sahasındanuçaklarını göndermiyor. ABD BaşkanıTrump, yaptığı baskılarda on yıllıksürecin meyvelerini topluyor. Trumpbu sofrayı hazır kurulmuş şekilde önündebuldu. Fakat bu sofra yabancılardançok İranlılar tam da kendileri tarafındankuruldu. İranlı siyasetçiler attıkları yanlışsiyasi adımlarla oyunu satranç rakiplerilehine getirdiler. İran yönetimi taktikseldahi olsa geri adım yollarını sıkısıkıya kapattı. Gelinen noktada, hiçbirülke İran’ın gerçek müttefiki durumundadeğil. Bu saatten sonra İran’ın “mat”olmamasını ancak bir mucize engelleyebilir.Başkan Trump, Twitter’dan yaptığıaçıklamada İran’a yüklendi. İran’ınuzun süredir gizlice uranyum zenginleştirmesiyaptığını öne süren Trump, budurumun, eski ABD Dışişleri BakanıJohn Kerry ve eski Başkan Barack Obamayönetiminin yaptığı 150 milyar dolarlık“korkunç” anlaşmayı tamamıylaihlal ettiğini belirtti.Trump, bu anlaşmanın kısa süredegeçersiz kaldığını belirterek, “Yaptırımlaryakında artırılacak, önemliölçüde!” ifadesini kullandı. ABD yönetimi,BM Güvenlik Konseyi’nin 5daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında2015’te imzalanan nükleer anlaşmadanMayıs 2018’de tek taraflıçekildikten sonra Tahran’a yönelikyaptırımları yeniden uygulamaya başlamıştı.İran da 8 Mayıs 2019’da anlaşmanıntaraflarına çıkarlarının korunmasıçağrısında bulunmuş aksi takdirde anlaşmadakitaahhütlerini sınırlandıracağınıaçıklamıştı. Tahran yönetimi, kısasüre önce de anlaşmada belirtilen uranyumzenginleştirme oranını aştığını duyurmuştu. ABD ile İran arasındaki gerilim devamederken son olarak İran yönetimi,nükleer anlaşmada yer alan zenginleştirilmişuranyum stok miktarını aşacağınıilan etmiş, ABD yönetimi ise bu kararasert tepki göstermişti. Basra Körfezindeyaşanan son gelişmeler medyada ABDİrangerginliği veya krizi olarak verilsede aslında bu iki ülkeyi de aşan küreselbir krize dönüşmüş durumda. Krizin temelindeİran’ın nükleer silah yapma imkanve kabiliyetinin önünü açacak nükleerprogramı var. Obama ve Trump dönemindende önce başlayan bir kriz konusundanbahsediyoruz. Aslında İran’ınnükleer programı, 1979 devrimindensonra araları açılan İran ile ABD arasındakiciddi sorun alanlarından biri olmuştur.Bugün küresel krize dönüşen İran’ınnükleer programı aslında bizzat Batı’nındesteğiyle 1970’li yıllarda başlamıştır.Soğuk Savaşın en sert günlerindeSovyetler Birliği’nin çevrelenmesistratejisinde Şah’ın başta olduğuİran’a da önemli roller verilmişti. 22Nisan 1975 tarihli ABD Ulusal GüvenlikMemorandumu’na göre ABD İran’a,kendi reaktörlerinde kullanılmak üzerebazı malzemelerin sağlanması ve nükleerreaktör yakıtından plütonyum çıkarılmasıiçin bir yeniden işleme tesisi kurulmasıteklifinde de bulunmuştur. İran’a nükleerçalışmaları kapsamında destek sağlayanABD, Şah’ın 1979’ta devrilmesindensonra bu politikasını alaşağı etmiştir.Ancak İran başlattığı projelerden vazgeçmemiştir.ABD’nin değişen bu politikalarıüzerine İran Rusya’ya yönelmiş veözellikle 1990’lı yıllardan itibaren Rusdesteğini almaya başlamıştır. Bu süreçtensonra İran’ın nükleer programını takibealan ABD İran’ın Nükleer SilahsızlanmaAnlaşmasını ihlal edip etmediğinitespite odaklanmıştır.İran da ABD’ye benzer şekilde karşılıkveriyor. İran Cumhurbaşkanı HasanRuhani, aynı zamanda ABD’ninanlaşmadan çekildiği tarih olan 8 Mayıs2018’in yıldönümünde yani 08 Mayıs2019’daki Moskova temasları sırasındayaptığı açıklamada, “İran İslamCumhuriyeti, gönüllü olarak kabul ettiğibazı önlemlere ve verdiği sözlere ilişkineylemlerini durdurmayı uygun görmüştür”açıklamasını yaptı. Ruhani, İran’ınnükleer anlaşmadan çekilmek gibi bir niyetininolmadığını, aldıkları kararınJCPOA kapsamında olduğunu ve anlaşmaçerçevesi dahilinde hareket ettiklerinibelirtti. Ruhani ABD ya dadiğer tarafların JCPOA kapsamındakiyükümlülüklerini yerine getirmemesidurumunda İran’ın da yaptığı bazı taahhütlerdengeri adım atmasının önününaçık olduğunu anımsattı. YaniABD’nin imzasını geri çektikten sonrayeniden uygulamaya soktuğu yaptırımlar,Tahran’ın da taahhütlerini tamolarak yerine getirme yükümlülüğüneson verdiğini ima etti.Bununla birlikte JCPOA’nın tekrargözden geçirilmesini talep edenİran, taleplerinin yerine getirilmesiiçin diğer imzacı ülkelere 60 günlükbir süre tanıdı. Diğer imzacılar olanRusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanyave AB’den 60 gün içinde somut çözümlerüretmesini talep etti. Bu sürezarfında nükleer programının bir parçasıolan zenginleştirilmiş uranyum veağır su stoklarını elinde tutacağını duyuranİran, anlaşmanın gözden geçirilmesitalebinin yerine getirilmemesidurumunda nükleer silah üretmek içingerekli olan uranyum zenginleştirmefaaliyetlerine yeniden başlayacağınıaçıkladı. Yürürlükteki anlaşma uyarıncaİran uranyum zenginleştirme faaliyetlerindeenerji üretmek için yeterliolan yüzde 3,67 seviyesine çıkıyor.Nükleer silah üretmek için uranyumunyüzde 90 seviyesine kadar zenginleştirilmesigerekiyor, ancak anlaşma uyarıncaİran sadece barışçıl amaçlarlakullanılmak üzere 300 kilogram düşükdüzeyde zenginleştirilmiş uranyumdepolayabiliyordu. Bu gelişmeüzerine ABD Basra Körfezi ve UmmanKörfezi’nde petrol tankerleriningüvenliğini sağlamak üzere bir denizgücü oluşturmak üzere harekete geçtiğinigörüldü.Eğer ABD’nin önerisi destek görürseki batılı ülkeler enerji ihtiyaçlarınınemniyetle karşılanması bağlamındadeniz gücü oluşturulmasınakatkı vermesi beklenir, oluşan koalisyonunyeni görevinin tankerlerin“İran tehditlerine” karşı emniyetinikorumak olacaktır. Bu yönde bir hamlegelişi güzel bir şekilde İran’ı suçluve tehdit eden bir yaklaşım ortayakoymaktadır. İran’ın özellikle BasraKörfezi içinde egemenliğini ve hareketözgürlüğünü baskı altına alan hattasınırlamayı hedefleyen bu hamleninuluslararası hukuk açısından sorunluolduğu görülüyor. İran’ın ABD’ninkeyfi ve tek taraflı yaptırım kararlarıylapetrol ihracatını engelleyip ekonomikolarak zayıflatmak doğrudan İranhalkının özgür yaşam hakkını da engellemektir.Hem müesses nizam, yaniBatılı güçler hem de rejimlerinin ağırbaskısını iliklerine kadar hisseden İranhalkını önümüzdeki dönemde de çokzorlu günler bekliyor.