çeşitİstanbul Kanalı ilk defa 16.yüzyılın ortalarında Kanuni Sultan Süleyman döneminde tanınmış Mimar Sinan tarafından tasarlanmıştı. İstanbul stratejik coğrafi konumu, köklü kültürel mirası, dini sembolizmi ve önemli ticaret yollarının kavşak noktası olması nedeniyle tarih boyunca daima önemli bir şehir olmuştur. 15 milyon nüfuslu İstanbul’u Avrupa ve Asya arasında ikiye bölen boğaz, MÖ 5. yüzyıldan beri Avrupa’nın güneydoğu kapısı ve Karadeniz devletlerinin Akdeniz’e olan tek deniz geçiş yolu olması sebebiyle, hayati bir ticari ve askeri geçiş noktasıdır. Öyle ki Napolyon Bonapart “Dünya tek bir devlet olsaydı, başkenti Konstantinopolis olurdu” demişti. İstanbul Kanalı ilk defa 16. yüzyılın ortalarında Kanuni Sultan Süleyman döneminde tanınmış mimar Mimar Sinan tarafından tasarlanmıştı. İleriki dönemlerde ise proje birçok Osmanlı padişahı tarafından yeniden canlandırılmaya çalışılmış ancak savaşlar, çevreye zarar vermeme duyarlılığı, mevsimsel koşullar ve politik entrikalar gibi çeşitli sebeplerle hayata geçirilememişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mega şehir İstanbul’un kalbinden geçmesi ve Boğaz’a paralel uzanması planlanan 45 kilometrelik bir kanalın inşa edileceğini ilk olarak 2011’de duyurdu. Türkiye Büyük Millet Meclisi projeyi Nisan 2016’da onayladı, arazi tahsis etti ve inşaat ihaleleri için zemin hazırladı. Boğazın gemi trafiğini azaltması hedeflenen bu yolun genişliğinin 275 metre, derinliğinin ise yaklaşık 20,75 metre olması planlandı. Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayan bu kanal projesinin maliyetinin resmi rakamlara göre 15 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Projenin ilk yapısı olan sekiz şeritli, 840 metrelik karayolu köprüsü, yeni havalimanı ve üçüncü bir Boğaz köprüsü olmak üzere diğer yeni altyapı projelerini de birbirine bağlayan Kuzey Marmara otoyoluna bağlanacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “en büyük hayalim” ve “İstanbul’un geleceğini kurtarma projesi” olarak ifade ettiği Kanal İstanbul Projesi, ülkemizde ve dünyada uzun yıllardır çeşit li açılardan tartışılmaya ve ses getirmeye devam ediyor. Projeyi savunan politikacılar, stratejistler, jeologlar ve akademisyenler Kanal İstanbul’un, hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de stratejik etkileri olan bir oyun değiştirici hamle olacağını belirtiyor. Diğer yandan projeye karşı çıkan bilim insanlarının, politika analistlerinin, ekonomistlerin ve hukukçuların ise birçok açıdan endişeli oldukları dikkat çekiyor. Projenin maliyeti açısından Türkiye’nin ekonomisine ek bir yük getireceğini söyleyen ekonomistler ve yaklaşık bir asırlık çok uluslu denizcilik anlaşmasına zarar verme potansiyelinin olduğundan endişe eden politika analistleri görüşlerini kamuoyunda dile getiriyor. Projenin ekolojik açıdan geri dönülemez sonuçları olacağı uyarısında bulunan bilim insanları ise, kanalın Marmara Denizi’ndeki deniz ortamına zarar vereceğini, bölgenin son orman rezervlerinin bir kısmını yok edeceğini, İstanbul’un tatlı su kaynaklarını tehdit edeceğini ve büyük bir deprem durumunda hasar riskini artıracağını söylüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuya ilişkin olarak Twitter hesabından Almanca, Arapça, Fransızca ve İngilizce olarak yayınladığı mesajında “Ulusumun çıkarlarına ve dünya iklim politikasına ters düşen Kanal İstanbul projesine fon sağlayacak kuruluşlara Hazine’den ödeme yapılmayacaktır. Ayrıca projenin doğamıza vereceği zararlar için tazminat isteyeceğiz” ifadelerini kullandı. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, İstanbul’un 16 milyon vatandaşı için su kaynaklarını “yok edeceğini”, İstanbul’un doğasını onarılamayacak şekilde mahvedeceğini ve yaşanmaz hale getireceğini söyleyerek projeye karşı çıkıyor ve projeyi “ihanet” olarak nitelendiriyor. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Guardian’a verdiği röportajında “Eğer proje tamamlanırsa akla ilk gelen şey gelecek nesillerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkıdır. Bu kaybedilirse hiçbir miktarda para bunu düzeltemez” dedi. Bununla birlikte Türkiye’deki bilim ve çevre camiası da İstanbul Belediye Başkanı’nın endişelerini paylaşıyor. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Akgün İlhan Greenpeace’de (www.greenpeace.org) yayınlanan makalesinde projenin olası etkilerine ilişkin görüşlerini “İl sınırları içindeki su kaynaklarının bir kısmını ortadan kaldırıp geriye kalanını risk altına sokacak; yeraltı sularını kirletecek; önemli su altyapılarını devre dışı bırakacak; su havzalarındaki mevcut yapılaşma baskısını daha da büyütecek; ve yeni barajların kurulmasını mecbur kılacak. Tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak İstanbul iklim değişikliği karşısında daha da kırılgan hale gelecek” şeklinde ifade ediyor. Diğer yandan üst düzey bankacılar Nisan ayında Reuters’a verdikleri röportajda, Türkiye’nin en büyük bankalarından bazılarının çevresel kaygılar ve yatırım riskleri nedeniyle kanalı finanse etmekte isteksiz olduklarını söyledi. Projenin çevresel ve ekonomik etkilerine ilişkin çeşitli uzmanlarca bu endişeler dile getirilirken Marmara Denizi’ni Karadenize’e bağlayacak olan Kanal İstanbul Projesi kapsamında, 26 Haziran 2021 tarihinde Sazlıdere Köprüsü temel atma töreni gerçekleşti. Tören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile çok sayıda siyasetçinin ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşti. Kamu-özel iş birliği kapsamında yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilmesi planlanan Kanal İstanbul Projesi’nin Arnavutköy, Başakşehir, Avcılar ve Küçükçekmece güzergahı içerisinde toplam 6 yılda tamamlanması ve 6 köprü inşa edilmesi planlanıyor. Kanal İstanbul Sazlıdere Köprüsü Temel Atma Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün Türkiye’nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açıyoruz. Bugün ülkemizin gelişmesi, milletimizin güçlenmesi yolunda atılan adımlara bir yenisini daha ekliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na atıfta bulunarak “Bak bu bir çeşme açılış töreni değil. Bir çeşme musluk takma töreni de değil. Dünyada örnek kanallardan bir tanesinin temelini atıyoruz.” dedi. Erdoğan, “Kanal hattı boyunca 304 ayrı yerde 17 bin metrenin üzerinde sondaj 248 jeofizik etüt gerçekleştirildi. 3 bin 500 kişi görev aldı bay Kemal. Biz neyi nerede kiminle yapacağımızı çok iyi biliriz.” diye konuştu. Erdoğan, kanalın tamamlanmasının altı yıl süreceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni kanalın deniz güvenliğini artırmak ve gemi bekleme sürelerini kısaltmanın yanı sıra, denizcilik talebinde beklenen büyümeyi karşılamak için gerekli olduğunu savunuyor. Konuşmasında Kanal İstanbul Projesi’nin hayata geçirilmesinin neden gerekli olduğuna değinen Erdoğan “Kanal İstanbul Projesi’ni bundan 11 yıl önce milletimizle paylaşmıştık. Türkiye’nin bu süreçte yaşadığı iç ve dış badireler sebebiyle maalesef projenin ilerlemesi biraz gecikti. İşte bugün tüm hazırlıkları tamamlayıp proje kapsamındaki ilk köprünün temelini atmak üzere bir aradayız. Sazlıdere Barajı’ndayız ve Kanal İstanbul’a, acaba bu proje neden gerekliydi? Gecikmeli de olsa bugün bu temeli nasıl atıyoruz? İstanbul Boğazı dünyanın en kalabalık gemi trafiklerinden birine sahiptir. Boğaz’dan, 1930’lu yıllarda, yılda ortalama 3 bin gemi geçiş yapıyordu. Günümüzde bu rakam 45 bine ulaştı. Sadece şehir içi yolculuklar için İstanbul Boğazı’nın her iki yakasındaki 54 ayrı iskelede günde 500 bin kişilik insan trafiği söz konusudur. Dolayısıyla Boğaz’da, hem kuzey hem güney hem doğu-batı istikametinde her sınıftan ve kapasiteden çok yoğun bir gemi trafiği yaşanıyor. Aynı dönemde Boğaz’dan geçen gemilerin uzunlukları 50 metreden 350 metreye kadar da yükseldi. Her büyük geminin Boğaz geçişi şehir için ciddi risk anlamına geliyor. Petrolden organik ürüne kadar çok farklı yükler taşıyan gemilerin kaza yapmaları durumunda denizlerimizdeki doğal hayat da çok büyük tehdit altına giriyor.” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Proje kapsamında yer alan 500 bin kapasiteli Kanal İstanbul’un her iki tarafına adeta şehir kuralım dedik. Bir de böyle bir adım atalım. Her iki tarafa bunu kurarken projelendirme noktasında kalite bir şehircilik anlayışı, bir de İstanbul ve Türkiye genelinde bizim bir şehircilik planlaması dediğimiz adımlar atıyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerek projenin vergi mükelleflerini gerekse çevreyi olumsuz etkileyeceği ve Karadeniz’de güvenliği sağlamayı amaçlayan 20. yüzyıl anlaşmasını baltalayacağı yönündeki endişelerin doğru olmadığını vurgulayarak Türkiye’nin 1936 Montrö Sözleşmesi’nden çıkmayacağını ve savaş gemilerinin kanalı kullanabileceğini belirterek bu doğrultudaki endişelerin yersiz olduğunu belirtti. Ankara’da Rus mevkidaşı Sergei Lavrov ile görüştükten sonra basın mensuplarına açıklama yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Kanal İstanbul Projesi ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Bazen Türkiye’de de tartışmalar oluyor, dışarda da oluyor. Bu yeni açılacak kanalın, Kanal İstanbul’un Montrö Anlaşması’na bir etkisi var mı? Şunu net söylemek isterim ne Kanal İstanbul’un Montrö Anlaşması’na bir etkisi var ne de Montrö Anlaşması’nın Kanal İstanbul’a bir etkisi var.” Kanal İstanbul için belirlenen güzergah üzerinde sondaj çalışmalarıyla elde edilen jeolojik ve geoteknik veriler ışığında güzergah ön projesi oluşturulması aşaması 2013-2014’te yapıldı. Kanal İstanbul inşaatının 5,5 yıl sürmesi, projenin tamamlanma süresinin de 7 yıl olması bekleniyor.