Anasayfa » Genel » Lozan Barış Antlaşması’nın 96. Yılı

Lozan Barış Antlaşması’nın 96. Yılı

Birinci Dünya Savaşı 1914-1918 yıllarında oldu ve bu Savaşı kaybettik. 30 Ekim 1918 tarihinde Emperyalist devletlerin bize kabul ettirdiği Mondros Mütarekesi ile teslim olduk ve ordularımız dağıtıldı. Uğuruna şehitler gaziler verdiğimiz aziz Vatanımızın her köşesi işgal edildi. Türk Milleti yokluk ve yoksulluk içinde çaresiz, baskı ve zulüm yaşadığı çok ağır koşullar altında geleceğini göremediği kara günlerdeydi. İşte böylesi bir ortamda Mustafa Kemal Paşa “asla esareti kabul etmemiş Türk Milleti” inancıyla istiklâl mücadelesini düşündüğü günlerde ümidini, inancını ve güvenini kaybetmiş kesimler mevcut koşullardan kurtuluş yolunu İngiliz ve ABD mandacılığında görüyorlardı. Daha da kötüsü bazıları açıktan İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Ermeni ve Rumlarla işbirliği yapıyorlardı. Vatanı savunan Milli Kuvvetleri ise düşman olarak görüyorlardı. Böylesi koşulların hâkim olduğu, yurt içinde ve dışında her şey bitti denildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla birlikte o tarihe kadar eşi-benzeri görülmemiş “ya istiklal ya ölüm” anlayışına dayalı bir bağımsızlık ateşi yakıldı, milliyetçi duygular baştan sona bütün vatanı sardı. Amasya Tamimi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi süreçleri büyük fedakârlıklarla yaşanarak çok kısa bir süre içinde 23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM toplandı. Meclis’in aldığı ilk önemli karar, 10 Ağustos 1920 tarihinde başta İngiltere, Ermenistan, Hicaz, Yugoslavya ve Yunanistan’ın da bulunduğu 13 ülke tarafından belirlenen Sevr Antlaşmasını reddetmek oldu. TBMM, “bu antlaşmayı kabul ve imza edenleri vatan haini saydığını, işgalleri tecavüz sayacağını ve silahla karşılayacağını ilan etti.” Sevr Antlaşması ”ölü doğmuş” oldu. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Samsun’a çıkışıyla başlayan Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra 24 Temmuz 1923 tarihinde sömürgesi, emperyalist devletlerle Lozan Barış Antlaşmasını imzaladık. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu uluslararası antlaşmayla kazanılmış oldu. 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Egemenliğimiz ve vatanımız, üç sene gibi kısa bir sürede kazanıldı. Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonrası Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından Beau-Rivage Palace’ta 96 yıl önce imzalandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin “tapusu” olan Lozan Barış Antlaşması yakın tarihin en uzun süredir devam eden antlaşmasıdır. Kuşkusuz Lozan Barış Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti var oldukça sonsuza kadar var olmaya devam edecektir. Lozan Barış Antlaşması’nın önemi Emperyalist devletlerin Osmanlı İmparatorluğuna kabul ettirdikleri Sever Anlaşması ile Türkiye’yi bölüp parçalama hedeflerinin gerçekleşmesini önlemiş olmasıdır. Lozan Barış Antlaşması, emperyalist devletlerin Türkiye’yi bölüp parçalamayı ve paylaşmayı öngören Sevr Antlaşması’nı, Büyük Türk Milleti’nin Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının öncülüğünde verdiği Kurtuluş Savaşı’nın zafere ulaşmasıyla paramparça edilerek tarihin çöp sepetine atılmasını sağlayan ölümsüz bir belgesidir. Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaştırılmasıyla Atatürk ve arkadaşları Sever Antlaşması yerine Türkiye Cumhuriyeti devletini egemen ve tam bağımsız bir devlet olarak bütün dünyaya kabul ve tescil ettiren Lozan Barış Antlaşması’nı kabul ettirdiler. Türkiye düşmanı Emperyalist devletler Lozan Barış Antlaşması’nı aradan 96 yıl geçmesine rağmen, Türk milletinin meşru sınırları belli bağımsız bir vatana ve egemen bir devlete sahip olmasını sağlayan Lozan Antlaşması’nı henüz bir türlü hazmedemediler çünkü Türkiye’yi bölüp parçalama hedeflerinden vazgeçmediler. Bu gerçek Türk milletinin her ferdi tarafından bilinmeli ve unutulmamalıdır. Büyük önder Atatürk, 26 Temmuz 1927 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’nı “milli bayram” olarak kutlanmasını istemiştir. Atatürk “Lozan Antlaşması, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasal bir zafer oluşturan bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde eşi yoktur. Lozan Antlaşması imza gününün milli bayram olarak kabul edilmesi uygundur” sözleriyle Lozan Antlaşması’na verdiği önemi belirtmiştir. Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinden itibaren “Sulh Bayramı”, “Lozan Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. 24 Temmuz 1923 tarihli Tercümanı Ahval Gazetesi Lozan’ı “Bugün Sulh Bayramıdır” manşetiyle, Tevhid-i Efkar Gazetesi ise “Bugün Sulh Bayramı: Hakiki Halas (Kurtuluş) ve İstiklal Bayramıdır” manşetiyle kutlamıştır. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan her 24 Temmuz’da bir bildiri yayınlamaktadır. Örneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2016 yılında yayınladığı mesajında Lozan Antlaşması için çok önemli bir tespitte bulunmuştur: “Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 93. yıldönümüdür… Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir… Lozan Barış Antlaşması’nın 93. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, anlaşmanın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum.” Cumhurbaşkanımız 2017 yılında yayınladığı mesajında “Aziz milletimizin her türlü yokluğa, yoksulluğa ve imkânsızlıklara rağmen yazdığı istiklal destanı, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanında tescil edilmiştir. Türk Milleti, Lozan Antlaşması ile bu topraklardaki bin yıllık varlığını hedef alan Sevr’i yırtıp atmış, bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini tüm dünyaya kabul ettirmiştir” ifadelerine yer vermiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Temmuz 2018 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 95’nci yıldönümünde ise şu açıklamada bulunmuştur: “Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 95. yıldönümünü kutluyoruz. Lozan Barış Antlaşması’nın 95. yıldönümü vesilesiyle, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bugünlere ulaşmamızda emeği olan tüm devlet adamlarımızı saygıyla yâd ediyorum.”