Sevgili Siyaset dergisi okurları, uzunca bir aradan sonra sizlerle yeniden buluşuyoruz.
Can dostum Gül Kılıçaslan’dan Siyaset Dergisi’ne yeniden yazmam için teklif alınca, yaklaşık 10 sene önce yaşadığım heyecan tekrar tüm benliğimi sardı.
Çünkü üreten bir sanatçı olarak benim için en büyük keyif; İçimden gelen duyguları, fikirleri ve yaşamım boyunca öğrendiklerimi kendi potamda eritip insanlarla paylaşmak oldu.
Bu sayfayı takip edecek olan okurların her birinin muhakkak ki çok değerli yaşam kazanımları ve hayat görüşleri vardır.
Bende naçizane yaklaşık 50 yıllık profesyonel sanat yaşantım boyunca, müziğe ve hayata dair derin tecrübeler edindim.
Bu sebeple, bu satırları okuyan sizlerin engin görüşlerinizin yanı sıra benim vizyonumdan da bir an olsun, yaşama bakabilmenizdir arzum.
Müzik Molasında doğal olarak müzik dünyasından konulara ağırlık verilecek.
Ülkemizin müzikle ilgili sorunları, hızla gelişen teknolojinin artıları eksileri, Türk müziğinin dünya üzerindeki yeri, telif hakları, müzisyenlerin sosyal konumları, müzik dünyasındaki güncel gelişmeler, konserler, etkinlikler, TV- Radyo, albüm satışları, dijital dünyanın müziğe etkileri vb. gibi konuların yanı sıra gündem oluşturan ve sanatı ilgilendiren birçok konu bu sütunlar da yer bulacak.
Teknolojinin son yıllardaki inanılmaz hızlı gelişimi, ve insanoğlunun bu sürate ayak uydurmakta zorlanması bana göre tüm dünyada ciddi bir kaotik durum yarattı.
18. ve 19.yüzyıllardaki romantizm ve insani ilişkiler hızla dejenerasyona uğruyor.
Dolayısıyla geçtiğimiz yüzyıllardaki sanatsal yükseliş, klasikleşen ve ölümsüz hale gelen eserler (sanatın her dalında) yerini fast food tarzı hızlı tüketim ve sonucunda da değersizleşen, basitleşen ve yok olmaya mahkum üretimlere bırakıyor.
Nesiller arasında ki en büyük bağlantı köprüsü olan sanat ve sanat eserleri yok oldukça, önümüzdeki yüzyıllarda tarih, kültürel miraslar, gelenek görenekler de bundan nasibini alacaktır.
Bir üst paragrafta belirttiğim nedenlerden dolayı, sanat ve sanatı konuşmak insanın ve toplumların, bana göre zannedildiğinden daha çok en önemli konusudur. İşte bu köşede yazacak, konuşacak ne kadar çok mevzumuz olduğu daha bu ilk yazımdan da anlaşılmaktadır.
Güzel günlerde ve bir sonraki sayıda tekrar buluşuncaya dek hoşçakalın…
Sevgi ve saygılarımla