Anasayfa » Dünya » NATO DIŞİŞLERİ TOPLANTISI’NDA 42 MADDELİK ÖNLEMLER PAKETİNE ONAY

NATO DIŞİŞLERİ TOPLANTISI’NDA 42 MADDELİK ÖNLEMLER PAKETİNE ONAY

Brüksel’de Aralık ayında düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda, NATO ve AB arasında yedi alanı kapsayan ve 42 maddeden oluşan
önlemler paketine onay verildi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, daha önce örneği görülmemiş sınamalar nedeniyle ilişkilerin her zamankinden daha önemli olduğunu kaydederken, Kıbrıs sorununun çözümünün NATO ile AB arasındaki ilişkilerin ilerlemesi açısından ön şart olmadığına vurgu yaptı. Stoltenberg, “Kıbrıs’ta yaşanan sorun çözülmese de NATO-AB işbirliğinin güçlendirilmesi gerekiyor. Kıbrıs’taki anlaşmazlıkta bir çözüm görmek istiyorum ama bu NATO-AB işbirliğinin ilerlemesi için bir ön şart değil” dedi. Pragmatik bir yaklaşım sergilediklerini hatırlatan Stoltenberg, “Türkiye elbette bugün aldığımız kararın bir parçası” ifadelerini kullandı. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de toplantıda “AB ve Türkiye arasındaki İlişkiler zaman zaman karmaşık olabiliyor. Ancak ilişkiler, zengin, derin ve her iki taraf açısından da temel öneme sahip” diye konuştu. İki kurum arasında günümüzde 22 ortak üye bulunmasına karşın gelinen noktada işbirliğini ileri düzeylere taşımak pek mümkün olmamıştı. Sağlanan uzlaşı, NATO üyesi olup AB üyesi olmayan Türkiye’nin, AB üyesi olup NATO üyesi olmayan Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yönelik politikasında değişiklik anlamına gelecek bir içeriği de barındırmıyor. NATO-AB arasındaki işbirliği çerçevesinde konvansiyonel tehdit algılamalarının yanı sıra siber alandaki ve hibrit tehditlerekarşı ortak çalışmalar da geliştirilecek.  Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’taki soruna çözüm bulunması amacıyla yürüttüğü girişimleri memnuniyetle karşıladığını belirten Stoltenberg, “Kıbrıs’ta bu görüşmelerde biraz ilerleme sağlandı ama bunun başarılı olup olmayacağını söylemek için henüz çok erken. Kıbrıs’ta yaşanan sorun çözülmese de NATO-AB işbirliğinin güçlendirilmesi gerekiyor. Kıbrıs’taki anlaşmazlıkta bir çözüm görmek istiyorum ama bu NATO-AB işbirliğinin ilerlemesi için bir ön şart değil” dedi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Brüksel’deki NATO karargâhında gerçekleştirilen Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde toplantı gündemine ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu. Toplantıda Türkiye ve Suriye sınırındaki mevcut durumun da gündeme geleceğini belirten NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Elbetteki endişeliyiz. Çünkü çok sayıda saldırı söz konusu. Aynı zamanda sivil kayıpları da gördük, masum insanlar hayatını kaybetti. Bu yüzden de durum hepimiz için büyük bir endişe kaynağı. NATO, Türkiye ile dayanışma içinde. Suriye-Türkiye sınırındaki bu gergin durumu, son Ankara ziyaretim sırasında da ele aldık. Dolayısıyla bu, bizim gündemimizdeki önemli maddelerden birisi olacak” dedi. NATO’nun Türkiye’nin güvenliğine katkı vermeye devam ettiğini söyleyen Stoltenberg, İspanya’ya ait Patriot hava savunma füzelerinin halen Türkiye’de olduğunu, erken uyarı uçakları AWACS’ların Türkiye üzerinde görevyaptığını ve NATO müttefiki ülkelerin askeri gemilerinin Türk limanlarını ziyaret ettiğini hatırlattı. Türkiye’yi desteklemek için daha fazla ne yapabileceklerini görüşeceklerini
de ifade eden Stoltenberg, “Ancak önemli mesaj şu: Türkiye-Suriye sınırındaki durum, Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın önemli konularından birini oluşturan NATO üyesi ülkelerin sınırları dışındaki bölgelerde istikrarın sağlanması hususunu ön plana çıkarıyor. Çünkü, istikrar ve ülkelerimize dönük tehditler arasında çok yakın bir ilişki olduğunu görüyoruz” şeklinde görüş bildirdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, DAEŞ’e karşı verilen mücadelenin Türkiye’nin güvenliğini arttırmaya olan katkısına da dikkat çekti. Gündemlerinde Irak, Suriye, Kilis’e düşen roketler ve Doğu Avrupa’da Rusya’ya karşı alınacak önlemlerin olduğunu kaydeden Genel Sekreter, öncelikle Karadağ’ın NATO’ya katılım protokolünün imzalanacağını ve bundan sonra Karadağ’ın her NATO toplantısına gözlemleyici ve davetli olarak katılacağını ifade etti. Stoltenberg, NATO üyelerinin parlamentolarının onaylamasının ardında da Karadağ’ın ittifaka üye olacağını vurguladı.
Irak askerlerinin eğitimi için Irak Başbakanı Haydar el İbadi’den gelen talebi de değerlendireceklerini söyleyen Stoltenberg, DAEŞ’e karşı verilen mücadelede Irak’a destek sağlamanın önemine
dikkat çekti. İttifakın görev yaptığı Ege Denizi’nde günlük sığınmacı akışının yüzde 90 oranında düştüğünü anımsatan Stoltenberg, Akdeniz’de NATO ve Avrupa Birliği (AB) arasında işbirliğini de ele alacaklarını belirtti. NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi bu gelişmeler yaşanırken, 175. NATO Askeri Komitesi, başkanları seviyesinde toplandı. Türkiye’yi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın temsil ettiği toplantıda 8-9 Temmuz’da Polonya’nın başkenti Varşova’da yapılacak olan NATO Zirvesi’ne hazırlık çalışmaları ele alındı. Toplantı öncesinde basına değerlendirmelerde
bulunan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye’nin ikinci sınıf muameleyi kabul etmediğini vurgulayarak, “Bizi eşit ortak gibi görmek durumundalar. Biz üye olmak istiyoruz diye biz ikinci sınıf, onlar birinci sınıf değil.” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılmak üzere geldiği Brüksel’de, AB Komisyonu’nun Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile AB Komisyonu’nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos ile de temaslarda bulundu. Temaslarının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, “Biz Türkiye olarak pozisyonumuzu, düşüncelerimizi ve NATO’nun karşı karşıya kaldığı yeni sınamalar ve terör gibi sorunlara karşı hangi adımları atması gerektiğini açıkça söyledik. Verdiğimiz destekleri vurguladık.” dedi.
Türkiye’nin rolünün ne kadar önemli olduğunu dünden beri görüştüğü AB myetkilileri ve dışişleri bakanlarının vurguladığını kaydeden Çavuşoğlu, “Bugün de Timmermans ve Avramopoulos ile göç anlaşması, geri kabul ve vize serbestini konuştuk. Bu konuda Türkiye üzerine düşeni yapıyor. Son üzerinde çalıştığımız kriterler dahil, AB’nin yapması gerekenler, 3 milyar avro artı 3 milyar var. Bu miktarın Türkiye’ye ulaştırılması, gönüllülük esası ile yeniden yerleşim gibi aksayan konuları değerlendirdik” şeklinde konuştu. Esas itibariyle geri kabul anlaşması ve vize serbestisinin uygulanmasını konuştuklarını belirten Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Biz son çalışmamızı kendilerine ulaştıracağız. Ondan sonra bir kere daha bir araya gelerek bu işe bir netice koyacağız. Bundan sonra AB ile ilişkilerimizin nasıl devam etmesi açıkça söyledik, duyduğumuz rahatsızlıkları dile getirdik. Son günlerde gerek NATO marjında gerekse buradaki görüşmelerimizde bir yumuşama olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin önemine vurgu yapıyorlar. Biz AB’nin önemini yok saymadık. Her zaman Türkiye’nin neden ihtiyaç duyduğunu sağduyulu bir şekilde izah ettik.Özellikle AB ülkeleri iç politika ve yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı gibi birçok sebepten dolayı Türkiye’nin önemini yok saydılar. Ama bir musibet bin nasihattan iyidir derler, son gelişmelerden bu yana daha olumlu tavır Bugün birçok kurumda, üyeyiz. Orada eşit olup da burada birinci sınıf, ikinci sınıf oluyoruz. Konseyi’nin kurucu üyesiyiz. Avrupa ile AB’nin çok büyük farkı yok. yapılan bu tür muameleleri kabul etmediğimizi söylüyoruz” dedi. AB başarısız olan darbe girişimi yaklaşımlarının yanlış olduğunu aktaran Çavuşoğlu, “Burada kabul ediyorlar. Biz Türkiye her konuda net duruyoruz, AB’nin de net olmasını istiyoruz” ABD’de, Donald Trump ve ekibi başkanlık yarışı başkanlığıdevralmaya hazırlanırken, Türkiye-ve hatta ABD-Rusya arasında önemli fırsat doğuyor: İlişkilerin yeniden edilmesi. Tabii her şeyin bir anda sil çok zor, döneminin var. Başkan Obama’nın 8 yıllık döneminde nadasa terk edilen Trump döneminde daha etkin bir geliştirileceği umut ediliyor. fırtınalı bir süreçte hem Trump de Erdoğan arasında konuşulması birçok konu bulunuyor. Askıya konulardan en önemlisi ise, 15 hain darbe girişiminin mimarı FETÖ Fethullah Gülen’in iadesi ABD, 15 iadesine yönelik olarak hep top hukuk sistemini işaret etti ve ne ne de hukuki açıdan bir adım Türkiye’nin devam eden resmi Adalet Bakanlığımız tarafından yüzlerce bilgi, belge, ifadelerine rağmen hiçbir şey Ayrıca iadesi sürecini adına Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Ekim ayında ABD Başsavcısı Lynch ile üzere Washington’a gitti. Türkiye,
ABD’nin en önemli NATO birisi. Türkiye ve Amerika bölgesel güvenlik krizlerin için kritik öneme sahip. Uluslararası önemli meseleleri haline Irak ve Suriye’deki şiddetli İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerginliklerin artması da yine bölgesel istikrarsızlık ve belirsizliğin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Tüm bu faktörlerin üstüne Rusya’nın bölgedeki genişleme potansiyeli ve isteği de olanca hızıyla devam ediyor.Türkiye ve ABD arasında elli yılı aşkın verimli ve etkili ilişkiler, teröre karşı ABD’nin Türkiye’yi yalnız bırakması ve hatta PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD gibi tescilli terör örgütüne destek vermesi ile önemli ve kritik bir süreç yaşadı. Özellikle ABD’nin düşmanı olanDAEŞ gibi terör örgütlerini yenmek ve  bölgesel istikrarı sağlamak için Türkiye ve ABD yan yana durmalı ve terörle ortakolarak mücadele vermelidir. Daha
doğrusu ABD’nin artık hamaseti terörizme karşı net tavır gerekir. Bütün bu nedenlerden ABD’nin, Türkiye’nin mevcut FETÖ sorununu çözüme kavuşturması
gerekiyor. Terörist başı Gülen ve Türkiye’de istikrarı bozmak vatandaşlara birçok aracı saldıran kötü bir sicili var. Basit açıklamak gerekirse FETÖ’nün tek ise kontrolleri altına Terörist başı iade Türkiye ve müttefikleri için ABD için gerçek bir tehdit devam edecek. Birleşik ve Başkan Trump’ın müttefiklerine da birçok edilmesi ve NATO müttefiki Türkiye’nin istikrarını korumak. için Trump ve ekibi Türk Hükümeti ile birlikte çalışmalıdır. Ortadoğu siyasetinde ABD ile Türkiye arasında ortaya çıkan çelişkiler kaçınılmaz olarak iki ülke arasında işbirliğine stratejik müttefiklik diye adlandırılan sürecin belirlediği bütün kurumsal düzenlemelerin de bir bir tartışmaya
açılmasına kadar uzanmış bulunmaktadır. Tartışılan konulardan birisi de İncirlik üssünün işlevidir. DAEŞ ile en ciddişekilde mücadele eden hatta savaşan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Buna rağmen İncirlik üssünde koalisyon güçlerinden hava alamamaktadır. Türk dış politika ortaya çıkan bu soruna eski kurumsal düzeni ve ilişkileri yokmuş gibi durumu sessizce edip geçiştirmeyeceğini tahmin zaten zor değildi ki, bu İncirlik Üstü’ne kadar dayandı. eleştiriler ABD’nin Suriye ve Türkiye karşıtı örgütleri PKK/ile kurduğu ilişki başta olmak üzere bölgesel siyasette yaşanan Türkiye, Fırat Kalkanı başta DEAŞ terör yapılanması üzere PKK/PYD gibi terör karşı fiili olarak mücadeleye sözde terörle mücadelede destek dem vuran ABD’nin kalkan uçaklarla neye ve nereye için uçuş yaptığının kadar yerinde ve isabetli bir olamaz; ayrıca stratejik
müttefik sayılan ABD bu konuda karşı mücadeleye  Rusya’nın hava desteği de dahil Türkiye’nin yanında yer almasını nasıl yorumlamamız lazım? ABD siyasetinin, Türkiye’yi ‘Suriye Demokratik Güçler’ adı altında teşkilatlandırılan PKK/ YPG’nin başını çektiği terör yapılanmasıyla birlikte hareket etmeye zorlamasının karşılığını, Suriye’nin kaderinin belirlenmesinin tartışıldığı Türkiye ve Rusya’nın Astana’da gerçekleştirdikleri ve bazı mutabakatların sağlandığı müzakerelerde ABD’nin PYD/PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütleri gibi yapılarla birlikte dışlanmasıyla buldu.