Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO-North Atlantic Treaty Organization) üye ülkelerden 158 parlamenterin Paris’te 1955 yılında bir araya gelerek oluşturdukları
örgüt ilk olarak NATO Parlamenterler Konferansı olarak isimlendirilmiştir. Ancak 1966 yılında örgütün ismi Kuzey Atlantik Asamblesi (meclisi), daha sonra 1999 yılında ise NATO Parlamenterler Asamblesi olarak değişikliğe uğramıştır. Asamble (meclis) toplantılarına üyeler ve ortak üyelerin haricinde Parlamenter gözlemciler, Parlamentolar arası Meclisler, Avrupa Parlamentosu temsilcileri ve Parlamento’nun misafir ettiği konuklar katılabilmektedir. Bu bağlamda NATO Parlamenterler Asamblesi 62. Genel Kurulu ise 19-21 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. TBMM’nin ev sahipliğinde düzenlenen kurul kapsamında “Ekonomi ve Güvenlik Komitesi”, “Siyasi Komite”, “Savunma ve Güvenlik Komitesi”, “Güvenliğin Sivil Boyutu Komitesi” toplantıları yapıldı ve bunun yanı sıra birçok basın toplantısı düzenlendi. Öte yandan Anadolu Ajansı’nın ev sahibi fotoğraf sağlayıcısı olduğu toplantıda Anadolu Ajansı foto muhabirlerinin
15 Temmuz Darbe Girişimi sergisi de toplantı program dâhilinde ziyarete açıldı. Asamblenin ilk gününde Avrupa Uluslararası Kurtarma Komitesi Başkan Yardımcısı Sanj Srikanthan “Ekonomi ve Güvenlik Komitesi” toplantısında düzenlenen “Küresel Yer Değiştirme, Çatışma ve Güvenlik Tehditleri Bağlamında Avrupa Mülteci Krizi” başlıklı oturumda konuştu. Srikanthan bazı tespitlerini dile getirerek “Haberler kötü. İnsanlar tabii ki barış sürecine ulaşılamayacağını biliyor. Dünya ile bağlantılılar. Türkiye tüm dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke. Üzerine düşenden bile fazlasını yaptığını söyleyebiliriz. Ama insanlar Lübnan, Ürdün, Türkiye, Kenya ve Etiyopya gibi üçüncü ülkelerde kalmak için gelmiyorlar. Başka yerlere gitmek için geliyorlar
ve Avrupa bunlardan bir tanesi. Artık çözümleri düşünmeye başlamalıyız. Çünkü bunun etkisi artık hepimizin kapısına dayanmış durumda” diye konuştu. Suriye’de ulaşamadıkları 2,7 milyon kişi olduğunu belirterek Srikanthan bu kişilerin zorla yerlerinden olmasının söz konusu olduğunu ifade edip duruma müdahale edilmemesi halinde dünyada yerinden olan 65 milyon kişinin kısa zaman sonra 100 milyona ulaşabileceğinin altını çizdi. Avrupa’ya gelen herkesin sığınmacı olduğunu düşünmediklerinin de bilincinde olduklarını ifade eden Srikanthan “Bunu
tespit edene kadar her ikisine de hizmet ediyoruz. Gerçekten sığınmacılarsa o zaman iltica talebinde bulunmak durumundalar ve bir değerlendirmeden geçiyorlar. AB’nin de ortak bir sistemi olmalı. Hali hazırda AB olarak elimizde bir politika yok. Sonuç olarak 500 binden fazla iltica talebinde bulunmuş kişi şu anda statüsü belirsiz bir şekilde” diyerek konuşmasını tamamladı.
NATO Parlamenterler Asamblesi 62. Genel Kurulu’nun ilk gününde bir konuşma yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ soruları yanıtladı. Bozdağ son günlerde sıkça gündeme gelen idam tartışmalarına açıklık getirdi. Bozdağ konuyla ilgili olarak “İdam cezasıyla ilgili konu şu anda Türkiye’de tartışılıyor. Bazı suçlar için idamla ilgili talep var. Sayın Başbakan ‘Halktan gelen bazı talepler var. Bunları görmezden gelemeyiz’ dedi. Ancak idam cezası anayasa değişikliği gerektiriyor. Bu bir süreç. Sayısal yetersizlikler var” değerlendirmesinde bulundu. Bozdağ ayrıca cinsel istismar konusundaki düzenlemeyle ilgili kendi görüşlerini de açıkladı ve “Bizim kanunlarımıza göre 17 yaşından gün alan bir kişi mahkeme kararıyla evlenebiliyor. 18 yaşından gün alan bir kişi de velisi muvafakat ederse evlenebiliyor. Bazı yerlerde Roman vatandaşlarımızda daha yoğun olmak üzere bu yaşın altında aileler düğün yapıyorlar, tören yapıyorlar ve evlendiriyorlar. Biz bunu tasvip etmiyoruz. Ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz. Yasalarımızı onun için de ağırlaştırdık ama böyle de Türkiye’de yaşanan sıkıntı maalesef var. Bu mücadeleyi, zarar vermeden, bu sorunu nasıl çözeriz? Bizim yaptığımız şey o. Tecavüzcülere kesinlikle af getirilmemektedir. Suçun unsurları değiştirilmemektedir. Cezada indirim yapılmamaktadır. Sadece toplumumuzun bazı yerlerinde olan gerçeklikten ortaya çıkan bir sorunu çözmeye yönelik bir adımdır” ifadelerini kullandı.Asamblenin ilk gününde konuşma yapan bir diğer lider de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu oldu. Çavuşoğlu “Siyasi Güvenlik” oturumunda “Türk Dış PolitikasıErmeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak ise Akar “Ermeni soykırımı iddialarını bazı ülkelerin kabul etmiş olması hiçbir şeyi değiştirmez” dedi. Bu arada 62. Genel Kurul toplantısı sırasında “Varşova sonrası savunma ve caydırıcılık stratejisinin desteklenmesi” kararı kabul edildi. Karar kapsamında dünyadaki
güvenlik durumunu istikrarsızlaştıran en önemi unsurun Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sergilediği saldırganlık olduğu ifade edildi ve toplantının ikinci günü tamamlanmış oldu. Genel Kurul’un son gününde birçok çarpıcı gelişme yaşandı. Daha önce de NATO Parlamenterler Asamblesi Bulgaristan üyesi olan (Hak ve Özgürlükler Hareketi) Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Çetin Kazak,
oybirliğiyle NATO Parlamenterler Asamblesi Başkan Yardımcılığına seçilen 2. Bulgaristan temsilcisi oldu. Öte yandan NATO Parlamenterler Asamblesi Türk Delegasyonu üyelerinden CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar NATO Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcılığına, HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir ise Alt Komite Başkan Yardımcılığına seçildi. CHP Milletvekili Lütfi
Baydar, dört yıllığına seçildiği görevinde Asamble’nin Başkanlık Divanı’nda gündemin belirlenmesi ve politika oluşturulmasıyla ilgili konularda Türkiye’yi temsil edecek. Ziya Pir, 3 Kasım tarihinde HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bazı HDP Milletvekilleriyle beraber Diyarbakır’da gözaltına alınmış ve Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliği tarafından
4 Kasım tarihinde yurtdışına çıkış yasağı getirilerek serbest bırakılmıştı. Yurtdışına çıkma yasağı olan Pir NATO Parlamenterler Meclisi Altı Komitesi’nin başkan yardımcılığına seçilmesi bağlamında NATO Genel Sekreteri’nin hem TBMM Başkanlığı’na hem Adalet Bakanlığı’na yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasıyla ilgili yazı yazacağını ifade etti. Terör örgütü mensuplarını ülkemizde rahatça hareket etmeleri, propaganda yapmaları, militan devşirmelerine, tehditle haraç toplamalarına engel olmanızı istiyoruz. AB’nin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK’nın AB üyesi ülkelerde çok rahat dolaşması, buralarda terörist başının posterleriyle aynı şekilde parlamento binasının koridorlarında afişleriyle cirit atmalarını biz terör mağduru bir ülke olarak hazmedemiyoruz. Gerekli tedbir alınmazsa bu, bumerang gibi dönüp onları da vuracaktır” şeklinde konuştu. Batı’ya karşı silah eleştirisinde de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Burada
ben bir gerçeği açıklamak zorundayım. İlgili ülkeler gücenmesin. Dost acı söyler. Teröristlerden, dostlarımızın ürettiği silahların çıktığını söylemeliyim. Bu silahların, bu örgütlerin başka bir terör örgütüne karşı mücadele ettiği için verildiği şeklinde yanıtlar alıyoruz. Bir terörist başka bir teröriste karşı savaşıyor diye ona iyi diyebilir misiniz? Dedi. Birleşmiş Milletler’in yapısını ve Avrupa’nın mülteci politikasını da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını tamamladıktan sonra salondan ayrıldı. NATO Parlamenterler Asamblesi ise düzenlenen toplantıların ve alınan komisyon kararlarının ardından sona erdi. Yüzde 1,79’luk genel bütçe artışını öngören NATO PA 2017 Taslak Bütçesi de Genel Kurulda onaylandı. Genel Kurulun sonrasında ise mehteran takımı bir gösterikonser verdi. Konuk parlamenterlerin ilgiyle izlediği gösteri-konserin ardından Genel Kurul (sözde olumlu) bir havayla son buldu. NATO Parlamenterler Asamblesi İstanbul
toplantısı değerlendirmesine “sözde olumlu” hava demek yanlış olmasa gerektir. Çünkü Avrupa’nın derdi başka. Bunu da Avrupa Uluslararası Kurtarma Komitesi Başkan Yardımcısı Sanj Srikanthan gayet açık bir şekilde “insanlar size değil bize Avrupa’ya gelmek istiyor” sözleriyle belirtmiştir. Dertleri ise sadece, ‘kalitesiz’ gördükleri mültecileri istememeleri. Sözde ülkemizin önemli müttefiki Federal Almanya’nın derdi de bunun benzeri olmasının ardına geçmekte ve Almanya Yeşiller Partisi Milletvekili Jürgen Trittin’in laflarıyla taçlanmaktadır. Çıkarlar söz konusu olduğunda ikiyüzlülük apaçık ortada ve sırıtıyor ama cevabını da alıyorlar ve almalılar da. ve Bölgesel Güvenlik” başlıklı bir konuşma yaptı. Ancak konuşma bitiminde soru-cevap kısmında söz alan Ermenistan Milletvekillerinden Koryun Nahapetyan’ın Türkiye’ye yönelik suçlayıcı sözleri salonda gerginliğe neden oldu. Nahapetyan, Türkiye’nin DAEŞ’e destek verdiği yönünde ifadeler kullandı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise bu sözlere sert tepki gösterdi ve “Değişik görüşler içinde olabiliriz. Siz Ermenistan’dansınız ben de Türk’üm. Ama önce dürüst olmanız lazım. Hele hiç dürüst olmuyorlar. Şimdi siz, bizim DAEŞ’e destek verdiğimizi nasıl söylersiniz? DAEŞ’e karşı arazide şu anda aktif operasyonu sürdüren kim? Bugüne kadar hangi ülke Türkiye kadar DAEŞ teröristlerini öldürmüştür. Sadece Başika kampımızda 700’den fazla teröristi yok ettik. Sadece Irak’ta. Şu ana kadar operasyon devam ediyor, kaç tane güç var? Bugüne kadar Musul operasyonu çerçevesinde 700’den fazla DAEŞ’li öldürülmemiştir. DAEŞ’in yabancı terörist savaşçılarını durdurma konusunda kim etkili? Siz diyorsunuz ki DAEŞ’e destek veriyorsunuz. DAEŞ bizden nefret ediyor. Web sayfalarına bak. Recep Tayyip Erdoğan birinci düşman ve onun yakın arkadaşları, ben dâhil. Neden? Biraz önce söylediğim gibi terörün her türlüsüyle içeride ve dışarıda aktif mücadele ediyoruz” diye konuştu. Çavuşoğlu, Türkiye’de şu ana kadar DAEŞ ile bağlantılı olan 2 binden fazla tutuklunun olduğunu belirterek “Biz DAEŞ’in ideolojisini öldürmede en etkili kişiyiz. Recep Tayyip Erdoğan’ın da hedef olmasının sebebi bu. Bunlar ne yapıyor? Dini suiistimal ederek 125 ülkede adam devşiriyor. Biz de diyoruz ki bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz; ‘Bu teröristlere katılmayın, bunların İslam ile hiçbir ilgisi yok.’ Siz şimdi çıkıyorsunuz hiç de dürüst olmayan bir şekilde DAEŞ’e destek verdiğimizi söylüyorsunuz. İkincisi sizi dinlediğimiz zaman sanki bir meleksiniz, barış meleğisiniz. Şimdi ben size bir soru sormak istiyorum. BM kararnamesinde, Avrupa Konseyi kararnamesinde sizin üye olduğunuz tüm kararnamelerde sizin Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ettiğiniz yok mu? Azerbaycan topraklarını ben mi işgal ettim? Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ettiğiniz kayıtlarda mı? Karabağ’ı ben mi işgal ettim? Siz işgal ettiniz. Buradan niye çekilmiyorsunuz? Biz size önerilerde de bulunduk. ‘Buradan çekilirseniz size sınırımızı açarız’ dedik. Siz dediniz ki, ‘Azerbaycan’ı niye şart koşuyorsunuz?’ Biz de Azerbaycan bizim kardeş ülkemiz’ dedik. Biz tek milletiz, iki devletiz. Azerbaycan’ın meselesi bizim meselemizdir. Pekiyi, dürüstlükten bahsediyorsunuz, bugüne kadar soykırım yalanını her yerde
dile getiriyorsunuz. Biz göreve geldiğimiz zaman Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan o zamanki devlet başkanınıza mektup yazdı. Meclisimizde iki parti vardı. AK Parti ve CHP. ‘Ey Ermenistan, siz bu iddialarda bulunuyorsunuz. Gelin ortak bir komisyon kuralım. Bu komisyona sizin ve bizim bilim adamlarımız katılsın. Arşivlerimizi açalım, siz de açın, biz de açalım ama
iki ülke yetmez. Rusya’nın da bilim adamları gelsin. ABD’nin de bilim adamları gelsin. İngiltere’nin de bilim adamları gelsin. Onlar da arşivlerini açsın. Bilim adamları bunu çalışsın. Sonuç ne çıkarsa çıksın biz bunu kabul etmeyi taahhüt ediyoruz’ dedik. Siz ne dediniz? ‘Hayır.’ Niye? Çünkü siz yalanı tercih ediyorsunuz, kendinize güveniniz yok” diye konuştu. İlk günün böylece tamamlanmasının ardından ikinci gün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar Genel Kurul’daki Savunma ve Güvenlik Komitesi toplantısındaki sunumunun sonrasında delegelerin
sorularını cevapladı. Akar, 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili bir soru üzerine “Bütün deliller toplanıyor. Ciddi, son derece somut deliller var. Bunlar iddianamelere konulmaya başlandı. Gerçekten elimizde çok ciddi kanıtlar var. İtiraflar, fotoğraflar, filmler var. Bunların hiçbiri saklı kalmayacak. Demokratik esaslar ve anayasa çerçevesinde mahkemeler işlevlerini yerine getirecek ve suçlular cezalarını alacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın” dedi. Ermeni Milletvekili Koryun Nahapetyan’ın, sözde Ermeni soykırımını 26 ülkenin tanıdığını, bu konuya herhangi bir soruşturmada yer verilmediğini iddia etmesi ve Türk askerinin Suriye’den ne zaman çekileceğini sorması üzerine Orgeneral Akar, “Bizim meşru müdafaa hakkımız var. Meşru müdafaa hakkımızı kullanmak zorundayız. Ne zaman bitecek? Ne zaman çekileceğiz? Terör bittiği zaman çekileceğiz. Kendimizi ülkemizde güvende hissettiğimiz zaman çekileceğiz. Kendi ülkenizin 10-20 kilometre ilerisinde terörist grupların olduğunu, bunların geldiğini ve zarar verme olasılığını düşünün. Bu durumda hareketsiz kalınamaz” ifadelerini kullandı.Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak ise Akar “Ermeni soykırımı iddialarını bazı ülkelerin kabul etmiş olması hiçbir şeyi değiştirmez” dedi. Bu arada 62. Genel Kurul toplantısı sırasında “Varşova sonrası savunma ve caydırıcılık stratejisinin desteklenmesi” kararı kabul edildi. Karar kapsamında dünyadaki güvenlik durumunu istikrarsızlaştıran en önemi unsurun Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sergilediği saldırganlık olduğu ifade edildi ve toplantının ikinci günü tamamlanmış oldu. Genel Kurul’un son gününde birçok çarpıcı gelişme yaşandı. Daha önce de NATO Parlamenterler Asamblesi Bulgaristan üyesi
olan (Hak ve Özgürlükler Hareketi) Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Çetin Kazak, oybirliğiyle NATO Parlamenterler Asamblesi Başkan Yardımcılığına seçilen 2. Bulgaristan temsilcisi oldu. Öte yandan NATO Parlamenterler Asamblesi Türk Delegasyonu üyelerinden CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar NATO Parlamenterler Meclisi Başkan Yardımcılığına, HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir ise Alt Komite Başkan Yardımcılığına seçildi. CHP Milletvekili Lütfi Baydar, dört yıllığına seçildiği görevinde Asamble’nin Başkanlık Divanı’nda gündemin belirlenmesi ve politika oluşturulmasıyla ilgili konularda Türkiye’yi temsil edecek. Ziya Pir, 3 Kasım tarihinde HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bazı HDP Milletvekilleriyle
beraber Diyarbakır’da gözaltına alınmış ve Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 4 Kasım tarihinde yurtdışına çıkış yasağı getirilerek serbest bırakılmıştı. Yurtdışına çıkma yasağı olan Pir NATO Parlamenterler Meclisi Altı Komitesi’nin başkan yardımcılığına seçilmesi bağlamında NATO Genel Sekreteri’nin hem TBMM Başkanlığı’na hem Adalet Bakanlığı’na yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasıyla ilgili yazı yazacağını ifade etti. Terör örgütü mensuplarını ülkemizde rahatça hareket etmeleri, propaganda yapmaları, militan devşirmelerine, tehditle haraç toplamalarına engel olmanızı istiyoruz. AB’nin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK’nın AB üyesi ülkelerde çok rahat dolaşması, buralarda terörist başının posterleriyle aynı şekilde parlamento binasının koridorlarında afişleriyle cirit atmalarını biz terör mağduru bir ülke olarak hazmedemiyoruz. Gerekli tedbir alınmazsa bu, bumerang gibi dönüp onları da vuracaktır” şeklinde konuştu.
Batı’ya karşı silah eleştirisinde de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Burada ben bir gerçeği açıklamak zorundayım. İlgili ülkeler gücenmesin. Dost acı söyler. Teröristlerden, dostlarımızın ürettiği
silahların çıktığını söylemeliyim. Bu silahların, bu örgütlerin başka bir terör örgütüne karşı mücadele ettiği için verildiği şeklinde yanıtlar alıyoruz. Bir terörist başka bir teröriste karşı savaşıyor diye ona iyi diyebilir misiniz? Dedi. Birleşmiş Milletler’in yapısını ve Avrupa’nın mülteci politikasını da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını tamamladıktan sonra salondan ayrıldı.
NATO Parlamenterler Asamblesi ise düzenlenen toplantıların ve alınan komisyon kararlarının ardından sona erdi. Yüzde 1,79’luk genel bütçe artışını öngören NATO PA 2017 Taslak Bütçesi de Genel Kurulda onaylandı. Genel Kurulun sonrasında ise mehteran takımı bir gösterikonser verdi. Konuk parlamenterlerin ilgiyle izlediği gösteri-konserin ardından Genel Kurul (sözde olumlu) bir havayla son buldu. NATO Parlamenterler Asamblesi İstanbul toplantısı değerlendirmesine “sözde olumlu” hava demek yanlış olmasa gerektir. Çünkü Avrupa’nın derdi başka. Bunu da Avrupa Uluslararası Kurtarma Komitesi Başkan Yardımcısı Sanj Srikanthan gayet açık bir şekilde “insanlar size değil bize Avrupa’ya gelmek istiyor” sözleriyle belirtmiştir. Dertleri ise sadece,
‘kalitesiz’ gördükleri mültecileri istememeleri. Sözde ülkemizin önemli müttefiki Federal Almanya’nın derdi de bunun benzeri olmasının ardına geçmekte ve Almanya Yeşiller Partisi Milletvekili
Jürgen Trittin’in laflarıyla taçlanmaktadır. Çıkarlar söz konusu olduğunda ikiyüzlülük apaçık ortada ve sırıtıyor ama cevabını da alıyorlar ve almalılar da.