Anasayfa » Yazarlar » Nükhet Duru » Nükhet Duru ile Merhabalar Sevgili Siyaset Okurları…

Nükhet Duru ile Merhabalar Sevgili Siyaset Okurları…

Merhabalar Sevgili Siyaset Okurları…

İşte yine birlikteyiz. Yazın rehaveti ne tatlı! Ne yalan söyleyeyim tatile doyamadım. Adınız çok çalışana
çıkınca tatilde görüntülenmek öğretilmiş bir suçluluk duygusu yaratıyor. Derler ya; “Yediğin içtiğin senin olsun,
gördüklerini anlat”. Efendim görmeye, duymamaya ve karışmamaya dikkat ederek sakin bir tatil yaşamaya
çalıştım. Spora ve doğaya yakın gelen tatil görüntüsü altında öyle ürkütücü yayınlar ve programlar görünce
saklambaç oynamak daha evladır dedim. Tabi ki güzel Bodrum’da idim. Ama olağan dışı iklime, rutubetsiz sıcağa
ve şahane denize sahip öbür Bodrum’da idim… Olaylara hakim olabilmek, zamanı kontrol edebilmek,
ve küçük sevinçlerle, bir anlık mutluluklarla hayatı bezeyebilmek gerçek bir meziyettir. Hele böylesi duygu
performansına bağlı bir meslekte dengeyi bulmak daha zor. “İşi çok olanın ağlamaya vakti yoktur derler…”
Önemli olan işe ne kadar zaman verip hayatın kaçta kaçını işe ayırıp kaçta kaçını hayata verdiğinize bağlı.
“Kendinden söz etmeyen insan alçak gönüllüdür” derler ama ben nasıl edeyim. Benim işim önce benimle.
Sade suya tirit şarkılar o kadar çoğaldı ki, hiç kimse birini birinden ayırmadan aynı ritimde sözde eserleri
dinlemenin kaçınılmaz olması durumundan şikayet etmiyor. Teknoloji amaç değil araç olarak kullanıldığında
sanatın ve müziğin ruhumuzda bıraktığı haz korunabilir. Orta zekalılar cennetinde saf görünmek ince ayar ister.
Ama daha fazla hayal kırıklığının hoşgörüsüne dayanarak, kendime her zaman güvendim ama asla kibirli olmadım.
Eski şarkılarımın başarıları ile başarısızlıklarımı ve kırgınlıklarımı helalleştirdim. Yepyeni bir sayfa açıyorum.
Olgun ama ilk günkü kadar denemeye hazır bir Nükhet Duru ile yepyeni bir sayfa açıyorum. Yaşamı oluşturan olgu
düşüncenin değişen kreasyonlarıdır. Aylardır düşünüyor ve çalışıyorum. Düşüncelerimi bir kenara bırak eylemlerimi
paylaşıyorum. Servetin ve şöhretin asansörünü kullanmadan kişiliğimi yansıtan dürüst ve seyirciyi dinleyiciyi
ciddiye alan bir çalışma ile yeniden sizlerle bulaşacağım. Hayat bazen kim olmadığınızı ifade
ederek, sizin gerçek kimliğinizi kanıtlamaya çağıracaktır.

Sanıyorum böyle bir dönemdeyim. Pek tabiki çok da heyecanlıyım. Doğru bir şey yaptığınıza
inandığınızda onaylanmayı daha fazla ve açık olarak arzularsınız. En azından yola böyle çıkış bile insanı
ruhen rahatlatıyor. Son bir kaç yüzyılda ilerleyen teknoloji gittikçe daha zahmetsiz yaşanan bir hayat tarzını bizlere
getirdi. Ancak bu kolaylıkların bir satın alma bedeli var. Takdir edilme, kabul görme, nelere hangi oranda
sahip olduğumuza bağlandı. Para şöhret sağlıyor ya da şöhret kendiliğinden para getiriyor ve çılgınca bir
kısır döngüde en güzel değerler eriyor. Bunlardan bahsetmemin nedeni hırsın bizi bu noktaya getirip,
eylemin kendisini unutturmasını sizlere açıklamaktır. Yani sanatı sanat için, siyaseti de siyaset için,
yayıncılığı ise amaca hizmet için yaparsak, zincirleme güzelliklere yelken açıp mutlu, huzurlu, sevilesi bir
dünya yaratmak içten bile değildir. Hayal kurmanın da bir başka keyfi yaşatacak kadar
böyle yükseklerde olsun…
Sevgiyle kalın…