İki ülke arasındaki Gerginlik Nasıl Tırmandı ve Nasıl Savaşa Dönüştü? Ukrayna ve Ru sya arasındaki gerginlik haftalardır sürüyor ancak son birkaç gündür SAVA ŞA dönüştüğüne tanıklık ediyoruz. Rusya Ukrayna krizinde son durum tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yakından takip ediliyor. Kriz geçtiğimiz akşam Rusya Devlet Başkanı Putin’in açıklamaları sonrası zirveye ulaştı. Putin’in Rusya destekli isyancıların kontrolündeki bölgelerin bağımsızlığını kabul etmesi neden önemli? Rusya Devlet Başkanı Putin, dün televizyonda Ukrayna’nın doğusunda Donetsk ve Luhansk bölgelerinin Rusya destekli isyancıların kontrolündeki kısımlarının “bağımsız ülkeler olarak tanınma” talebini kabul ettiklerini açıkladı. Ukrayna’nın gerçek bir ulus olmadığını da savunan Putin, Ukraynalı yetkilileri herhangi bir kanıt olmaksızın yolsuzlukla suçladı. Putin, açıklamasından hemen sonra iki bölgeye de barış gücü göndermeye karar verdiğini bildirdi. Bunun bir askeri harekatın başlangıcı olabileceğine dair korkular var ve askerlerin ilerleyerek sınırı geçmesi durumunda Rus birlikleri ilk defa resmi olarak ayrılıkçıların kontrolündeki bölgelere girmiş olacak. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, dün gece geç saatlerde ulusa sesleniş konuşması yaptı ve ülkesinin barış istediğini duyurdu. Zelenskiy, Ukrayna’nın uluslararası ortaklarından net ve etkili destek adımları beklediğini duyurdu ve “Korkmuyoruz. Hiç kimseye herhangi bir şey vermeyeceğiz” dedi: “Bu noktada gerçek dostlarımız ve ortaklarımızın kim olduğunu ve kimlerin Rusya Federasyonu’nu yalnızca sözleriyle korkutmaya çalıştığını görmemiz çok önemli.” NATO ve Avrupa Birliği (AB), Putin’in kararını kınadı. ABD Başkanı Joe Biden ise Rusya’ya karşı yaptırım uygulayacağını açıkladı. Rusya Birliklerinin Sayısında Nasıl Değişiklikler Oldu? Rusya ve Ukrayna arasındaki bu krizin başlangıcı, Kasım ayında Rusya’nın yüksek sayıda askeri Ukrayna sınırı yakınlarına konuşlandırmasına dayanıyor. Batılı ülkeler uzun süre boyunca asker sayısının artığını öne sürdü. Ancak Ukrayna sınırında 100 binden fazla askerin bulunduğu düşünülen 15 Şubat tarihinde Rusya Devlet Başkanı Putin, Rus birliklerin bölgeden çekileceğini duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü, birliklerin “demir ve kara yolları ile üslerine geri döneceğini” açıkladı. Ukrayna ve müttefikleri ise bunun doğru olmadığını savundu; asker sayısında herhangi bir azalma olmadığı yanıtını verdi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın bu açıklamasından sonra, “Birliklerini devamlı hareket ettiriyorlar” dedi ve sözlerine devam etti: “İniş çıkışlarla dolu bir süreç oldu, ancak son haftalarda Ukrayna sınırındaki Rus asker sayısında artış olduğunu görüyoruz.” BBC’ye konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ise, “Karşımızdaki gerçeklere göre hareket ediyoruz, henüz birliklerin çekildiğini görmüyoruz” dedi. Pazar günü Belarus Savunma Bakanlığı da ülkede bulunan 30 bin Rus askerinin tatbikat sonrasında üslerine dönmeyeceğini ve orada kalacağını duyurdu. ABD, Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki ayrılıkçılar da dahil olmak üzere Rusya’nın bölgede 150 binden fazla askeri olduğunu tahmin ediyor. Ukrayna’nın doğusunda gerilim nasıl tırmandı? Rusya, 2014 yılında Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin büyük bir bölümünü ele geçiren Rus yanlısı isyancıları desteklemişti. İki ülke arasında uzun süre devam eden çatışmalarda bugüne dek en az 14 bin kişi öldü ve ayrılıkçıklar iki bölgenin fiilen kontrol ettikleri kısımlarını halk cumhuriyeti olarak ilan etti. Cuma günü BBC’nin Ukrayna servisi muhabirleri, bölgede topçu ateşlerinin giderek artığını bildirdi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) 17-18 Şubat tarihlerini kapsayan raporunda ise bölgede yüzlerce ateşkes ihlali yaşandığı belirtildi. İki Rusya destekli ayrılıkçı bölgenin liderleri, Ukrayna’nın saldırıda bulunmaya hazırlandığını öne sürerek sivillerin tahliye edilmesi emrini verdi. Tek taraflı ilan edilen bu yönetimlerden Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin (DHC) lideri Denis Puşilin, tahliye kararını Cuma günü çekildiği iddia edilen bir video aracılığıyla duyurdu. Ancak videonun metaverilerini inceleyen BBC analistleri, videonun çatışmalardan önce çekildiğini tespit etti. BBC Diploması Muhabiri Paul Adams, Ukrayna’nın saldırı düzenlediği gerekçesiyle tahliye kararı verilmesi için “temelsiz” ifadesini kullandı. BBC Doğru Avrupa Muhabiri Sarah Rainsford’ın Twitter’da yaptığı paylaşıma göre Rus televizyon kanalları, Ukrayna’nın isyancıların kontrolündeki bölgeleri çok yakın zamanda “işgal edeceğini” duyurdu. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba, Ukrayna’nın saldırı veya işgal düzenlediği iddialarını reddetti. Kuleba Twitter’da, “Rusya, sahte bilgi üretim fabrikanızı hemen durdurun” paylaşımını yaptı. Kiev hükümetine destek veren ABD de haftalardır Rusya’nın düzmece saldırı yapıp bir kriz yaratabileceğini öne sürüyordu. Gerilim nasıl büyüdü? Ukrayna’nın doğusunda yıllardır Rusya yanlılarıyla Ukrayna güçleri arasında çatışmalara sahne olan Donbas, Rusya lideri Putin’in Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını tanımasıyla krizin merkezi oldu. Batılı ülkelerin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal için bahane olarak kullanmakla suçladığı Donbas’taki gerilim nasıl başladı? Bölge Putin için ne anlam ifade ediyor? Rusyanın geçen sene sonlarına doğru Ukrayna’nın sınırlarına asker yığmasıyla artan gerilim, son günlerde Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde çatışmaların yeniden patlak vermesiyle savaş endişesinin büyümesine yol açtı. Rusya-Ukrayna sınırındaki bölge, yıllardır çatışmaların yaşandığı stratejik bir yer. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbas’ta Rusya yanlısı Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını tanımasıyla beraber tüm dünyanın gözü bu bölgeye döndü. Donbas bölgesi nasıl bir yer? Ukrayna’nın Rusya sınırındaki Donba bölgesi, eskiden madenciliğin ve demir çelik üretiminin yoğun olduğu, kömür rezervleriyle ünlü bir sanayi merkezi olarak biliniyordu. Halihazırda 4 milyona yakın kişinin yaşadığı tahmin edilen Donbas’ta nüfusun büyük bölümü Rus ya da Rusça konuşuyor. Donbas’ta çatışmalar nasıl başladı? Ukrayna’da 2014’te aylarca süren Maidan gösterilerinin ardından Moskova’ya yakın Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Rusya’ya kaçması üzerine ülkede Batı yanlıları iktidara geldi. Bunun üzerine Rus güçleri Ukrayna’ya bağlı Kırım’a girerek kontrolü ele aldı. Kırım’ın ilhakı sonrasında Donbas’taki Rusya yanlıları da ayaklanarak Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti adıyla iki bölgede tek taraflı bağımsızlık ilan etti. Donbas’ta 2014’ten bu yana Ukrayna ordusu ve Ukraynalı gruplarla Rusya yanlısı ayrılıkçılar arasındaki çatışmalarda 14 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Savaş bölgeyi ekonomik olarak yıkıma sürüklerken 2 milyondan fazla kişi de evlerinden kaçtı. Minsk Protokolü nedir? Batı yıllardır Rusya’yı Donbas’taki ayrılıkçıları desteklemekle ve silahlandırmakla suçluyor, Rusya ise buradaki ayrılıkçıları “gönüllüler” olarak niteliyor. Rusya ve Ukrayna, Donbas’taki çatışmaların durdurulması ve ateşkes amacıyla Fransa ve Almanya’nın arabuluculuğuyla Minsk barış anlaşmasını imzalamıştı. ABD’nin de desteklediği anlaşma, Ukrayna’nın Donetsk ve Lugansk’a özel statü vermesini öngörüyordu, ancak anlaşma birçok defa ihlal edildi. Ukrayna hükümeti, Rusya’ya iç işlerine müdahale alanı tanıdığı gerekçesiyle anlaşmada bazı değişiklikler yapılmasını istedi. Daha önce Moskova’nın bölgedeki yaklaşık 800 bin kişiye pasaport vermesi de krize yol açmıştı. Şimdi Rusya’nın Donetsk ve Lugansk’taki cumhuriyetleri tanımasıyla Minsk Protokolü resmen çökmüş oldu. Putin Donbas’ta ne istiyor? Moskova resmi olarak Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını bugüne kadar tanımamıştı. Rusya yönetimi, bölgedeki ayrılıkçıları Ukrayna’ya karşı elini güçlendirmek amacıyla destekliyordu. Aynı zamanda Donbas birçok Rus için tarihsel açıdan Kırım kadar önemli önemli bir yer olarak görülmüyor. Öte yandan Rusya lideri Putin, sık sık Ukrayna ve Rusya arasındaki tarihi bağlara vurgu yapıyor ve iki ülke halkının bir olduğunu söylüyor. Dünkü konuşmasında da Sovyetler Birliği tarihinden örneklerle Donbas’taki Rusya yanlılarına desteğini ilan etti. Moskova aynı zamanda Ukrayna’yı NATO’yla arasında bir tampon bölge olarak görüyor. Rus yetkililer, son krizde sık sık Ukrayna’nın NATO’ya katılımına karşı çıkarak NATO’nun Doğu Avrupa’daki genişlemesinin durdurulmasını talep ediyor. Rusya daha önce Gürcistan’dan tek taraflı bağımsızlık ilan eden Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanımıştı. Rusya, Donbas’ta faaliyetleri durmazsa askeri seçeneği değerlendireceğini açıkladı. NATO’nun Ukrayna krizi nedeniyle bölgeye asker ve silah sevkiyatını yoğunlaştırması bölgede tansiyonu hızla tırmandırdı. Krizin çözümüne ilişkin diplomatik çabalarda da somut bir ilerleme sağlanamadı. Ukrayna’nın doğusunda son günlerde çatışmaların yeniden yükselişe geçmesi de krizi iyice derinleştirdi. Ölümlere yol açan karşılıklı top atışları sürerken Ukrayna hükümeti ve Donbas’taki Rus ayrılıkçılar birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçladı. Rusya Ne Talep Ediyor? 2019 Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçiminde Halkın Hizmetkârı Partisi’nden Volodimir Zelenski’nin iktidara gelmesiyle yeni bir süreç açılmış da ayrılıkçıların bağımsızlığını tanıyarak Gürcistan’da olduğu gibi Ukrayna’nın doğusunda da uzun vadeli bir askeri varlığa sahip olabilir. Son gerilim nasıl yükseldi? Rusya’nın Ukrayna sınırlarına asker yığmaya başlaması, Batılı ülkelerin “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” iddiasına yol açtı. Rusya bu iddiayı reddetse de NATO’nun Doğu Avrupa’daki genişleme oldu. Zelenski ile AB ve NATO’ya daha fazla yakınlaşan Ukrayna, kavganın fitilini ateşledi. Putin, bugün gelinen noktada batının attığı adımları dikkatle izlendiklerini, Ukrayna’nın asla NATO üyesi olamayacağını ve NATO’nun füze savunma sistemlerine ev sahipliği yapamayacağını açıkladı. Kremlin yönetimi, taleplerinin gerçekleşmemesi için batılı ülkelerden yasal garantiler istedi. Bu taleplerin gerçekleşmediği bir tabloda ise meselenin askeri müdahaleyle çözüleceğine işaret ederek, Ukrayna sınırına askeri birlikleri sevk etme yoluna gittil. Ukrayna-Rusya savaşı Türkiye’yi nasıl etkiler? Batı ile Rusya arasında Ukrayna üzerinden patlak verecek olası bir savaşın siyasi ve ekonomik açıdan en fazla etkileyeceği ülkelerin başında Türkiye geliyor. Emekli diplomat Solakoğlu: Olası bir çatışma artık olağandışı bir seviyeye varmış kriz ortamındaki Türkiye açısından bir felaket etkisi yaratır. ABD öncülüğündeki Batılı ülkelerle Rusya arasında Ukrayna üzerinden patlak veren gerilimde tansiyon düşmüyor. Batılı ülkeler birer birer yurttaşlarını Ukrayna’dan çekmeye başlarken NATO ve ABD’nin askeri, diplomatik yığınağı da artıyor. Gerek ABD gerekse de Avrupa Birliği olası bir saldırı halinde Rusya’ya yönelik çok ciddi ekonomik ve mali yaptırımların devreye gireceğini açıkladı. CIA’in Rusya’nın Ukrayna’yı 16 Şubat’ta işgal edeceği yönündeki istihbaratına sert tepki veren Moskova’dan bir yalanlama da dün Dışişleri Bakanı Lavrov’dan geldi. Lavrov, “Batılı güçler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye hazır olabileceğinden korkuyor, Moskova bunu defalarca reddetti” dedi. İki Arada Bir Derede Krizin tırmanmasından ve olası bir çatışma durumundan en fazla etkilenecek ülkelerin başında gelecek olan Türkiye’nin her iki ülkeyle de yakın ekonomik, ticari ve askeri ilişkileri bulunuyor. Batı ittifakının bir parçası ve NATO üyesi olan Türkiye bir taraftan da Rusya ile yakın askeri, ekonomik ilişkiler geliştirmiş durumda. Bu durum da elini kolunu bağlıyor. Bir tarafta NATO ile hareket ederken diğer yandan da Rusya’yı karşısına almama uğraşısında. Geçen günlerde Ukrayna’ya giden Cmhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ve Rusya liderlerini İstanbul’da buluşturma diplomasi çabaları olumlu tepkiler almıştı. Krizin derinleşmesi özellikle gıda, enerji ve turizm sektörlerinde sıkıntı yaşanması için Türkiye’nin krizi uzlaştırmacı çözüme ulaştırma çalışmaları kayde değerdi. Ticaret Hacmi Peki, iki ülke arasındaki kriz Türkiye’yi nasıl etkiler? Bu sorunun yanıtı için iki ülke arasındaki ticari ilişkilere mercek tuttuk. 2021’de Ukrayna ile 7,4 milyar dolar olan ticaret hacmi Rusya’yla 34,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Ukrayna ile ticaret hacmi genişlerken enerji ithalatı nedeniyle ülkemize ithalat açısından olumsuz sonuçlara neden olabilir. Ukrayna gibi Rusya ile sınır paylaşan Finlandiya da ilerde NATO’ya üye olma ihtimalinin ortadan kalkmasını istemediğini belirtti. Perşembe günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un bir araya gelmesi bekleniyordu ancak bölgede git gide büyüyen krizden dolayı bu görüşmenin gerçekleşmesi zor olabilir. Tarım Ürüneri Rusya’nın en büyük tarım ürünleri ithalatçısı olan Türkiye’nin Rusya’dan 2021’de yaptığı toplam tarım ürünleri ithalatı 4,3 milyar dolara ulaştı. 2021’de 1,8 milyar dolar tutarında, 6,7 milyon ton buğday ithal edildi. Türkiye’nin en çok buğday ithal ettiği ikinci ülke ise Ukrayna. Ticaret Bakanlığı’na göre buğday ithalatının yüzde 64,6’sı Rusya’dan, yüzde 13,4’ü ise Ukrayna’dan yapılıyor. Rusya’dan Ayçiçek yağı ithalatında da Türkiye ilk sırada. 2021’de Rusya’dan ayçiçek yağı ithalatı yüzde 42 oranında arttı. Bu ülkeden 913 bin ton ham yağ ithalatı karşılığında 1,1 milyar dolar ödendi. Bakanlığın haziran raporunda ayçiçeği ithalatının yüzde 65,5’i Rusya’dan alınırken yüzde 4,2’si Ukrayna’dan alındığı bilgisi yer alıyor. Rusya’dan arpa ithalatında da Türkiye lider. Rusya’dan ithalatın en çok arttığı ürünlerden birisi de arpa oldu. 2021’de Rusya’dan arpa ithalatı 1,2 milyon ton olurken arpa ithalatına 309 milyon dolar ödendi. Ukrayna’nın Türkiye’ye yaptığı ihracatın yüzde 70’ini tahıl ve metal ürünleri oluşturuyor. Enerji -Doğalgaz Rusya’ya doğalgaz açısından olan bağımlılık sadece Türkiye’yi değil Avrupa başta olmak üzere çoğu ülkeyi endişelendiren bir husus. Türkiye, en çok enerji alanında Rusya’dan ithalat yapıyor. Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK) verilerine göre 2020’de tüketilen 48,1 milyar metreküp doğalgazın yüzde 33,6’lık oranı Rusya’dan sağlandı. Başka bir ifadeyle doğalgaz ithalatının üçte birlik bölümü tek başına Rusya’dan. Rus gazı doğrudan Rusya’dan geliyor. Türkiye ile Rusya arasında 2015’teki uçak krizinde dahi Rusya gaz kesintisine gitmemişti. Enerji uzmanları da mevcut kontratlarla gaz akışı konusunda sıkıntı yaşanmayacağı görüşünde. Ancak krizin derinleşmesi durumunda hali hazırda pahalı olan gaz fiyatlarının daha da artacağı düşünülüyor. 2020’de Rusya’dan 16,2 milyar metreküplük doğalgazın ithalatı Karadeniz’de bulunan boru hat ları ile gerçekleştirildi. Türk Akım ve Mavi Akım boru hatlarının tam kapasite çalıştırılması halinde ayrı ayrı yıllık 15,75 milyar metreküp gaz geçişi sağlanabiliyor. İlk hat olan Mavi Akım daha ziyade Türkiye’yi beslemek için kurulmuştu, ikinci hat olan ve 2020’de açılan Türk Akımı ise Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Macaristan’a enerji sağlamayı amaçlıyor. ‘Türk Akımı’, Rusya’dan çıkıp Karadeniz’i boydan boya geçen ve Ukrayna’yı bypass ederek Türkiye’nin Marmara bölgesine giriş yapan ve buradan Bulgaristan’a bağlanan ve bu şekilde başta Güney Avrupa olmak üzere tüm Avrupa’ya enerji sağlayabilecek olan bir doğalgaz boru hattı. Putin yaptırımları göze almış Harekatın diplomatik ve ekonomik bir bedeli olacağına kuşku yok. Batı Rusya’ya karşı kapsamlı yaptırımları gündeme getirecek, bunların bir bölümünü de hemen uygulamaya sokacaktır. Putin rejimi bu yaptırımları göze almış görünüyor. Uluslararası piyasalarda doğalgaz ve petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi Rusya’nın elini rahatlatan bir faktör. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuland’ın tehdit yollu söylediği “Moskova’ya gelecek çok sayıda Rus askeri cesedi olasılığı” da Moskova bakımından caydırıcı bir argüman teşkil etmiyor. Türkiye’nin nasıl bir tutum benimseyeceğine gelince. Türkiye bir NATO üyesi olarak Atlantik İttifakı’nın alacağı kararlara uymakla yükümlü. Bununla birlikte nihai karar aşamasında, Fransa ve Almanya gibi NATO içinde Rusya’ya verilecek karşılığın belirli bir sertlik düzeyini aşmamasını hedefleyecek ülke kümesi içinde yer alacağına kesin gözüyle bakıyorum. Ukrayna’daki AGİT Gözlem Misyonu’ndan ABD, İngiltere ve Danimarka’nın görevlilerini çekmesine Ankara tarafından verilen tepki bunun bir göstergesi. Rusya’nın bir numaralı tarım ihracat pazarı Katma değerli ürün satışı gerçekleştirememek Türkiye’nin salt Rusya ile ticari ilişkilerinde sorun yaratan bir unsur değil. Bu bizim genel sorunumuz. Kastedilen sanayi üretimi ise aslında iki ülke de aynı kategoride. Örneğin Rusya da Avrupa sermayesine otomotiv parçası, hatta otomobil üretimi yapıyor, biz de. Dolayısıyla bunun ikili ticaretimizde ağırlıklı bir kalem oluşturması güç. Yakın zamana dek Türkiye- Rusya ticareti “enerji hammaddesine karşılık gıda” denkleminde yürürken son yıllarda bu da değişti. Türkiye artık Rusya’nın bir numaralı tarım ürünleri ihracat pazarı haline geldi. Bu denklemin nasıl değişebileceği konusunda kolay ve kesin bir cevap yok. Diplomatik bir çözüme varılabilir mi? Rusya’nın Donetsk ve Luhansk’ta ilan edilen halk cumhuriyetlerinin bağımsız ülkeler olarak tanınma talebini kabul ettiklerini açıklamasından önce de iki tarafın diplomatik bir çözüme doğru ilerlediğine dair herhangi bir işaret yoktu. Şubat ayının başında Putin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile görüştü ve Rusya’nın taleplerini tekrar dillendirdi. Rusya’nın talepleri arasında NATO’nun genişlemesinin engellenmesi, Rusya sınırı yakınlarında silah dağıtımının durdurulması ve Ukrayna’nın NATO’ya dahil edilmemesi bulunuyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, ülkesinin NATO’ya üye olması konusunda “açık ve gerçekçi bir zaman çizelgesi” istediğini söyledi. Ukrayna- Rusya arasında olası bir çatışma, savaş ve yaptırımlar, artık olağandışı bir seviyeye varmış durumdadır. Şu anda ülkenin birincil gündemi olan enerji temini ve enerji maliyetinin yanında gıda fiyatlarının küresel seviyede artışı yüzünden de ciddi bir sıkıntıya girebilir. Umarız ki bir an önce Rusya – Ukrayna Savaşı bir an önce son bulur. Diplomatik çözümlerle sorun çözülür.