Anasayfa » Dünya » TRUMP: “AMERİKAN RUHUNU YENİLEYECEĞİZ”

TRUMP: “AMERİKAN RUHUNU YENİLEYECEĞİZ”

Genelde Amerikan başkanlarının görevde kaldıktan en az bir yıl sonra gerçekleştirdiği konuşmayı Trump’ın bir ay sonra yapmış olması, politikalarının herkesin zihninde netleşmesi açısından önemli görülüyordu. Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 44 ile tarihin en az destek gören başkanı olan Trump’ ın konuşması, bu oranı yükseltmeye yönelikti. Trump, konuşmasına Yahudi merkezlerine ve Yahudi mezarlıklarına gerçekleştirilen saldırılar ile geçtiğimiz günlerde Kansas City’de bir kişinin öldüğü silahlı saldırıyı hatırlatarak politikalardaki farklılıklara rağmen ABD’nin ‘kötülüklere’ karşı birleştiğini vurgulayarak başladı. Dokuz yıl sonra ABD’nin kuruluşunun 250’nci yıl dönümünün kutlanacağını, bir sonraki kuşaklara nasıl bir ülkenin kalacağını düşünmeleri gerektiğini söyledi. Trump, konuşmasında başından sonuna kadar ‘Amerika’yı tekrar büyük güç yapalım’ sloganının altını çizen açıklamalarda bulundu. Amerikan Başkanı, özellikle ‘Amerikan ruhunun yenilendiğini’ sıklıkla vurguladı. Diğer yandan Trump, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü NATO’ya olan bağlılıklarının sürdüğünü ancak NATO üyelerinin üzerine düşen mali ödemeleri yapması gerektiğini belirtti. Trump, konuşmasına ‘yasa dışı göçmenlerin’ gerçekleştirdiği saldırıların kurbanlarının ailelerini de davet etti. Tek tek isimleriyle bu kişilere seslenen Trump, Amerikan devletinin onları yarı yolda bıraktığını, bu yüzden yasa dışı göç ile mücadele etmeleri gerektiğini söyledi. Trump ayrıca Kanada ve Avustralya’da olduğu gibi kalifiye göçmenleri almalarını sağlayacak bir reform üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Trump, yönetimi altında hayatını kaybeden ilk Amerikan askeri olan ABD Donanması’ndan William Ryan Owens’tan bahsederken askerin eşi Carryn Owens, en yoğun alkışı alan kişi oldu. Trump, Yemen’deki operasyonda hayatını kaybeden Owens’ın eşine seslendi ve meslektaşlarının askerden övgüyle bahsettiğini söyledi. Bunun üzerine Kongre’de uzun bir alkış arası gerçekleşti, Trump da, ‘Ryan’ın böylece rekor kırdığını’ ifade etti. Trump, uzun bir süredir ülkenin orta sınıfının sallantıda olduğunu, ABD’nin sermaye piyasasının ve servetinin yabancı ülkelere aktığını aktardı. Trump sözlerini şöyle sürdürdü “Bir küresel projenin ardından başka bir küresel proje gerçekleştirdik, ancak Chicago, Baltimore ve Detroit’teki çocuklarımızın geleceğini görmezden geldik. Başka ülkelerin sınırlarını koruduk, ancak kendi sınırlarımızı herkese açtık, böylece uyuşturucu hiç olmadığı kadar çok ülkemize aktı.” Ölmekte olan sanayilerin tekrar canlanacağını, ordunun gerekli kaynaklara kavuşacağını, çökmekte olan altyapının yeni yollar, köprüler, havalimanları ve tren yollarıyla hayata döneceğini söyleyen Trump, göreve geldikten sonra geçen çok kısa süreye rağmen gerçekleşenleri ise şöyle sıraladı: “Seçildiğimden beri Ford, Fiat-Chrysler, General Motors, Sprint, Softbank, Lockheed, Intel, Walmart ve diğerleri, on binlerce yeni iş yarattı. 8 Kasım’da seçildiğimden beri hisse senedi piyasaları neredeyse 3 trilyon dolar değer kazandı, bu bir rekor. Yürütme organında çalışan yetkililerin lobi faaliyetlerine 5 yıl yasağı getirerek ve başka bir ülke için lobici olmalarını ömür boyu yasaklayarak kamudaki yolsuzluğun önüne geçtik.” Trump, ABD’deki istihdam piyasasını öldüren Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekildiklerini ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile kadın girişimcilerin hayallerini gerçekleştirmek için bir projeyi devreye soktuklarını söyledi. Ekonomi ekibinin “tarihi vergi reformu” üzerinde çalıştığını söyleyen Trump, böylece Amerikan şirketleri üzerindeki vergi yükünün azalacağını ve herhangi bir şirketle rekabet edebileceklerini söyledi. Orta sınıf üzerindeki vergi yükünün de kalkacağını vurguladı. Ayrıca ABD’nin diğer ülkelere mal gönderirken yüksek miktarda gümrük vergisiyle yüz yüze kaldığını, ancak yabancı şirketlerin mallarının ABD’ye girmesi sırasında neredeyse hiçbir verginin ödenmediğini iddia etti. Trump, şimdiki sistemin yoksul işçiler ve vergi mükellefleri üzerinde baskı oluşturduğunu söylerken asgari ücretlerin yükseltileceğine dair bir açıklamada bulunmadı. Trump, Kongre’den altyapıya bir trilyon dolar yatırım yapabilmesini öngören yasa taslağını onaylamasını da istedi. Bunun “Amerikalı Al, Amerikalı’ yı istihdam et” prensipleri üzerine inşa edileceğini söyledi. ABD’ye gerçekleşen uyuşturucu ticaretinin önüne geçmek, suç oranını azaltmak, istihdam piyasasını güçlendirmek için göçmenlik politikalarını tekrar gözden geçireceklerini ve sınırlarını daha iyi koruyacaklarını söyleyen Trump, “Güney sınırımıza büyük bir duvar inşa edeceğiz” dedi. Kanada ve Avustralya’da olduğu gibi yetenek üzerine inşa edilen bir göçmen politikasına geçeceklerini söyleyen Trump, kalifiye olmayan göçmenler üzerine kurulu olan politikalarından vazgeçmenin maaşları artıracağını ve ailelere yardımcı olacağını belirtti. ABD istihdam piyasasını geliştirmek ve Amerikalılar için maaşları yükseltmek için Cumhuriyetçilerin ve Demokratların göçmen reformu üzerinde beraber çalışması çağrısında bulundu. ABD Başkanı Donald Trump, kampanyası sırasında DEAŞ ile daha sert mücadele etmenin gerekliliğini çok sık dile getirmişti. Göreve geldikten sonra Pentagon’a DEAŞ’ı tamamen bitirmek için bir plan sunmaları adına 30 gün müddet vermişti. Trump, DEAŞ’ın ortaya çıkmasından ve bir türlü hala yok edilememesinden ötürü selefi Barack Obama’yı suçluyordu. ABD’nin yeni başkanı, örgütü yenmek için yeni bir planı olduğunu söylese de hiçbir zaman bunun ne olduğuna dair detaylı bir açıklama yapmadı. Pentagon’un sunduğu planın ise son hali henüz netleşmemekle birlikte ilk taslağın çalışmalarını Savunma Bakanı Jim Mattis, Trump’ın en üst düzey güvenlik danışmanlarına sundu. Teklifte DEAŞ’la savaşmak için sahaya daha çok ABD askerinin gönderilmesinin yer alabileceği tahmin ediliyor. Dış basında bu noktada ABD’nin Türkiye’yi kızdıracak bir şekilde Rakka’yı almak için Suriyeli Kürtleri mi silahlandıracağı yoksa ABD askerlerini mi göndereceği sorusunun önemli olduğu vurgulanıyor. Yasamayla ilgili kararları Kongre’den geçirmenin hiç de kolay olmayabileceğini kendisine hatırlatanlara, her zamanki gibi kendinden emin haliyle, “Ben iş adamıyım, iş bağlamasını herkesten iyi bilirim, Kongre üyelerini ikna etmek benim için çok kolay olacak” cevabını veriyordu. “Obamacare” yasasını iptal ederek yerine yeni bir sağlık yasası getirmeyi amaçlayan yasa tasarısı yeni Başkan’ın Kongre ile ilişkilerinde ilk sınav oldu. Geçtiğimiz ay, yasanın Kongre’nin ilk kanadı olan Temsilciler Meclisi’nde oylanmasına dakikalar kala, Trump yasa tasarısının geri çekilmesini emretti ve oylama yapılamadı. Böylece Trump oylamada hezimete uğramaktan şimdilik kurtuldu ama en önemli vaadini de tutamamış oldu. Kongre’de “adam kafalamanın” sandığı kadar kolay olmadığını yaşayarak tecrübe etmiş oldu. Kendi partisinin bazı temsilcilerini bile ikna edememiş, birçok Cumhuriyetçi milletvekili bu yasanın kaldırılmasına oy vermenin kendi seçim bölgesinde olumsuz karşılanacağını düşünerek Trump’a kazan kaldırmıştı. Trump bu yargıçlara karşı öfkesini kustu, bağırdı çağırdı ama kararlarını dikkate almak zorunda kaldı. Burada önemli olan nokta ABD’de her hangi bir yargıcın, herkese gözdağı vererek ‘tek adam’ rolünü üstlenmek isteyen Trump’a karş hukuku ve yasaları tutuklanma korkusu olmadan savunmaya cesaret edebilmesiydi. Medyada seçim kampanyası boyunca Trump’a yöneltilen ağır eleştiriler azalarak değil artarak sürüyor. Trump ve ekibi, kendilerini eleştiren medyayı dışlamak ve aşağılamak için her yola başvuruyor ama meydanın etkisini azaltamıyor. Tabii Trump’ın bir dezavantajı da kendisinin borazanını öttüren bir medya grubunun olmaması. Bütün bunlar şuna işaret ediyor: ABD’de demokrasinin kurumları, “kuvvetlerin birliği” değil “kuvvetler ayrılığı” ilkesi uyarınca kendisine düşen rolü oynamaya devam ediyor ve bir ‘tek adam’ rejimi kurmak isteyen Trump’a bu imkânı tanımıyor şimdilik. İşleyen bir demokraside toplumsal tepkilerin özgürce ifade edilebilmesi de fütursuzca bir ‘tek adam’ rejimi kurulmasını zorlaştırıyor hatta imkânsız kılıyor. Olumlu gelişmelerin ekonomideki büyümeyi katlaması ve ABD şirketlerinin kârlarını patlatması kaçınılmazdır. Tıpkı Türkiye’de son dönemde olduğu gibi borsalarda yalancı bahar yeni bir yükseliş dalgası estirildi ve yeni rekorlara erişildi. Top artık Trump’ta. Ancak büyük bir hızla icraata girişen Trump’ın tehditler savurması da istediklerini yaptırmasına yetmedi çünkü ABD’de demokrasi işliyor ve ‘tek adam’ rejimi kurmak hiç de öyle kolay değil. Trump’ın sağlık yasası konusunda uğradığı hezimet şimdi diğer vaatlerini tutmasının da kolay olmayacağını düşündürüyor. Son bir hafta içinde inişe geçme sinyalleri vermeye başlayan borsaların buradan nereye gideceği ise merak ediliyor. Trump’ın ısrarla anlamak istemediği husus “demokrasi”; kendisi demokrasiyi “seçim, oy, sandık”tan ibaret zannediyor. Oysa demokrasi hukuktur, bağımsız yargıdır, bağımsız basındır, bilimdir, teftiştir, denetlemedir, hesap vermedir, insan haklarıdır, teknolojidir, ifade özgürlüğüdür, AR&GE’dir, sanattır, spordur…. Eğer bu saydıklarımız bir ülkede yoksa o ülkede demokrasiden söz edemezsiniz ve siz o ülkede hiçbir sorunu çözemezsiniz.