Türkiye 16 Nisan 2017 referandum sonuçlarının otaya çıkmasıyla birlikte 97 yıllık kökleşmiş parlamenter sistemi yüzde 51.4 “evet” oranındaki oylarla artık geride bırakarak tamamen yeni bir sisteme geçti. Milletimiz bu değişimi son derece olgun ve barış ortamı içinde kökleşmiş demokrasisi ile gerçekleştirdi. Bu değişim demokratik bir düzende ve barış ortamında meydana geldi. Ne “denize dökülen oldu” “ne ötekileştirilen.” Yapılan, demokratik ortamda bir tercih ve özgür irade beyanı idi. Zaman zaman gerilen, sertleşen ortam artık gerilerde kaldı. Şimdi artık elbirliği, gönül birliği içinde geleceği en iyi şekilde yeni hamlelerle yeniden inşaat etme ve başta terörün kökünü kazımak olmak üzere bütün sorunlarımızı çözerek istikrar ortamını daha da güçlendirerek huzur ve barış ortamında ileriye, “ufkun ötesini görerek” emin adımlarla ilerlemek. Yeni dönemde didişme, çatışma değil uzlaşma kültürünü geliştirerek yarınları daha sağlam temellere oturtmak zamanı geldi. Referandum koşulları sonlandı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın referandum gecesi ifade ettiği gibi “Kampanya sırasında söylenenler geride kaldı.” Kimse kimseye karşıt, kimse kimseyi dışlayıcı değil birbirimize kenetlenmiş bir bütün olmalıyız. Çünkü Başbakanımız Binali Yıldırım söylediği gibi “Bu referandumun kaybedeni yoktur, kazananı Türkiye’dir.” Türk milleti bir bütün olarak kazandı ve bir kez daha dünyaya demokrasi kültürünün yükselen düzeyini net olarak gösterdi. Teşekkürler Türkiye. Bir gerçeği açıkça belirtmeliyiz. Referandum bitti ve kampanyalar her yönüyle geride kaldı. Vatanımızın ve milletimizin çok ağır sorunları vardır. Bütün sorunlarımızı en az hasarla çözmek için zaman kaybetmeden bir seferberlik, dayanışma, iş bölümü ve iş birliği içinde elimizi taşın altına koyarak süratle çözmeliyiz. Türkiye’nin etrafı, Ortadoğu özellikle Suriye, Irak ve bu ülkelerle sınır bölgelerimiz ateş çemberi içinde, ağır krizler ve çok ciddi istikrarsızlık ortamında, ağır insani dramlar yaşanıyor, Orta Doğu’ya yeni bir şekil verilmek isteniyor. Bu gerçekler ışığında hareket etmemiz bir zorunluluktur. Referandumun sonuçları bir birine çok yakın bir şekilde çıktı. Ülkemizde bir güçler dengesi oluştu ve bu güçler dengesini sürdürerek çatışmasız ortamda daha da geliştirmeliyiz. Bugün ulaştığımız bu noktayı iyi değerlendirmek, milletimizin özgür iradesiyle yarattığı sonuçları hepimizin iyi okuması ve bunun gereğini yapmamız gerekir. Milletimiz referandum sonuçlarıyla net ve açık bir mesaj vermiştir. Bu mesajı doğru algılamalı, birliğimizi daha da güçlendirmeli, milletimizin ışıklandırdığı yolda yürümeliyiz. Geçmişten günümüze referandumları değerlendirdiğimizde 16 Nisan günü gerçekleştirdiğimiz referandumun, Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş’in ve diğer bazı eski güçlü politikacılarımızın siyasi yasaklarının kaldırılması için yapılan referandum hariç diğerlerine göre dikkat çeken bir farkı, “evet” “hayır” oylarının birbirine çok yakın olmasıdır. Hatırlanacağı gibi söz konusu liderlerin siyasi yasaklarının kaldırılması için yapılan referandum kıl payı sonuçlanmıştı. Sözü edilen referandumda “evet” oyları yüzde 50.16, “hayır” oylarının oranı ise 49.84 olarak gerçekleşmiş yani fark sadece 0.32 puan gibi çok küçük olmuştu. Oy sayısı olarak fark sadece 75 bin 66 oy olmuştu. Bu referandum dışındaki eski referandumlarda fark çok daha yüksekti. Birbirine çok yakın çıkan 16 Nisan referandum sonuçları ülkemizde 2019 yılında yapılacağı açıklanan yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı seçim sürecinde ittifakların zorunlu olduğu gerçeğini de gündeme getirdi. Yani 1919 Cumhurbaşkanlığı seçimleri belirli ittifakları, hatta “koalisyonları” yaratacak. Demokratik ülkelerde yapılan referandumlarda halkın onayına/tercihine sunulan konunun az ya da çok oy farkı ile gerçekleşmesi çıkan sonucun önemini ve değerlini azaltmaz Demokratik olamayan ülkelerde gerçekleşen referandumun yüzde 99 oranında bir farkla sonuçlanmasının ise hiçbir önemi, değeri ve anlamı olmaz. Bu gerçeğin altını çizmekte yarar vardır. Demokrasilerde referandumlarda kıl payı ile alınan halkın ortaya koyduğu tercihin sonuçları çok etkili olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Artık AK Parti’nin Genel Başkanı
Referandumun YSK tarafından kesin sonuçları açıklandıktan sonra AK Parti yetkili organlarınca belirlenen takvime göre Cumhurbaşkanı Erdoğan partiye üye oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Mayıs ayı içinde gerçekleştirilecek olağanüstü kongrede aynı zamanda Genel Başkan seçilecek. Bu gelişmeyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kampanyadaki etkileyici gücü ve Başbakan Yıldırım’ın AK Parti ile birlikte verdiği yoğun çalışma sağladı. Referandum kampanyası başarıyı sağladı ama seçmen AK Parti’ye önemli bir uyarı da yaptı. AK Parti, sürekli kazandığı İstanbul ile Ankara’nın da arasında bulunduğu 17 büyük şehri kaybetti. Üzerinde durulması gereken bir nokta da İstanbul, Ankara yanında Antalya, Mersin, Adana, Denizli, Balıkesir, Manisa, Bilecik gibi şehirlerde de “Hayır” oylarının çıkması. Bu sonuçlar dikkate alındığında verilen mesajın hızlı bir normalleşme sürecini başlatacağı tahmin ediliyor. Siyaset uzmanlarının ve konuyu değerlendiren yazarların Başbakan Binali Yıldırım’ın, “Yüzde 81.7 evet diyen Bayburt da yüzde 80.4 hayır diyen Tunceli de kazançlı çıkmıştır” sözlerini bu yönde değerlendiriyorlar. Bir başka açıdan da “normalleşme” sürecinin “zahmetli” olacağı da yorumlanıyor.
Kararsızların Yarattığı Belirsizlik
Referanduma bir gün kala bile Anayasa değişikliğine “evet mi?” “hayır mı?” denecek sorularının yoğunluğu ve araştırma şirketlerinin değerlendirmeleri seçmenlerin kararsızlığını gösteriyordu. Evet ve hayır oranlarının çok yakın olmasındaki bir etkenin de seçmendeki kararsızlık olduğu üzerinde duruluyor. Kampanya sürecinin yoğun ve göreli olarak uzun olmasına rağmen karar verememiş azımsanmayacak bir seçmenin bulunmasının sandığa nasıl yansıdığı konusunun ayrıca değerlendirilmesi önem kazanıyor. Kararsızların son güne kadar ciddi bir oranda olmasının nedenlerden biri yeni sistemin neler getireceği belirsizliği, duyulan endişe, olumsuz beklentiler, alışılmışın dışında bilinmezliğin ne getireceği gibi düşünceler etkili olsa gerek. Yeni sistemde nelerle karşılaşacağız gibi bir takım soruların düşünce odağı haline gelmesi de etkili olmuştur. Artık referandum geride kaldı. Bundan sonra yeni sistemin işleyişinin ne olacağı, yeni dönemi en iyi şekilde biçimlendirecek, bu bağlamda vatandaşlar olarak Türkiye ve Türk milleti için ne yapabilirim sorusuna odaklanmalıyız. Artık endişelerden uzak endişe yaratmayacak aydınlık bir geleceği hep birlikte nasıl kurabiliriz asıl meselemiz olmalıdır. Çünkü gerçek, karşımızda net olarak durmaktadır. Referandum sonuçlarının belli olmasıyla 17 Nisan’da güneşin doğuşuyla birlikte Türkiye yepyeni bir güne başladı. Bu yeni gün ile milletimizin siyasi kesimler başta olmak üzere ülkemizde her kesime sandıkta verdiği mesajlar gerçekçi, doğru ve çok iyi değerlendirilmelidir. Bunu başara bildiğimiz ölçüde yeni sistemin ve yeni dönemin getirileri çok yüksek, yarınlar güvende, refah ve kalkınma hedeflerine ulaşılacak, sosyal, siyasal dengeler güçlü bir şeklide kurulacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan başlangıçta referandum sonuçlarıyla ilgili belirsizlikleri, yarattığı güven ortamında net ve belirgin hale getirdi. Referandumda alınan evet oylarının oranı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki oylarını koruduğunu gösteriyor. Bu gerçeği Cumhurbaşkanı sandıktan çıkan evet sonucunu yaptığı değerlendirmede “Milletin şahsıma olan güveninden dolayı teşekkür ediyorum” sözleriyle belirtmiştir. Bu gerçeği aynı zamanda
evet oylarının esasen AK Parti’nin güçlü olduğu yerlerden aldığı oylar da ortaya koymaktadır. Günümüzde devam eden referandum sonuçları ile ilgili değerlendirmeler izlendiğinde yeni dönemde yeni bir siyasal yapı ve siyasette yeni dengelerin oluşacağı da kesin bir gerçek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mesajlarındaki Satır Araları
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Huber Köşkü’nde yaptığı balkon konuşmasında
dikkat çeken noktalardan biri, gerginlik yaratacak, tansiyonu yükseltecek mesajlar yerine tansiyonu düşürücü mesajlar vermesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuşmasında 2019’da yapılması beklenen seçimlerle ilgili kampanyasını başlatırken erken seçim yapılmayacağını ve AK Parti hükümetinin 2019’a kadar devam edeceğini açıklamış olması bu süreçte önemli bir nokta. Referandumda evet hayır oy oranlarının birbirine çok yakın olması bir bakıma Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikasının onaylandığı anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı değişimi işaret etti. Referandum sonuçları seçmenin değişime evet dediğini gösterdi. Bu sonuç, değişimi göremeyenlerin ya da görmeyenlerin kaybedeceğini, değişim dışında başka arayışlara yönelenlerin, ittifaklarla sonuç alacaklarını ümit edenlerin çıkış yolunu bulamayacakları anlaşılıyor. Seçmenin siyasileri uyardığı gerçeği göz önünde tutulmalı, uyarının yönü doğru değerlendirilmeli ve seçmenin yaptığı uyarı dikkatle değerlendirilmeli, değişiklik isteğine cevap verilmeli. Başbakan Yıldırım, referandumda seçmenin verdiği mesajı aldıklarını “Kendi payımıza düşen mesajı aldık” sözleriyle belirtti. Başbakan Binalı Yıldırım, sandıktan çıkan evetlerin küçük bir farkla önde olmasının birtakım toplumsal ‘mesajlar’ içerdiğini ifade ediyor: “Bu seçimden bütün partilerin alması gereken mesajlar vardır, biz de AK Parti olarak kendi payımıza düşen mesajı aldık. Nedir mesaj? ‘Tamam, AK Parti’ye olan güven devam ediyor ancak şu hususlarda da daha dikkatli olmanız gerekiyor’ diye bize bir de not düşüyor vatandaş.” Başbakan AK Parti’nin, referandum sonuçlarına ilişkin bölgelerde araştırma yapılması için düğmeye bastı. Özellikle İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerle ilgili özenli bir çalışma yapılacak. Araştırma kuruluşlarının yaptığı araştırma ve değerlendirmelere göre büyük yerleşim yerlerindeki vatandaşlar, eğitimli seçmen kitlesi özellikle kişisel hak ve özgürlüklere önem veriyor. Bu gibi değişimlerin referandum sonuçlarında etkili olduğu değerlendiriliyor. Yapılan değerlendirmelere göre referandum sonuçları 2019 seçimleri öncesinde “erken uyarı” işareti kabul ediliyor. Bu uyarı işaretini gören Başbakan Yıldırım referandum sonuçlarını araştırma, değerlendirme ve diğer çalışmalar yanında Bakanlar Kurulu’nda “geniş çaplı” değişiklik yapılacağını da belirtiyor. Başbakan Binali Yıldırım, genişletilmiş il başkanları toplantısında referandum sonuçlarıyla ilgili düşünce ve değerlendirmelerini ifade etti. Öyle anlaşılıyor ki AK Parti açısından ivedilik ve öncelik taşıyan durum İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya başta olmak üzere büyük şehirlerde “hayır” sonuçları üzerinde ciddiyetle duruluyor. Büyük yerleşim yerlerinde çıkan “hayır” sonuçlarının yeni Bakanlar Kurulu’nun oluşumunda ve yeni ekonomi politikalarının belirlenmesinde etkili olacak.
Demokrasi ve Oy Yüzdesi
Demokrasi kültürünün yüksek ve çağdaş gelişmiş demokrasilerde seçimlerde yüzde 50 artı oranı partilerin iktidar başarısı olarak kabul edilir. 16 Nisan referandumunda yüzde 51.4 oranıyla evet oyu bir başarıdır. Ancak konu ile ilgili uzmanların bu gibi sonuçları olumlu değerlendirmelerine karşılık farklı değerlendirme yapanlar da var. Farklı değerlendirme yapanlara göre partilerin iktidar için yarıştığı “seçimler” ile bir milletin hayatını yeniden düzenleyen bir “toplumsal sözleşme” niteliğinde olan “anayasa yapımı” arasındaki önemli bir fark vardır. Yine bu yönde değerlendirme yapanlara göre yüzde 51.4 oy oranının tartışmasız hukuken meşru olduğunu ancak “toplumsal sözleşme” niteliğinde ya da bir mutabakat olmadığını belirtiyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yeni anayasa, olabilecek en geniş toplumsal uzlaşmayla hazırlanmalı” görüşünü geçmişte dile getirmişti. Başbakan Binali Yıldırım’ın da aynı hassasiyeti geçen yıl yaptığı açıklamada “Toplumun yüzde 100’ü değilse bile büyük bir kesimini, kahir ekseriyetini kapsaması lazım” sözleriyle dile getirmişti.
TBMM Yoğun Bir Çalışma ve Uzlaşı Dönemine Girecek Referandum ile kabul edilen yeni sistemin
gerektirdiği uyum düzenlemeleri TBMM’nin gündemini oluşturacak. Meclis kabul edilen yeni Anayasa’nın belirlediği şart gereğince toplan 7 yasada 144 madde, 6 aylık bir sürede bütün kanunlarda uyum için çalışma yapacak. Yapılan açıklamalara göre Adalet Bakanlığı, referandum sonucunu beklemeden gerekli çalışmaları çeşitli olasılıkları dikkate alarak hazırlıklarını başlattı. Bu çerçevede özellikle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu öncelikle ele alınıyor. TBMM’nde ilk olarak HSYK Kanunu ve bununla ilgili seçim var. Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili yasal düzenleme de öncelikli bir konu olarak belirlendi. Demokrasimiz ve yeni dönem açısından önemli olan bir diğer öncelikli ve o denli önemli bir konuda seçim ve siyasi partiler yasalarıdır. Doğal olarak yeni sistemin bir gereği olarak Başbakanlık ve Bakanlıkların kuruluş yasaları ile ilgili düzenlemeler aynı önemde değerlendiriliyor. Yeni Anayasa söz konusu yasa düzenlemeleri yanında Meclis İç Tüzüğü’nün de 6 aylık sürede değiştirilmesi de bir zorunluluk. Cumhurbaşkanının milletvekili olamayacağı dikkate alındığında Genel Başkanı olacağı partinin Meclis grubundaki karar alma süreçlerine katılmasını sağlayacak düzenlemenin yapılması bir zorunluluktur. Sözü edilen kapsamlı ve ağırlığı olan çok sayıdaki yasal düzenlemenin 6 ay gibi bir süre içinde yapabilmesi için Meclis’te mutlaka uzlaşı sağlanmasına ihtiyaç vardır. Kuşkusuz uzlaşı için partiler arasında uzlaşı turları yapılarak hızlı ilerleme sağlanmaya çalışılacak.
Dünya Referandum Sonuçları Nasıl Değerlendirdi
Türkiye’deki referandum sonuçlarına ilişkin pek çok ülkede sıcağı sıcağına açıklama ve değerlendirmeler yapıldı. Referandumun ardından sonuçlarla ilgili yabancı siyasetçilerden gelen yorum ve açıklamalar şöyle: Almanya Başbakanı Angela Merkel, anayasa değişikliği referandumunun ardından “saygılı diyalog” çağrısı yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’deki anayasa değişikliği halk oylamasını yakından takip ettiklerini fakat Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) ilk bulguları açıklanıncaya kadar yorum yapmayacaklarını bildirdi. AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada ise “Referandumda birbirine yakın oranlarda elde edilen sonuçlar ve anayasa değişikliklerinin kapsamlı etkileri dikkate alındığında Türk yetkilileri, mümkün olan en geniş mutabakatı sağlamaya çağırıyoruz” denildi. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu Komiseri Johannes Hahn, halk oylaması sonucuna ilişkin şu ortak yazılı bir açıklamayı yaptı: Açıklamada, usulsüzlük iddialarıyla ilgili, AGİT’in “Uluslararası Gözlem Misyonunu’nun değerlendirmesinin beklendiği” belirtildi. Ayrıca, Türk yetkililere, anayasa değişikliğinin uygulanmasında mümkün olan en geniş kapsamlı uzlaşıyı arama çağrısı yapıldı. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, “Türk seçmeni anayasa değişikliği hakkında oyunu kullandı. Çıkan az farklı sonuç karşısında Türkiye’de yönetim, atacağı adımlarda dikkatli olmalıdır” dedi. jagland, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ışığında hukukun üstünlüğü ilkesiyle yargının bağımsızlığının güvence altına alınması büyük önem taşımaktadır” ifadesini kullandı. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Raportörü Kati Piri de ilk yorumunu sosyal medya üzerinden yaptı. Piri, “Türk halkının neredeyse yarısı hayır dedi. Adilane bir seçim kampanyası olsaydı ne olurdu hayal edin. Sonuçlar milyonlarca Türk vatandaşının Avrupa’yla aynı değerleri paylaştığını gösteriyor. Avrupa Birliği onlara kapıyı asla kapatmamalı” sözlerini kullandı. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise “Almanya da dâhil olmak üzere çok sert geçen referandum kampanyasının sona ermiş olmasının iyi bir şey olduğunu” belirtti. Avusturya dışişleri bakanı Sebastian Kurz de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada; ortaya çıkan sonucun “ülkenin ne denli bölünmüş olduğunu gösterdiğini ve Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin daha da karmaşıklaşacağını” söyledi.