Nükhet Duru ile
Sevgili Siyaset Okurları…
Bir ay dediğiniz nedir ki? Daha dün yazımı göndermiş gibiyim. Yenisinin zamanı ne zaman geldi derken; baktım biraz hızlı yaşıyorum… Hatta konuşarak yaşıyorum… Aslında İstanbul’da yaşayan herkes bu ritmi tutturmak zorunda kalıyor. Kendini bu çarka kaptırmadan programını uygulayabilen az sayıdaki insana gıpta ediyorum. Hayatın anlamını kavramak aslında çok sade. Bir kuşun içgüdüsel yuvasını yapması kadar doğal bir oluşum. Doğada bir çok canlı, hiç öğrenmeden duygusal ve içgüdüsel yuvasını yapması kadar doğal bir oluşum. Doğada bir ç ok canlı, hiç öğrenmeden duygusal bir yörünge ile gereken biçimde yaşamayı beceriyor da, en akıllı yaratık denilen bizler; yaşamayı öğrenmek için ve dünyaya gelişimizin sebebini anlamak için neredeyse ömrümüzün yarısını harcıyoruz. Sonra da ilk önümüze çıkana harcadığımız gençliğimizin faturasını yüklüyoruz. Şimdilerde en çok bu konuyla aklını meşgul. Neden, niçin sebep, sonuç ne? Önce kendimi, sonra yakınımda yaşayanları alamaya çalışıyorum. Hep yeni kalabilen en eski masal AŞK… En gerekli en mutluluk verici beslenme kaynağı AŞK… Rastlayana kadar özlem içinde, rastlayınca binbir kulp takıp sorgulama başlıyor. Acaba oda seviyor mu? Yoksa karşılıksız mı seviyorum? Asıl sevgi karşılıksız da olsa varolabilmelidir. Sevgi, dolaysız, hesapsız öyle içinden geldiği gibi yürekte, ruhta saf ve muhtasaf bir halde olmalıdır. Birbirine dokunmaktan çekinmeden içinden geldiği gibi davranmak bence mutluluğa giden kapılardan biridir. Eğer 7 kapı varsa o zaman pek çok şeyi göze alıyorum demektir. Hani derler ya “aşkın gelişi, aklın gidişi”dir diye. Keşke herkes bu duyguya açık olabilse. Yetişme ve terbiye sisteminden dolayı pek çok kişi, hücrelerine yerleşmiş, çekingenlik duygusu ile bir adımlık mesafeyi bin adım uzağa çekmektedir. Ne yazık ki, hayat yanımızdan geçip giderken, biz de koyduğumuz kuralları kendimize esaret nedeni haline getirip, mutsuz yaşamakta ısrar ediyoruz. Gökyüzünün altında yaşayan her canlı aynı kaderi paylaştığına göre bize verilen sürenin ne kadarını gerçekten mutluluk için kullandığımıza dikkat etmeliyiz. Uyumak, çalışmak, yemek yemek, büyümek, öğrenim derken, kariyer arayışında çaba harcarken günler gelip geçiyor. Ah o da ne! Yolun yarısı geçti mi yoksa!.. E yani evet demekten başka ne diyebilirsiniz? Ben bu ay, öylesine bir sohbet olsun hani belki aklınıza takılırda politika haricinde en çok söylemek istediğinize seni seviyorum diye bir telefon açarsınız. Ya da daha cesaretlenip çiçeği elinize alıp gidersiniz diye bunları size yazıyorum. İnanın bundan asla kimse zarar görmez. Son derece doğal, candan ve katkısız bir şey sevgiyi ifade etmek. Bana gelince yeryüzündeki her şeyi giderek artan bir saygı ve bağlılıkla seviyorum. Altından fay bile geçse toprağına sevdalı çiçek gibiyim.
Sevgiyle kalın.