Manevi Kültürümüzün Sağlam Kalesi: Diyarbakır
Bizler bir maneviyat ve kültür şehri olan
Diyarbakır’ımızda doğduk.
Şimdi sizlerle bu kadim medeniyet şehrimizin birkaç
önemli özelliğini paylaşmak istiyorum. Diyarbakır gerek
ülkemizin gerekse Güneydoğu Anadolu Bölgemizin
ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında her
zaman öncülük etmiş, dünyada eşi ve benzeri çok az
olan, tarih ve kültürel mirasına sahip bir medeniyetler
kentidir.
Diyarbakır’ımız, Dünyanın en uzun ikinci surlarının
kucakladığı, binlerce yıllık köklü bir tarihe sahip,
her dinden ve kültürden insanların yüzyıllar boyu
dostça ve kardeşçe yaşadığı bir şehirdir.
Bildiğiniz gibi; Allahü Teala, ilk Peygamber Hz.
Adem A.S’dan, son Peygamber Hz. Muhammed
A.S’ma kadar 124.000 elçi göndermiştir. Rabbimiz
bu 124.000 bin elçisi arasından sadece 25’nin adını
Kur’an-ı Kerimde zikretmiştir. İşte Kur’an-ı Kerimde
isimleri geçen bu 25 Elçiden/Peygamberden ikisinin
(Hz. Zülkifil ve Hz. Elyesa) yan yana yattıkları/medfun
oldukları tek yer, yeryüzünde; Diyarbakır’ımızın
Eğil İlçesidir… Maalesef bu önemli bilgi bugüne kadar
yeterince duyulmamış/duyurulamamıştır. Evet,
Eylül 1995’te bu iki büyük Peygamberin kabirlerinin
bulunduğu yere baraj yapılması gündeme gelince,
13-14 Eylül 1995’te ELYESA PEYGAMBER, 15-16 Eylül
1995’te de ZÜLKİFL PEYGAMBER’in mübarek naaşları
“Nebi Harun Tepesine” nakledildi.
Bu yönüyle dünya tarihinde ilk defa, iki Peygamber
kabri, Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde açılmış oldu.
Ayrıca miladi 639’yılında Diyarbakır’ın fethi sırasında
şehit düşen sahabeden 27’si, Diyarbakır Merkezde
bulunan Hz. Süleyman Camii’nin bahçesinde yatmaktadır.
Diyarbakır’ın çeşitli yerlerinde 500’ün üzerinde
sahabenin medfun olduğunu biliyoruz. Yine Diyarbakır,
aynı zamanda birçok İslam Âliminin yetiştiği
önemli bir yerdir.
Özet olarak; bugün itibari ile Diyarbakır’ımızda 7 peygamber
mezarı, 3 peygamber makamı ve 541 sahabe
kabrinin varlığı bilimsel çalışmalarla tescillenmiş durumdadır.
Diyarbakırlı bazı isimleri sizlere hatırlatmakta yarar
görüyorum; Divan Şairi Nesimi, Ali Emri Efendi,
İbrahim Gülşeni, Celal Güzelses, Ziya Gökalp, Cahit
Sıdkı Tarancı, Süleyman Nazif, Orhan Asena, Ahmet
Arif, Sezai Karakoç, Mıgırdiç Margosyan, Ahmed Mürşidi,
Şevket Beysanoğlu ve daha onlarcası…
Diyarbakır’ımız; Sanat, bilim, siyaset ve düşünce
ufkumuzu aydınlatan güneşlerin doğduğu, misafirperverliği
ve paylaşmayı Dicle Nehri’nin bereketli sularından
öğrenmiş, güzel Anadolu’nun güzel insanlarının
yaşadığı bir kadim kenttir.
Burada adını anmadığım ama Diyarbakır’a ve ülkemize
çok şey katmış yüzlerce siyasetçi, yazar, sanatçı,
şair, ilim ve fikir insanını tanıdığınızı ve bildiğinizi
de biliyorum.
Dünya şehirleri arasında maneviyat turizmi dalında
rekabet edecek tüm özellikleri fazlasıyla taşıyan,
Diyarbakır’ımızın bu özelliklerini de öne çıkarmamızda
büyük fayda görüyorum.