Son günlerin en büyük gündem maddesini Kanal İstanbul Projesi ve bu proje etrafında dönen tartışmalar oluşturuyor. Tarih boyunca stratejik kesişim kavşaklarında bulunan ülkemiz her dönem bugün de coğrafi olarak etrafında önemli denizleri barındıran, İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Karadeniz ülkeleri ve Rusya’nın soğuk ve geniş ovalarından, güneyin sıcak ve engin okyanuslarına açılan labirentin tek çıkış kapısıdır. Türk Boğazları Bölgesi’ni elinde bulunduran Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu ve batıya doğru genişleyerek, uzun süreli devletler kurabilmeleri bu stratejik üstünlüğün göstergesidir. Geçmişten gelen bu stratejik mirasla Türkiye’nin coğrafi konumu önemli avantajlar sağlamaktadır. Ülkemiz bugün, 1,5 milyar insana ve 20 trilyon dolardan fazla ekonomiye sadece 4 saatlik bir uçuş mesafesinde. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği içerisindedir. Ülkemizin aynı zamanda 27 ülke ile Serbest Ticaret Anlaşmaları bulunuyor. Bu, toplam 1 milyar kişilik bir pazara doğrudan erişim anlamına geliyor. Stratejik araştırmalar neticesinde elde edilen veriler de gösteriyor ki bugün, geleceği tasarlayan stratejik bir hamle ve kelimenin tam anlamıyla vizyon projesi olan Kanal İstanbul ile aslında ulaştırma sektöründe yeni bir çağın kapısını aralıyor. Dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, değişen iktisadi yönelimler ve ülkemizin ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bu stratejik hamlemiz, ülkemizi küresel bir lojistik üs konumuna getirerek hem bölgesinde hem de dünya ticaret ve ulaşım yollarında söz sahibi yapacağı aşikar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “en büyük hayalim” ve “İstanbul’un Geleceğini Kurtarma Projesi” şeklinde ifade ettiği Kanal İstanbul Projesi, dünya basınında da ses getirmeye devam ediyor. Güvenlik açısından düşündüğümüzde, dünyada ortasından boğaz geçen başka bir şehir yok. Bu bize aslında büyük bir miras UNESCO tarafından ve bunu korumamız yurttaşlık görevimizdir. Boğaz’ı şöyle bir etraflıca incelediğimizde çevresinde yalılar ve olağanüstü güzelliklerin olduğu başka bir yer yok. Ama Boğaz’a su yolu olarak baktığımızda keskin kıvrımlar, akıntılar, rüzgârın etkisi, balıkçı tekneleri, ulaşıma katkı sağlayan tekneler, turizm amaçlı tekneler ve ticari gemiler mevcut. Gemilerin boyutları büyüdüğü için kıvrımlardan geçmesi risk oluşturuyor ayrıca tehlikeli madde taşıyan gemi sayısı da oldukça fazla. İstanbul Boğazı’nı kullanan gemilerin güvenli geçişi için yıllık kapasitesinin 25 bin olduğu düşünüldüğünde bugün yaklaşık 45 bin olan, önümüzdeki yıllarda 78 bine çıkacak olan gemi trafik yükünün İstanbul Boğazı’nın seyir, can, mal ve çevre güvenliğini nasıl tehdit ettiği daha iyi anlaşılıyor. Bunlar İstanbul Boğazı’nda alternatif bir geçiş güzergâhına ne denli ihtiyaç olduğunu apaçık gösteriyor. Kanal İstanbul projesinin ülkemiz ekonomisinin kalkınmasına, ticari hareketliliğin gelişmesine ve istihdam artışına katkı sunarken, halkımızın daha çevreci ve konforlu bir ulaşım hizmeti almasına, imkân vereceğini düşünüyorum. Dünyada birçok kanal var ama bunlar yapay olarak yapılmış. Bu kadar doğal, Karadeniz’i boğaz üzerinden Ege ve Akdeniz’e bağlayan bir akış yok. Böyle bir stratejik ve coğrafi konumu var. Savaş durumunda ve ticaret alanında da çok önemli konumu var. Stratejik ve ekonomik anlamda o denli önemi olan, güvenlik açısından son derece kritik bir durum yaşayan İstanbul Boğazı için alternatif olması lazım. Kanal İstanbul Projesi önemli bir yatırımdır. Geniş bir vizyonun ürünüdür. Türkiye’nin hem egemenlik hakları bakımından yeni bir sayfa açmak hem güvenliğini sağlamak adına yürütülen bir devlet projesidir. En önemlisi İstanbul Boğazı’nı rahatlatacak bir projedir. Eğer tam bağımsız Türkiye diyorsak öncelikle Boğazları bütünüyle egemenliğimiz altına almak zorundayız. İşte Kanal İstanbul’un en büyük katkısı bu olacaktır. Sanırım buna itiraz etmek hiçbir samimi Türk vatandaşının aklının ucundan bile geçmez. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü idrak ettiğimiz bu günde; Ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve veren tüm şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize de sağlık ve afiyet diliyorum. Öte yandan Mübarek Kurban Bayramı, Ulusumuza sağlık, huzur, mutluluk, bolluk ve bereket getirsin. Hayırlı bayramlar diliyorum. Saygılarımla