Türkiye güçlü bir devlet olarak bölgesinde dengeleri belirleyecek, değiştirecek, yeni dengelerin oluşumunda etkili bir ülke olduğunu Fırat Kalkanı Harekâtı ile bir kez daha uluslararası düzeyde gösterdi. Aynı zamanda Türkiye milli çıkarlarını hiç bir şekilde kimseye çiğnetmeyeceğini, kendine yönelecek tehditlere ve güvenliğini riske atacak girişimlere izin vermeyeceğini kesin bir şekilde dosta ve düşmana gösterdi. Türkiye kendi milli çıkarlarını korunmak için Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında çok geniş ve kapsamlı bir askeri harekâtı başarıyla sürdürüyor. Fırat Kalkanı Harekâtı, Cumhuriyet tarihinde en kapsamlı ve geniş nitelikli sınır ötesi bir harekât olma özelliği ile Türkiye’nin imkân ve kabiliyetlerinin nelere muktedir olduğunu da ortaya koyuyor.
Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtını başarılı bir askeri operasyon olarak sürdürmesi yanında aynı zamanda iyi planlanmış başarılı bir diplomatik hamle de yapmıştır. Harekât öncesi gelişmelerde öne çıkan faktörler değerlendirildiğinde 20 Ağustos gecesi DEAŞ’ın Gaziantep’teki kına gecesinde aklın alamayacağı bir vahşetle küçük bir çocuğu canlı bomba olarak kullanarak yaptığı katliam, son yıllarda yaşanan terör olayları içinde çok önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 24 Ağustos’ta sabahın çok erken saatlerinde Cerablus’a girerek DEAŞ ve PKK/PYD’ye karşı Fırat Kalkanı Harekâtını başlattı. ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın harekât başladıktan saatler sonra, önceden belirlenmiş programı kapsamında geldiği Ankara’da yaptığı açıklamada Türkiye’ni Cerablus operasyonuna “tam destek” verdiklerini ifade etti. Bu ilginç nokta, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik başlattığı kara harekâtının zamanlamasını diplomatik açısından da son derece iyi belirlediğini göstermektedir.
Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtında elini güçlendiren, harekât için gerekli zemini yaratan ve siyasi açıdan önemli bir açılım sağlayan en önemli diplomatik başarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmenin iki ülke arasındaki gerginliği ortadan kaldıran süreci başlatmış olmasıdır.
Gerek askeri gerekse diplomatik olarak Fırat Kalkanı Harekâtına gayet iyi bir hazırlık yapıldığı ve hatalara şans tanımayacak bir örgütlenme ve koordinasyon sağlandığı görülmektedir. Ulaşılan başarının temelinde bu olgunun yanında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlü yapısı ve başarısız kanlı 15 Temmuz darbe girişimi dolayısıyla ordu içindeki hainlerin temizlenmiş olması da vardır.
Fırat Kalkanı Harekâtı, bölgede kurulmak istenen PKK/PYD koridorunu tamamen ortadan kaldırırken mevcut dengeleri de bozdu ve Türkiye’yi yeni denge oluşumunda vazgeçilemeyecek önemli bir aktör konumuna getirdi. Aynı zamanda Fırat kalkanı Harekâtı, Türkiye’nin Suriye krizinin başından beri savunduğu güvenli bölge oluşturulması görüşü bugün ulaşılan nokta ve elde ettiği güçlü pozisyon sonucunda gerçekleşiyor. Sınır boyunca fiilen bir güvenli bölge oluşmaktadır.
Fırat Kalkanı Harekâtının çok kısa bir süre içinde ulaştığı başarıyla elde edilen en önemli kazanımlardan biri Kuzey Suriye’de fiilen bir güvenli bölgenin oluşmuş olmasıdır. Oluşan bu fiili durum PKK/YDP, DEAŞ gibi terör örgütlerinin ülkemizin sınır bölgesindeki yerleşim bölgelerini tehdit etmesini önleyecek bir zemin yaratmaktadır. Türkiye artık bugün elde ettiği güçlü pozisyon dolayısıyla Suriye krizinde varlığını kabul ettiren bir ülke olarak yer alacaktır. Bir başka ifadeyle artık Türkiye Suriye krizinin her aşamasında güçlü bir taraf olarak yer alacak ve milli çıkarlarını daha etkin bir şekilde koruyacak, karşılayacak bir konumda bulunacaktır.
Başarılarıyla övünç duyduğumuz, gururlandığımız ve bekamızın temel güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetlerini sağladığı başarılardan dolayı kutlar, daima muzaffer olması için dua ederken, şehitlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletir, gazilerimize şükranlarımızı sunarız.
Saygılarımla
G. Gül KILIÇASLAN