Çocukken bizler için Ramazan Bayramı
ŞEKER BAYRAMI demekti. Bizim
dönemin çocukları şen şakrak neşe
ile karşılardık şeker bayramını. Ziyarete
gidilen her evden çeşit çeşit şekerler,
çikolatalar alırdık; doya doya yerdik.
Onları erkek çocuklar ceplerine
biz küçük hanımlar minik çantalarımıza
koyardık geri kalanları. Beyaz beyaz
mendillerimiz vardı bizim; büyüklerin
elini öptüğün vakit mendilinin içine
bayram harçlığın koyulurdu. Anneler
teyzeler halalar yengeler mutfak hünerlerini
döktürür, şimdinin deyimiyle
şefler yarışıyor, tadında geçirirdik
tüm bayram sofralarını. Küçük likör
bardakları vardı bir de birbirinden zarif
şık, naif. Kimileri ev likörleri yapar
ikram eder kimileri şerbetler yapıp ikram
ederdi o günler… Bir neşe bir neşe,
mahallelerde sokaklarda sorma gitsin…
Kabir ziyaretleri de yapılırdı biraz hüzün
biraz buruk dualar yere göğe sığmazdı
mezarlıklarda…
Şimdilerde mahzun ve bir başına kaldı
bayramlar… Şimdilerde bayram demek
tatil demek… Şimdiler oldukça
uzaklaşır olduk çoğu şeyden… Şimdiler
bizi güzelliklerden, neşeden, sevinçten
mahrum etti sanki… Hep duyar
olduk : “Nerede o eski bayramlar”
cümlelerini. Hep özler
olduk çocukluğumuzu,
bize ve bu dünyaya veda
eden büyüklerimizi. Esiri
olduk telefon mesajlarımıza,
twittera, facebooka,
instagrama,
sosyal medya hesaplarımızdan
yolladığımız
hesapta fiyakalı
tek düze toplu
bayram mesajlarına…
İnsanlığımızı,
özümüzü, sözümüzü,
duygularımızı… Her şeyi mahzun
ve yalnız bir başına bıraktık.
Velhasıl kelâm ister kızın ister
sövün bayramların kısa özeti
bu oldu ne yazık ki günümüzde. Pek
tabii ki bayramları özüyle sözüyle canı
gönülden kadrini kıymetini bilip yaşayan
okuyucularımız istisna…
Ezcümle “Ömrü Ramazan olanın ahireti
bayram olur” demişler. Hayırlı nice
kutlu bayramlarınız olsun, günahlar af
kalpler huzur bulsun inşallah…